Masalından Göçen Kuş…

Masalından Göçen Kuş, birbiri ardına devrilip duran mutsuz hatıralar kavanozları ve cam kırıklarıyla dolu bir anın içinden, aklın bıçak sırtı sınırlarında dengede durmaya çalışan kadınların, adamların ve hayatı tek ayaküstünde bekleme cezasına mahkûm yaşayan çocukların hikâyelerini anlatıyor. Fonda yer yer çok tanıdık şarkılar eşliğinde ve Mevsim kışa dönmeden, yazın son ışıkları gibi solmaya başlayan ‘salçalı ekmek’ kıvamındaki çocukluk anılarından sesleniyor bize Hanife Altun. “Aklım tozşeker, düşünceler karınca” diyerek…

(Tanıtım Bülteninden)

Masalından Göçen Kuş, Hanife Altun’un Mart//2016 da yayınlan ilk öykü kitabı. Kitaptaki öykülerden kimi alıntılar şöyle:

Aklımda Uyuyan Kadınlar “Öğlen sonralarının ne kastı var bana? Beni seven o kadınlar şimdi nerede? Aklım tozşeker, düşünceler karınca. Düşünmek iyi gelmez ki ben gibilere. Pencerenin demir perdesi, akşamların zoru ne benimle? Ah be şair! O şiiri neden yazdın! Taş üstünde yaşamak zor. Taştan kastım, beton zemin. ‘Zor’ demek anlatmak istediğimi karşılamıyor. Kilim demek, ev demektir desem (?) Anlayabilir misiniz?”

Benim Fikrim Ağrıyor Hocam “Hiçbir şey değişmiyor, kahretsin, her şey aynı. İki çift ayağın, yeryüzüne ilk adım attığı o günden bu yana, bir devin göğsü gibi, hırıltılar çıkara çıkara inip kalkıyor yaşam. Düşman aynı, kovalayan aynı, kaçan aynı, kaç bin yıllık ezber bu? Yeter, değişmedi, değişmiyor hocam. Aczinde ufalanıyor insan.”

Salçalı Ekmek “Gece. Işığı söndürülmüş zaman. Ne gecenin hayrı, ne gündüzün şerri; yeğdir bize. Şimdi otur. Akrep de, yelkovan da hayatın üstünde. Hayatı kim sakladı bir kalbin içine? Kim mahkûm etti onu düzenli bir ritme? Sekte=ölüm. Vakit, kalmak şimdi, daha karlar yağacak. Bir sağanakla yetinmek mi? Saçma!”

Saçları Annem gibi mi Kokar “Yalnız kadınlar, her şeyi çekip sündürmeye, uzatıp, yetirmeye meyyaldir. Annem gibi. Hiç fark etmezler sündürüp, uzatıp, çoğaltmaya çalıştıkları şey çoğu kere yalnızlıkları ve mutsuzluklarıdır. Ağlarına takılıp çırpınan küçük oğlan çocuklarını gördükçe telaşlanır; telaş ettikçe, birbiri ardına devirirler, mutsuz hatıralar malzemeleriyle dolu cam kavanozları. Küçük oğlanlar, küçük elleriyle toplar, içlerine boca eder bunları. Saçları anneme benzeyen kadının oğlu…

Elleri cam kesiğidir şimdi”