Dünyayı etkisi altına alan küresel iklim krizi Türkiye’nin doğusunda şiddetini artırdı. Artan sıcaklıklar nedeniyle Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nde iki kilometrekarelik alanda sular çekildi.
DW’den Felat Bozarslan‘ın haberine göre, tüm dünyayı etkisi altına alan küresel iklim krizi Akdeniz havzasında bulunan Türkiye’de şiddetini artırıyor. Uzmanlara göre, son yıllarda sıklıkla görülen orman yangınları, kuraklık ve tahıl krizi küresel ısınmanın yakın zamanlı etkilerinden bazıları. Ancak küresel ısınma su kaynaklarını da etkiliyor. Türkiye’de kuraklık ve iklim krizinin en çok hissedildiği yerlerin başında gelen Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde su kaynakları alarm veriyor.
Van Gölü’nde endişe veren gelişme
Sıcaklığın mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği Doğu Anadolu’da küresel iklim krizinden en çok etkilenen bölge Van Gölü Havzası. Dünyanın en büyük sodalı gölü, Türkiye’nin de en büyük gölü olma özelliği taşıyan Van Gölü’nün suları bu yıl iki kilometrekarelik alandan çekildi. Marmara denizinin üçte biri büyüklüğünde olan 3 bin 712 kilometrekarelik alanda bulunan Van Gölü’ndeki çekilme nedeniyle su altındaki mikrobiyalitler ortaya çıktı, balıkçı limanları işlevsiz hale geldi.
Van Gölü Havzası çevresi yüksek dağlarla çevrili olduğu için dışarıdan su getirilemiyor. Geçmişte yağış azlığı yaşanan bölgede kuraklık olmuş ama bu yılki yağışlar insanları umutlandırmıştı. Ancak ne kar yağışı ne de bahar yağmurları Van Gölü’nün kurumasına engel oldu. Kar ve bahar yağmurlarına rağmen aşırı sıcaklar ve buharlaşma nedeniyle göldeki su seviyesi gittikçe azaldı. Akarsuların göle döküldüğü yerlerde çekilmenin daha fazla olduğuna dikkat çeken uzmanlar, Erciş ilçesinin Çelebibağ bölgesinde suyun kıyı şeridinden yaklaşık iki kilometre çekildiğini söylüyor. Küresel iklim kriziyle ilgili çalışmalar yapan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü’nün yağışlar ve akarsularla beslendiğini belirterek, düşen yağış ve buharlaşma arasındaki fark giderek açıldığı için suların çekildiğini belirtiyor ve ekliyor:
“Buradaki buharlaşma gerçek bir buharlaşma. Van Gölü’nün varlığı ve diğer birçok gölün varlığı bu buharlaşmadan olumsuz etkilendi. Bunun önüne geçmek mümkün mü? Maalesef hayır. Bu durum uzun yıllık periyodlarla devam edecek. Çünkü düşen yağışta çok ciddi bir artış yok ama buharlaşmada var. Düşen yağışlar buharlaşmayla atmosfere karışan yağıştan daha az. Sürekli açık veriliyor ve bu açık da giderek Van Gölü’nün aleyhine bir durum ortaya çıkarıyor.”
“Sazlıklar imara açıldı”
Van Gölü’ndeki kuruma havzadaki doğal yaşamdan, insanların ihtiyaçlarına kadar birçok alanı olumsuz etkiliyor. Göldeki kurumanın asıl sebebi sıcaklıktan kaynaklı hızlı buharlaşma olsa da başka sebepleri olduğunu dile getirenler de var. Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma, Araştırma ve Geliştirme Derneği Başkanı Ali Kalçık da onlardan biri. Türkiye’deki sazlık alanların beşte birinin Van Gölü havzasında olduğuna dikkat çeken Kalçık, bölgede sazlıkların tahrip edildiğini, imara ve tarıma açıldığını, dolgu ve yol yapıldığını savunuyor:
“Bununla beraber kuraklıktan dolayı çok ciddi sazlık yok oldu. Van Gölü’nü koruyan en temel özellik bu sazlıklardır. İleri biyolojik arnıtmalardan çok daha ileri biyolojik arıtma yapıyor. Küresel ısınmadan dolayı ciddi bir çekilme yaşanıyor. Buna bağlı olarak sazlıklar tamamen kurudu. Yanlış uygulamalardan ve küresel ısınmadan dolayı biz sazlıklarımızı kaybettik.”
Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma, Araştırma ve Geliştirme Derneği Başkanı Ali Kalçık
Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma, Araştırma ve Geliştirme Derneği Başkanı Ali Kalçık Fotoğraf: privat
“Ciddi bir su krizi yaşanabilir”
Van Gölü Havzası’nın doğu kesiminde yaşayan ve hayvancılıkla geçinen insanların çoğu hayvanlarını otlatmak için alan ve günlük su ihtiyaçlarını karşılamak için su kaynağı bulmakta zorlanmaya başladı. Kuraklık ve aşırı ısınmanın yanısıra yeraltı kaynak sularının sondajla, bilinçsiz bir şekilde çıkarılması da önemli bir sorun. Uzmanlar, küresel iklim krizi nedeniyle 2030 yılından sonra ciddi bir su krizi yaşanacağına dikkat çekiyor. Prof. Dr. Alaeddinoğlu havzanın yeraltı suyu rezervlerini her geçen gün kaybettiği görüşünde. 2030 yılı esas alınarak bir projeksiyon çizilecek olursa bölgede içme ve kullanma suyuyla ilgili çok ciddi sorunların oluşabileceğine dikkat çeken Alaeddinoğlu şöyle konuşuyor:
“Havza, içme ve kullanma suyu ihtiyacını büyük ölçüde yeraltı kaynaklarından sağlıyor. İki veya üç yıl peş peşe yağışlı da olabilir, kurak da geçebilir. Bu sıcaklar hakikaten çok yüksek düzeylerde gerçekleşebilir. Toprak ve havada ihtiyaç duyulan nem yok. Dolayısıyla hava kuru. Bunun temel nedeni sıcaklık yani aşırı sıcak. O yüzden sizin havzanıza düşen yağışı yönetmeniz, kontrol etmeniz, denetlemeniz ve bunu sağlıklı bir şekilde gerçekleştirmeniz lazım. Bana göre hakikaten geç kalındı. Düşen yağışların her bir damlası çok değerli ve geri dönüşümle bunun hayata kazandırılması gerekir. Aksi takdirde belki gelecek 10 yıl içerisinde havzada içme suyu sorunu çok ciddi bir noktaya taşınır.”
Hava sıcaklıkları böyle devam ederse Van Gölü’nün daha fazla çekileceği tahmin ediliyor. Küresel ısınmaya bağlı buharlaşma ve buharlaşmayı karşılamayan yağışlar bunun en önemli sebebi. Ancak çevreciler Van Gölü’ne dökülen atıkların da çok ciddi etkisi olduğunu düşünüyor. Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma, Araştırma ve Geliştirme Derneği Başkanı Ali Kalçık Van Gölü’nün göz göre göre yok olduğunu söyleyerek, “Van Gölü havzası 450 kilometrelik çevresi olan bir alan. Günde 456 bin, 57 bin metreküp kanalizasyon akıtılıyor buraya. Van Gölünün etrafında yüzden fazla dere akarsu var. Bunların önemli bir kısmı yerleşim alanlarından geçiyor. Dereler evsel atıkları ve kanalizasyonları Van Gölü’ne akıtıyor. Eğer bu sazlıklar olmazsa, kuraklık devam ederse Van Gölü bir bataklığa, bir balçıga dönüşecek” diye konuşuyor.
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024