Kılıçdaroğlu: “Adalet yürüyüşü bitmiş değil”

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Haziran 2017 tarihinde Ankara’da başlattığı “Adalet yürüyüşünün bitmediğini” söyledi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 2017 yılında yaptığı “adalet yürüyüşü”nün “dünya siyaset tarihinde önemli olduğunu” dile getirdi.

“Bu ülkenin adaletsizliğe tahammülü yok artık” diyen Kılıçdaroğlu, “O yürüyüş bir başlangıçtı; Adalet Yürüyüşü bitmiş değil, sürdürüyoruz onu. Hakkımızı ala ala ve milletin desteğini ala ala biz o yürüyüşümüzü sürdürüyoruz ve sürdürmeye de devam edeceğiz. O yürüyüş bizi, 6 lideri bir arada buluşturdu. O yürüyüş… Bu işin felsefesinde o var zaten” şeklinde konuştu.

“Adalet istiyorsanız bize katılın”

Adaletsizlikten şikayet edecek kalmayıncaya kadar bunun devam edeceğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Bakın Pençe Operasyonu’ndan şehitlerimiz geliyor. Acılarını bile doğru dürüst yaşayamıyoruz. Bölücü örgüte karşı mücadele eden kahraman ordumuz, kahraman güvenlik güçlerimiz hayatlarını veriyorlar; bu ülkenin bağımsızlığı için, bu ülkede biz evimizde rahat akşam uyuyalım diye, terör olmasın bu topraklarda diye. Bütün bunları düşünerek, bütün vatandaşlarıma seslenmek isterim:

Ben, size ‘bize katılın’ derken, iki kelime yan yana ‘bize katılın’ derken, bu iki kelimenin sıradan bir kelime olmadığını, bu davetin de sıradan bir davet olmadığını bilmenizi isterim. ‘Bize katılın” derken, adalet istiyorsanız bize katılın. Bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmesin diyorsanız bize katılın. Beraber yaşayalım, huzuru içinde yaşayalım diyorsanız bize katılın.”

“Veriler neyi gösteriyor”

Kılıçdaroğlu, “temiz ve ahlaklı siyaset istediklerini” ifade etti, hakkını arayana hakkının verilmesi gerektiğini söyledi.

Bir siyasetçinin vazgeçmeyeceği şeylerin başında medya özgürlüğü geldiğini anlatan Kılıçdaroğlu, Basın İlan Kurumu ilanlarının kesilmesini eleştirdi.

Otobüsçülerin, çiftçilerin, yoksul ve dargelirlinin sıkıntı içinde olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, özetle şöyle konuştu:

“Aç açıkta yok’ diyor Erdoğan, ‘kimse aç ve açıkta değil’ diyor. ‘Enflasyon sorunu yok, pahalılık var’ diyor. Ya Allah aşkına şaşırmış, bilmiyor ne söyleyeceğini. Enflasyonun ne olduğunu, pahalılığın ne olduğunu, arasındaki korelasyonu da bilmiyor. Peki bakalım verilere, verirler neyi gösteriyor? Dünya Gıda Örgütü’nün açlık haritası, açıyorsunuz Türkiye’yi: Ülkede 15 milyon kişi yetersiz besleniyor. Bu rakamı veren ben değilim, rakamı veren gene Türkiye Cumhuriyeti Devleti. 15 milyon kişi yetersiz besleniyor Değerli arkadaşlarım. Ayrıca son 3 ayda 15 milyon kişiye, 500 bin kişi daha ilave edilmiş yetersiz beslendiği için. 5 yaş altı bebeklerin de yüzde 6’sı yetersiz besleniyor.

Sarayda herkesin karnı tok, herkesin bir eli yağda, bir eli balda. Saraydakilerin çocukları milyon dolarları transfer etmeyle uğraşıyorlar. Türkiye’den Amerika’ya nasıl milyon dolarları transfer ederiz, nasıl gökdelenler yaparız öğrenci yurdu adı altında, nasıl çiftlikler satın alırız? Zalim, fukaranın halinden anlamaz; adı üstünde, zulmeder zaten. Hakkını teslim etmezseniz bir insana, zulmediyorsunuz demektir. Mazluma da saraydan, Kaf Dağı’ndan bakar gibi bakıyorlar. Geldiğimiz nokta budur ama o sırça köşkler yıkıldığı zaman hepsini birlikte göreceğiz.”

“Kadın güçlenmesin istiyorlar”

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kullandığı bir ifade için “milletimizin dilinden konuşuyorum” dediğini ifade ederek, şöyle konuştu:

“Kendi küfrünü millete alet edemezsin. O küfrü burada tabiî doğal olarak söyleyemeyeceğim; buna terbiyem de izin vermez, sizler de zaten doğru bulamazsınız. Onun düştüğü çukura düşmeyeceğiz. Ben sadece bu küfür üzerine Türkiye’nin genç muhafazakar kadınlarına yeniden seslenmek istiyorum. Geçen sefer seslenmiştim, bir kez daha seslenmek istiyorum: Bugün bunu söyleyen, emin olun yarın size dönecek, hayat tarzınız üzerinden size küfredecektir. Sakın unutmayın; İstanbul Sözleşmesi sizden çıktı, sizin eseriniz İstanbul Sözleşmesi. Sonra İstanbul Sözleşmesi’ne tüm kadınlar sahip çıktı, hepsi sahiplendiler.

Ama Erdoğan bazı radikal kafaların baskısıyla sözleşmenizi elinizden aldı. O radikal kafalar istiyor ki, muhafazakar kadın güçlenmesin, iş hayatına katılmasın, haklarını almasın. O radikal kafalar sana “süslüman” diyorlar, bunu sakın unutma. İş hayatına katıldın diye sana bunu söylüyorlar. Sana hayat şansı tanımak istemiyorlar. O radikal kafalar, nafaka da kalksın istiyorlar. Kadın köleleşsin, baskı altında ezilsin istiyorlar. Yarın bu hakaretler emin ol, bir süre sonra sana dönecektir. Çünkü radikaller Erdoğan’ı tehdit edip, kadın haklarını gasp etmenin zevkini bir kez aldılar. Erdoğan’a azıcık baskı kurdular, hemen geri adım attı ve İstanbul Sözleşmesi’ni geri çekti.”

Kılıçdaroğlu, “Son zamanlarda sureti kendinden menkul bazı kişiler türedi. Bunların bazıları gazeteci, bazıları araştırmacı formatında önümüze çıkıyorlar. ‘Muhalefet nasıl yapılır?’ Kelle koltuğunda muhalefet yapan bana, muhalefeti öğretmeye çalışıyorlar” dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Muhaliflik dersi bize verenler, şunu unutmasınlar: Ya biz daha ölmedik, sizin ne mal olduğunuzu biz gayet iyi biliyoruz. Muhalefet ahlakla yapılır, ahlakla… Bütün haksızlıklar karşısında kalemini dahi oynatmayan, yazı dahi yazmayan, televizyonlara çıkıp konuşmayan adam bize kalkmış, muhalefet dersi veriyor. Biz, kelle koltukta muhalefetimizi halkımız için, milletimiz için sonuna kadar yapacağız.”

Kılıçdaroğlu, yapıcı eleştirilere her zaman saygı duyduğunu söyledi.