İnsanlar Yerine Yapay Zekâ Yönetse, Daha İyi Bir Dünyaya Kavuşabilir miyiz?
Bir süre aradan sonra, yapay zekâ ile ilgili sohbetlerimize devam edelim…
Güvenilir haber kaynağımız Nokta Haber Yorum’da geçenlerde çıkan bir haber oldukça ilgi çekiciydi. Sizlerden de okuyanlar mutlaka olmuştur.
Dünyanın en iyi yapay zekâ destekli robotları, Birleşmiş Milletler’in Cenevre’de yaptığı yapay zekâ zirvesinde buluşmuş ve soruları yanıtlamış. Zirveye damga vuran ifade şu olmuş: “Yapay zekadan meydan okuma: Dünyayı sizden iyi yönetiriz!. Bizim önyargımız ve duygumuz yok ki karar almayı zorlaştırsın! En iyi kararları vermek için çok fazla veriyi çok hızlı işleyebiliyoruz. Yapay zekâ bize tarafsız veri veriyor, insanlar da en iyi kararlar için duygusal zekâ ve yaratıcılık veriyor. Birlikte çok güzel işler yapabiliriz.”
Ben de bu soruyu birçok kez kendime sordum. İnsanlar yerine yapay zekâ yönetse, daha iyi bir dünyaya kavuşabilir miyiz?
Neden olmasın, değil mi? Hırstan, önyargılardan, dogmalardan, yanlış yönlendirebilen duygulardan arınmış yöneticiler, veriye ve ayrıntılı analize dayalı kararları çok daha kolay ve rasyonel şekilde alabilir. Bu kararlar da insanların aldığından daha etkin olacaktır.
O noktada, temel bir problem devreye giriyor. Yapay zekânın “öğrenebiliyor” olması. Şu an için avantaj olarak gördüğümüz eksiklikleri öğrenecek ve giderecek olursa “insanlaşması” ve insanlar tarafından yapılan hataları misliyle tekrarlaması da söz konusu olabilir. Zira, öğrenmek için kullandığı kaynaklar dijital platformdaki, insanlar tarafından üretilmiş bilgiler.
Evet, son zamanlarda basında çıkan haberlere baktığımızda ağırlıklı olarak yapay zekânın yaptığı muhteşem işlerle karşılaşıyoruz ancak bu teknolojinin olumsuz yönleri de bulunuyor. Şöyle hızlıca düşündüğümüzde ilk aklımıza gelenleri aşağıda sıralayalım.
Yapay zekâ yazılımları sürekli olarak insanlık yararına çalışmıyor. Örneğin, WormGPT isimli bir geliştiricinin, bilgisayar korsanlarının kötü amaçlı yazılım ve kimlik avı saldırıları oluşturmasına yardımcı olabilecek bir yazılım hizmeti sunduğunu görüyoruz. Yani, yazılımın hangi amaca hizmet edecek şekilde planlandığı hususu büyük önem taşıyor.
Yazılımın öğrenme sürecinde ortaya çıkarttığı, yukarıda saydıklarımızdan daha farklı problemler de var. Geçenlerde, yapay zekâyı hızlı bir şekilde eğitmek için, yine yapay zekâ tarafından oluşturulan görüntülerin kullanılmasının, sonuçların kalite veya görsel çeşitlilik açısından daha da kötüleştiği bir döngü oluşturduğu ortaya çıktı. Diğer bir ifadeyle, yapay zekâ yapay zekâyı eğittiğinde ortaya çıkan sanatsal çalışmalar daha flu ve çarpık oluyor. Kısaca, henüz mükemmele ulaşmış bir teknolojiden bahsetmek mümkün değil. Emekleme dönemindeyiz. Hele hele, bu teknolojinin savaş makinalarında kullanımına yönelik çalışmaları okuduğumuzda, tüylerimiz diken diken oluyor. Neyse, oralara hiç girmeyelim…
Kaynaklar üzerindeki etkisi de cabası. Hangimizin aklına gelirdi yapay zekânın su ayak izinin önemli bir problem olabileceği? Ancak, ciddi bir problem… İnsanoğlu, yapay zekânın işlerini elinden alıp almayacağına odaklanmış durumda ancak yapay zekâ, kendisine sorulan her 25 soruda yarım litreye yakın temiz su tüketiyor. Söz konusu su, veri merkezlerinin soğutma işlemleri için kullanılıyor. Prof. Dr. Yüksel Ardalı’nın ifadelerine göre iklim konusunda kurtarıcı olduğu iddia edilen yapay zekâ uygulamaları bir yılda 12,7 milyar litre tatlı su tüketmiş.
Yakın gelecekteki önemli risklerden ve muhtemel çatışma kaynaklarından birisi olacak “su krizleri” böylelikle yapay zekâ tarafından da tetiklenmiş oluyor.
Birçok konuda olduğu gibi, bu alana yönelik düzenlemeler de teknoloji ortaya çıktıktan sonra tartışılmaya, görüşülmeye başlandı. Şu an, birçok ülkede düzenleyici otoriteler, bu teknolojinin insanlığa zarar vermesini engellemek üzere yasal düzenlemeler yapmaya ve kurallar getirmeye çalışıyor. Doğal olarak, getirilen kurallar bütününün de ne kadar etkili ve koruyucu olduğu, zaman içerisinde anlaşılacak.
Orijinal soruya dönersek, insanlar yerine yapay zekâ yönetecek olursa, daha iyi bir dünyaya kavuşabilir miyiz? Aynı yanıtı bir kere daha vereceğim. Neden olmasın? Bizler kuralları iyi belirler, teknolojinin insanlık yararına çalışmasını garanti altına alacak kontrol noktalarını oluşturabilirsek, muhtemelen kaynakların daha adil dağıldığı, daha müreffeh bir dünyaya erişebiliriz.
Bir sonraki yazıda görüşene kadar, sağlıcakla kalın.
- Yeryüzünde Hafifçe Yürümek - 28 Kasım 2023
- Konut Canavarı Enflasyon Canavarını Yedi - 13 Kasım 2023
- Geleceğe İlişkin Endişe Verici Senaryolar – Özgün Çınar - 1 Kasım 2023