Küstahlık ve Nankörlüğün olmadığı yer, Onur!

Düşündüm …
Yani “ONUR” la ilgili düşündüm…
Bence insanın hayattaki en kıymetli şeylerinden biri…
Büyürken “onurlu ve gururlu” bir insan olmanın bu dünyada en büyük düstur ve servet olduğunu öğrettiler bana evde…
Sonra öğrendim ki, istisna evler dışında her evde aynı şey öğretiliyormuş ve işte burada başladı şaşkınlığım…
Benim “onursuzluk” kabul ettiğim şeyler bazıları için “onur” kaynağı imiş… Bunu büyüdükçe öğrendim…
Ve anladım ki adam boşu boşuna o kapıya “edep ya hu” yazmamış…
“Tek bir doğru yok bu dünya da” derken biz senin maviyi, benim beyazı sevmemden bahsediyoruz dostum…
Yoksa bazı değerlerin doğrusu tektir… Bazıları o doğruları esnetse de, işine göre evirip çevirse de, kitabına uydursa da… Bazı değerlerin doğrusu tektir… Birdir…

Peki ne yapar bu “Onur”?… Nedir?… Neden olması iyi bir şeydir?…
Şöyle anlatayım, mahkemeleri bizler kurduk…
Oysa onlar olmadan önce insanın vicdanı ve onuru idi mahkemeler…

Onurlu adam (insanoğlu manasında) ne yapmaz?…

  • Öncelikle “honouer” dan gelme bu isim aslında kökeni nedeniyle “şeref” olarak Türkçeye çevrilmesi de gayet uygun olacak bir kelimedir…

  • Bu “şeref” durumu zaten olayı anlatır…

  • Türk Dil Kurumu sözlüğü’nün kısa, öz ve bence harika bir biçimde tanımladığı kavramdır;

  1. insanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis.
  2. başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar…
  • Türkçede en çok kullanılan isimlerdendir. Özellikle yetmişlerin sonu, seksenlerin başında onuruyla yaşayan insanların giderek azalmasından dolayı bu isimdeki insan sayısı seksenlerden sonra infilak etmiştir… “Netekim Paşa” ve “Tonton” ardı ardına bu ülkeye “onursuzluktan beslenen bir zümreyi” hediye etmişlerdir…İşini bilmek, onuru ayaklar altına alıp, çalmak çırpmak, sağı solu unutup düzene uymak bu dönemden sonra iyice normalleşmiştir…
    O dönemde adı Onur konulan çocuklar büyümüş ve sosyal yaşama karışmışlardır. Oğlumun en yakın arkadaşı gibi isminin hakkını verenler olduğu gibi ismine ters yaşayan “Onur”lar da vardır… Örnekleri çoktur ortalıkta…
    Adı Onur olsun olmasın…

  • Onurlu insanlar bu yaşamı sürüngenler gibi yaşamayı istemeyenlerdir…

  • Bir çoğu dik kafalı filan olarak algılanabilirler…

  • Netice de “onur” insanın kendi otokontrol mekanizmasıdır… Çok uyaroğlu insanlarla, çıkarına göre yönü değişenlerin “dik” durması namümkün olduğundan, onurunu korumaya çalışanların onların yerine de “dik” olmaları gayet normaldir…

  • Çok esnek bir kişilikleri yoktur… Değil arkadaşa, gruba göre, anaya babaya göre bile çok esnemez bu canına yandığım “Onurlu” insanlar… Gereğinde anasına, babasına yanlış yaptın der…

*Yani bazı insanlar gibi rüzgara göre yön, çıkara göre arkadaş, duruma göre taraf değiştirmezler… Kırk yıllık dostlarını, eşlerini öyle kolay kolay satamazlar… Satmazlar…

  • Onurun kız kardeşidir “utanma duygusu”dur…Onurlu insan utanır…

  • Onurlu insan bir hata yaptığında özür diler… Hatasını bile bile
    edepsizlik yapıp üste çıkmaya çalışmaz…

  • Onurlu insan “egosu” kontrollü insandır…
    Egom yok diyen atsın kendini balkondan aşağı, en çok yok diyende, en fazladır bu meret…
    Benim var mesela, illa doğrusu yapılsın egom çok yüksek… Yapabileceğimizin en güzeli, en çalışılmışı, en kanunisi yapılsın gibi bu dünya düzenine ters gelen egolarım var benim… Ondandır benimle baş edemeyip arkamdan iş çevirmeniz…

  • Eş, ahbap, en yakın arkadaş, seni kullanan bir sözde büyüğünden gelen işe, aşa, rütbeye, iltifata itibar etmemek “onurlu” bir duruştur mesela… Osuruktan tayyare görevler, bu görevlerle onurlanmalar çok ayıptır mesela…

  • Bir fikrin, bir düşüncenin arkasında net durabilmek onurdur…

  • YALAN söylememek, İFTİRA atmamak onurlu olmaktır… Aksini kimse iddia etmez de zaten… Tuhaftır insanoğlu gözünüzün içine baka baka insanlara utanmadan yalan söyler… Sonra önüne gelip, onur şeref saydırır…

  • İnsanin kendine saygı duyabilmesinin altında yatan sebeptir onurlu olmak. Diğer insanlar tarafından anlaşılamasa bile “anlatamadım derdimi, olsun ben biliyorum doğruyu” deyip devam etmektir… Yani öyle kolay değildir durdurmak… Atmakla bitmez, yok saymakla yok olmayız…

  • Ayrıca onur; zeka ile beraber (bir mücadeleden, oyundan vs) mağlup ayrılsanız da saygı görmenizi sağlayan unsur, karakterdir… Yani türlü oyunlarla kazanılmış bir zafer “onursuz bir zaferdir” Paranızla satın aldığınız, antlaşmalar yaparak görevler dağıttığınız, el altından aidatlar ödediğiniz seçimler seçim değildir onursuzluktur. Bazen kazanamayan kaybetmiş değil sadece onuruyla yarışmış olur…

  • Eğer gerçekten onurlu bir insansanız küçük faydalar uğruna prensiplerinizden vazgeçmezsiniz.

  • Ve bazen yanlıştan dönmektir onur…

  • Ve bazen bir başkası önünde “onur”landırılırken ironi sanatının zirvesine ulaşılıp farkında olmadan kıymetsizleştirilen kelimedir. Yani şimdi mesela sen yaptırmadığın, yapılmasına engel olduğun birşey için beni onurlandırırsan bunu başkaları yer ve hatta belki kabul eder ama ben o oyunu bozarım…

  • Çünkü onur kendine saygı, bunun uzantısı başkalarına saygı, uzun vade potansiyel iyilikler için kısa kolay yol yerine gerektiğinde uzun zorunu tercih edebilme gücüdür.

  • Ama bir de “tribünlere oynama” olayı vardır. Kısa yoldan saygı ve takdir kazanmak için “onurlu gözüken” hesaplı hareketler vardır. Örnekleri gani gani. Bazısı fena bariz, diğerleri ise takriben dört dakikalık efor/fayda analizi gerektirebilir. Bazen bir iltifata, bir fotoğrafa bakar olaydaki onursuzluğa şapka çıkarırsınız…

  • Özetle onur, vicdan ile direk ilgisi, irtibatı olan bir histir…

  • Utanma kız kardeşi ise edep’te abisidir…

İnsan onuruna yakışır bir hayat yaşamalıdır…
İnsanlara ‘onurunuzu yok sayın, yok öyle bir şey’ derseniz yaşam altüst olur…
Bir takım payeler teklif edilerek satın alınmış onurlar için bir kelamım var;

Size İnsani değerlerden, duygulardan feragat edilmiş bir dünya teklif ederek, duygulara esir olunan, yanlış değerlerle taçlandırılmış ve sonu gelmez bir dalaş dövüş sarmalına sokan tüm insanlardan uzak durun…

Çünkü size onurunuz karşılığı teklif edilen şeyler insan onurunu tasfiye eder…
Ama onurlu başarılar ancak insan onuru taltif ederek mümkün olabilir…

Ancak ve lakin çok onurlu dostlarıma bir kısa diyeceğim var;

Eğer bazı durumlarda onurlu davranıp kendimizi geri çekersek muhtemelen ortada ki kontrolsüz güç başkasına gidecektir. Ve başkası o gücü istediği gibi, belki kullanması gerektiğinden daha vahşi şekilde kullanacak, ortamı kendi çıkarları ve egosu için kullanacaktır. Ve belki de dünya güzeli insanları silerek ortamı kendi çıkar düzenine dönüştürecektir.

Yani; otun bokun dışında kalıp, bahçeden evin içinde dönen sevişmeye, dövüşmeye laf sokmakla olan-biten değişmiyor onurlu arkadaşım.
Onurluysan senin gibi insanlara gereğin her zamankinden daha fazla olduğunu ve olacağını bilmelisin, aptallık etmemelisin. Ve yanlış düzen için savaşmalısın…

KORKMAMALISIN….
KENDİNİ HER TÜRLÜ ERKTEN ÜSTÜN GÖREN BU HASTALIKLI ZİHNİYETTEN KURTULMAK LAZIM…
BUGÜN HER ŞEYE RAĞMEN SINIRLARI BELLİ BİR ÜLKE DE YAŞIYORSAN, YIKMAYA ÇALIŞSALAR DA TÜRKİYE CUMHURİYETİNE İNANIYORSAN BUNUN NEDENİ O “ONURLU” İNSANLARIN KORKMAMIŞ OLMASIDIR…
.#TAMAM MI?

Emine AKI
Latest posts by Emine AKI (see all)