TÜİK’in yayımladığı Kasım 2024 Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçları, Türkiye’nin işgücü piyasasında dikkat çekici bir tablo ortaya koyuyor. Mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 8,6’ya düşmüş gibi görünse de, geniş tanımlı işsizlik oranı (âtıl işgücü) yüzde 28,2 gibi çarpıcı bir seviyeye yükseldi. Bu oran, Türkiye’de işsizlik meselesinin dar tanımlı göstergelerin ötesinde daha derin bir yapısal sorun olduğuna işaret ediyor.
Dar ve Geniş Tanımlı İşsizlik Arasındaki Fark Büyüyor
TÜİK verilerine göre, dar tanımlı işsiz sayısı Kasım 2024 itibarıyla 3 milyon 72 bin kişi olarak hesaplanırken, DİSK-AR tarafından yapılan geniş tanımlı işsizlik hesaplaması bu sayıyı 11 milyon 436 bin kişi olarak ortaya koyuyor. Aradaki uçurum son iki yılda daha da büyüdü. 2022 Kasım ayında dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 10,2 ve geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 20,8 iken, bu makas 2023’te yüzde 9,0 ve yüzde 22,6’ya, 2024’te ise yüzde 8,6 ve yüzde 28,2’ye ulaştı.
Geniş tanımlı işsizlik oranlarının yüzde 28,2’ye ulaşması, pandemi dönemindeki yüzde 28-30 seviyelerini anımsatıyor. Oysa pandemi öncesinde, 2014-2020 arasında geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 15-20 bandında seyrediyordu. Pandemi ile birlikte bu oran yüzde 25’in üzerine çıkmış ve şimdi tekrar benzer seviyelere yükselmiş durumda. Bu durum, ekonomik toparlanmanın yüzeysel kaldığını ve istihdam piyasasında yapısal sorunların çözülmediğini ortaya koyuyor.
Resmi Veriler İle Gerçek Durum Arasındaki Uçurum
Dar tanımlı işsizlik oranındaki düşüş, yüzeyde olumlu bir tablo çizse de, geniş tanımlı işsizlikteki artış, iş gücünün önemli bir bölümünün işsizlik, eksik istihdam veya iş aramaktan vazgeçme gibi sorunlarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Dar tanımlı işsizlik sayısı son iki yılda 491 bin kişi azalırken, geniş tanımlı işsiz sayısının aynı dönemde 3 milyon 569 bin kişi artması, ekonomide derinleşen eşitsizlikleri gözler önüne seriyor.
Bu veriler, Türkiye işgücü piyasasının daha geniş perspektiften analiz edilmesi gerektiğini gösteriyor. Özellikle geniş tanımlı işsizlik oranlarındaki artış, resmi işsizlik oranlarının ötesinde ekonomik sıkıntıların sürdüğünü ve pandemi sonrası toparlanma sürecinin kırılganlığını ortaya koyuyor. Uzun vadeli çözümler için işgücü piyasasında yapısal reformlar, istihdam artırıcı politikalar ve iş gücünün niteliğini artıracak yatırımlar kritik öneme sahip. Aksi halde, geniş tanımlı işsizlikteki artış, ekonomik büyümenin kapsayıcılığını ve sürdürülebilirliğini tehdit etmeye devam edecek.