Bahar bu sene de ne hissettiğini, ne yapmak istediğini bilmeyen kararsız ve tutarsız bir sevgili gibi geldi.
Bir sabah kalkıyorsun, sarıp sarmalıyor seni sıcacık sevgisiyle… Miss… Ertesi gün bırakın günaydın demesini, yüzünüze bile bakmıyor. Daha az önce buradayken bakıyorsun ki gitmiş de haberin yok. Sonra bir bakıyorsun, günlerdir selam vermeyen kendisi değilmiş gibi ışıl ışıl bir neşeyle “Günaydın aşkım” demekte yine.
Bu ilkbaharlar hep böyle… Bir gün bütün güzelliklerini etrafa saçıp ilgiyi üstüne toplamak isteyen, bütün güzel duyguları yaşamayı ve yaşatmayı arzulayan, çocuksu, nazlı, alımlı ve alıcı bir dişil… Diğer gün hesaplı kitaplı ama aklına eseni ve canının çektiğini yapmaya muktedir, ardına bakmayan, yakıcı ve yıkıcı bir eril…
*****
Eğer ilkbaharsa gönül verdiğin, gözlerinin şıkır şıkır kamaşmasına da şırıl şırıl ağlamasına da baştan razı geleceksin. İlkbahar bu. Yazın sıcaklığını vaat ederken kışın soğuğuna direnmeye mecbur bırakacaktır seni. En güzel renkler ve kokular içinde sarhoş olmuş gibi başın dönerken gri bir gökyüzüne ve sert esen rüzgârlara maruz kalmayı da, çiçeklenmiş dallarına ayaz vurmasını da göze alacaksın. Şen kahkahalar atarken aniden bastıran sağanak bir ağlama nöbetine tutulmayı da hesaba katacaksın. İlkbahara aşık olmak bunu gerektirir.
Bu şartlar altında kendinizi, bir dokun bin ah işit bir halde(∗), pencereyi açıp olan gücünüzle “İster kal ister git (∗) bee!” diye haykırmak isterken bulmanız çok normal. İlkbahar kadar normal hem de. Çünkü ilkbahar bu sene de aşkın ucunu gösterip çekip gidebilen (*) umarsız ve kolayca yalan söyleyebilen çocuk ağızlı(∗∗) bir sevgili gibi. Yani aslında çok iyi bildiğimiz ama yine de kızıp, şaşırıp yadırgamaya devam ettiğimiz ilkbaharlar gibi.
*****
Yazım bu seferlik kısa oldu. Başlamasıyla bitmesi bir olan ilkbaharlar gibi. “Biraz daha uzun olabilirdi” diye düşünenler de düşünmeyenler de yazıyı isterlerse ilkbahar kelimelerinin yerine sevgili, sevgili kelimelerinin yerine ilkbahar kelimesini koyup tersinden de okuyabilirler. Belli mi olur, kendilerini de hikâyenin bir yerinde buluverirler belki.
Son söz: İlkbahar bu sene de milyonlarca yıldır olduğu gibi kafası karışık halde geldi. Kızsak da, şaşırsak da, yadırgasak da sevmekten vazgeçemediğimiz sevgili gibi. Hepsi bu…
(*) Sevilen bir şarkıdan (https://youtu.be/TBiFHojp4B8) esinlenme söz konusudur.
(**) “Deli Kızın Türküsü” hiç biter mi?
- Hatıralar - 1 Ekim 2024
- Doğruluk mu? Cesaret mi? – Elif Demirbaş Topçu - 2 Haziran 2024
- Onsuz da Olmay… - 4 Aralık 2023