AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan, AKP kitlesi açısından, ‘Görünmez Adam’ın Görünürlük Pelerini’ olma işlevini görmektedir.
AKP’ye oy veren insanların yaldızlı birer CV’leri ya da onurlu bir direniş tarihleri yoktur.
Bu insanlar T.C.’nin sözde aristokratları, küçük burjuvaları, kendilerini bu ülkenin sahibi zanneden mağrur Cumhuriyet hanımefendileri-beyefendileri ve alçak dağları ben yarattım edasında dolaşan yarı aydın entel dantelleri, çakma sol sosyalistleri tarafından cehaletleri, onların tırnak içinde ‘incelmiş’ zevklerine göre hiçbir estetik değer taşımayan giyim kuşamları, sanatsal duyarsızlıkları, yaşam tarzlarındaki bu ve benzeri bir çok geri kalmışlık-bırakılmışlık nedeniyle on yıllar boyunca aşağılanan ve hatta ötekileştirilen insanlardı.
Her gün yanlarından kayıtsızca geçilen, çeşitli vesilelerle iletişim kurmak zorunda kalınsa dahi asla görülmeyen profillerdi.
İsimlerini öğrenme ihtiyacı duyulmayan, yıllarca yüz yüze gelinse bile ait oldukları mekânların dışında karşılaşıldığında hatırlanmayan, hatırlandığında ise çokluk tanımamazlığa gelinen garsonlar, başı örtülü kapıcılar, şoförler, hamallar, simitçiler, temizlikçiler, boyacılardı; bir kısım işçiler, köylüler, küçük esnaflardı.
T.C. kuruldu kurulalı gelmiş geçmiş bütün partiler ve iktidarlar tarafından din ve vatan denilen iki zaafından olabildiğince faydalanılmak amacıyla bilinçli olarak bilgiye erişimi engellenmiş, eğitimden ve düşünmekten kasten uzak tutulmuş ‘damızlık seçmenler’di.
İsimlerinin başına hiçbir zaman ‘sayın’ sıfatı konulmayan, herkes tarafından ‘sen’ diye hitap edilen ‘gölge insanlar’dı onlar!
Ve on yıllardır kendilerini küçümseyen herkese karşı müthiş bir kin biriktirmişlerdi; artık bu gerçekle yüzleşilmelidir!
Herkes şapkasını önüne koyup, bugün içinde hep birlikte yandığımız bu cehenneme kendi elliyle attığı odunları düşünmelidir.
Hiç kimse kusura bakmasın, nasıl ki bütün insanlar kendi misyonunun gereğini yerine getirerek sonuna kadar varoluşuna sahip çıkma mücadelesi veriyorsa, onlar da içgüdüsel olarak aynısını yapıyorlar.
Ve bu ülkenin dinî, etnik, politik, cinsel, entelektüel v.s. kimlikleri nedeniyle ötekileştirilen diğer kitleleriyle çokluk bir yoksulluk veya ezilmişlik paydasında buluşuyor olsalar dahi, diğer ötekiler az buçuk okumuşlukları ve görece bilinçleriyle onların üstü gibi gözüktüğü ve çoğu zaman farkında olarak ya da olmayarak öyle davrandığı için, artı bir hınçla ve ilkel bir hırsla veriyorlar bu varoluş mücadelesini üstelik…
AKP’ye oy veren insanların Tayyip Erdoğan, onun idealleri ya da partisi, hatta dinî inançları dahi umurlarında değil aslına bakarsanız.
Onların iki temel derdi var:
1- Doğdukları andan itibaren kendilerine üstünlük tasladığını hissettikleri ve bu haklı hissiyatla ezim ezim ezilerek binbir türlü aşağılık kompleksi, kin ve nefret biriktirdikleri kitlelerden on yılların intikamını almak.
2- Erdoğan ve avanesinin cisimlerine bakarak yaşamda kendilerinin de sınıf atlayabileceğine, parayı bulabileceğine dair hayallerini her daim taze tutabilmek; onların görüntüsünde söz sahibi ve görünür olmak.
Yoksa bir gram aklı, vicdanı olan bir insanın bunca vahşetin, haksızlığın, huksuzluğun, adaletsizliğin, eşitsizliğin içinde Tanrı’yı ya da dini görmesi mümkün olamaz.
Velhasılı, bu iki temel amaca duydukları dizginlenemez arzu, T.C. tarihi boyunca görünmez olmalarının ister istemez en belirgin özellikleri haline getirdiği kifayetsiz muhterislikleri, kurnazlıkları ve vahşi hırsları ile buluştuğunda ortaya çıkan tabloya hiç şaşırmamak gerekir aslında.
Babadan oğula, ezelden ebede böylesine psikolojik bir eziklikle yaşamak, travmatik sonuçları itibariyle en ağır işkencelerle bile yarışabilir.
Baksanız bu kitle ne Ermeniler, Kürtler, Rumlar, Aleviler ve diğer azınlıklar gibi katledilmiş, yersiz yurtsuz bırakılmış, kimliksizleştirilmiştir; ne de bu ülkede yıllarca devrimci mücadele veren kesimler gibi işkence görmüştür.
Bu kitle belki çok uç acılar yaşamamıştır; ancak, çok daha derin bir travmaya maruz kalmıştır: ‘HİÇLEŞTİRİLMENİN’ TRAVMASINA!
Bir yanda elitlerin, yarı aydınların ve sözde solcuların çiğ mağrurluğu, diğer yanda ezilen halkların ve gerçekten mücadele eden insanların gururu…
Ve onların, bitimsiz zamanlar boyunca bu makasın arasında bir ‘HİÇ’ oldukları hissiyatıyla durmalarının trajedisi!
Bu travma, her türlü işkenceden ve zulümden daha patolojiktir!
Ve AKP bütün gerçekleri ve kavramları ters-yüz eden olanca oportünistliğiyle ruhlarının kurtarıcısı, varoluşlarını anlamlı ve değerli kılan sihirli değnek, onulmaz yaralarının mucizevî merhemi kılığında dimdik çıkmıştır karşılarına.
Evet, bu ülkede her zaman din ve vatan söylemleriyle oy alınmıştır; ne var ki hiçbir zaman cahil bırakılmış kitlenin eksik varoluşunun üzerine böylesine kurnazca oynanmamış, cehalet böylesine yüceltilmemiştir. Ülkenin yüzü bugüne dek riyakârca da olsa Batı’ya ve sözde de olsa bilgiye ve ilerlemeye dönükken, bugün gözler resmen karanlığa çevrilmiştir; okumamak, öğrenmemek, cehalet, yobazlık devlet politikası ve yükselen değer ilan edilmiştir.
Zaman, mekân ve önder ilan edilen kişi, tüm dünyada yükselişe geçen milliyetçilik rüzgârıyla da denk düşerek müthiş bir şekilde buluşmuş ve nadiren gerçekleşebilecek bir kimya ortaya çıkmıştır. Bu halk ve bu kurgunun kimyası öylesine tutmuştur ki artık kimse tutamaz onları.
İnsanlık tarihinde böylesine niteliksiz, yoz-yobaz bir kitlenin, bir ülkenin bütün cesur, birikimli, bedel ödemiş insanlarının tepesine çıkıp tepin tepin tepinme fırsatını ele geçirebildiği, her şeyi soyup soğana çevirebildiği, dilediğince öldürebildiği ve yediği her halttan sonra fütursuzca geğirebildiği örnek sayılıdır.
Kaç yılda bir, hangi muz cumhuriyetinde gerçekleşebilir böylesine akıllara ziyan bir rezalet?
Hiç bu intikam şansını kaybetmek isterler mi?
AKP ile görünür ve üstelik de hâkim oldular bir kez!
Bu iktidar gözlerinin önünde dünyayı çalsa -ki çalıyorlar-, gözlerinin önünde adam kesse -ki kesiyorlar-, gözlerinin önünde hukuku, adaleti katletse -ki katlediyorlar- bile yaptıkları ya da daha da yapacakları hiçbir kötülük, sonsuz zamanlar sonra ele geçirdikleri bu gücün hâkimiyetinden ve avantajlarından asla vazgeçiremeyecek onları.
Ölümüne baş koydular bu yola! Tekrar görünmez olmamak için yapamayacakları hiçbir şey yok!
Her kitle kendi misyonunun gereğini yerine getirmekle mükelleftir. Kendisininkinin gereğini hiçbir zaman olması gerektiği gibi yerine getirmemesi, hem kendine solcu-aydın deyip hem de T.C.’nin kuruluşu aşamasında kendisine tanınan imtiyazları bu insanların psikolojisini asla düşünmeden tepe tepe kullanması yüzünden bu kitlenin böylesine kemik bir kin biriktirmesine yol açan sözde aydın ve sol sosyalist beyazlar bi zahmet aynaya baksın.
İnce ince yemenin, acı acı AKP’si olur.
Afiyet olsun.
- Zübükler Her Yerdedir - 9 Mart 2024
- Hepimiz Dilberiz - 28 Ocak 2024
- Bu Kadar Şuursuzluk Akla Ziyan – Rabia Mine - 19 Ekim 2023