11 Ocak 2016’da, Türkiye’nin karanlık bir dönemeçten geçtiği bir zamanda, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisiyle savaşa karşı barış çağrısı yapan Barış Akademisyenleri, akademiden ihraç edilmeleriyle sonuçlanan mücadelelerini unutmadı. 9 yıl sonra hâlâ barış talebinde ısrarcılar ve “Barış talebimiz baki” diyerek seslerini duyurmayı sürdürüyorlar.
“Bu Suça Ortak Olmayacağız”: Tarihe Not Düşen Bir Bildiri
Barış Akademisyenleri’nin imzaladığı bildiri, devletin Kürt illerindeki operasyonlarına ve sivillerin yaşam hakkının ihlaline tepki olarak kaleme alınmıştı. Ancak bu barış çağrısı, dönemin iktidarı tarafından “hainlik” ve “terör propagandası” ile suçlandı. Binlerce akademisyen ya görevlerinden ihraç edildi ya da uzun süreli hukuki baskılarla karşı karşıya kaldı.
9 Yıl Sonra Mücadele Devam Ediyor
Barış Akademisyenleri, sosyal medya açıklamalarında 9 yıl önceki kararlılıklarını şu sözlerle yineledi:
“Birçok hocamız hâlâ KHK’larla, diğer hukuksuz uygulamalarla uzaklaştırıldıkları görevlerine dönemedi. #KHKGidecekBizKalacağız, gasp edilen haklarımız için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.”
Bu açıklama, ihraç edilen akademisyenlerin yalnızca görevlerini değil, aynı zamanda akademik özgürlüklerini ve ifade haklarını savunmaya devam ettiklerini ortaya koyuyor. Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile görevlerinden uzaklaştırılan bu akademisyenler, aradan geçen yıllara rağmen haklarının geri verilmediğini ve hukuksuzluğun sürdüğünü vurguluyor.
Barış Akademisyenleri’nin mücadelesi, yalnızca bireysel hak arayışından ibaret değil; aynı zamanda Türkiye’deki akademik özgürlüğün, ifade hakkının ve barışın geleceği için verilen daha büyük bir kavganın parçası. Bu mücadele, barış talebini bir suçmuş gibi gösteren otoriter yaklaşımlara karşı direnişi simgeliyor.
“Barış Talebimiz Baki”
Barış Akademisyenleri’nin kararlı duruşu, adalet ve barış isteyen herkes için bir çağrı niteliğinde. Hakların gasp edilmesine, hukuksuzluğa ve susturulmaya çalışılan akademisyenlere karşı destek, yalnızca akademik özgürlük için değil, toplumun ortak geleceği için de bir gereklilik.
Bugün, Barış Akademisyenleri’nin “Barış talebimiz baki” sözleri, hakikatin susturulamayacağını bir kez daha hatırlatıyor. Barış talebi, sadece bir slogan değil; daha adil, özgür ve eşit bir topluma dair inançlarının simgesi olmaya devam ediyor.