Din, genellikle doğaüstü, transandantal ve ruhsal unsurlarla ilişkilendirilmiş, çeşitli ayinler ve uygulamaları içeren, ahlak, dünya görüşleri, kutsal metinler ve yerler, kehanetler, etik kuruluşlarından oluşan bir sosyo-kültürel sistemdir.
Eğitim, Türkçede sözlük anlamı “Birinin akla uygun, fiziksel ve moral gelişmesi üzerine etki yaparak çeşitli davranış yatkınlıkları, bilgi ve görgü aşılayarak önceden tespit edilmiş amaçlara göre onun belirli bir yönde gelişmesini sağlamak, terbiye etmek” olan eğitmek kelimesinden türetilmiştir. İngilizce ve diğer Avrupa dillerinde education/educazione olarak adlandırılır ve semantik açıdan Latince educare fiilinden gelir; inşa etmek, ayağa kaldırmak, dikmek anlamındadır.
Din eğitimi, din kültürünün verilmesi, dini kişiliğin kazandırılması doğrultusundaki faaliyetlerdir. Herhangi bir dinin ya da mezhebin ilkelerini, inançlarını, dogmalarını, törenlerini öğretmek ve benimsetmek amacıyla yapılan eğitimdir.
Türkiye’de din dersi, ilkokul-lise arasındaki Türk eğitim sistemindeki zorunlu olarak öğretilen ve İslam dini üzerine yoğunlaşmış Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini ve çeşitli ilişkili seçmeli dersleri kapsar. Din dersi, 1928’den 1940’ların sonuna kadar müfredata dâhil edilmemiş, sonrasında ise seçmeli bir ders olmuştur. 12 Eylül Darbesi‘nden sonra zorunlu hale getirilmiş Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine 2012’den itibaren “Kur’an-ı Kerim”, “Hz. Muhammed’in Hayatı” ve “Temel Dini Bilgiler” seçmeli dersleri ilave edilmiştir.
1982 Anayasasının konuyla ilgili 24’üncü maddesinin dördüncü fıkrasına göre:
“Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır”.
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini, içeriğinin büyük oranda Sünni İslam ağırlıklı olması ve bu dinin bakış açısından ifadeler içermesi ve Hristiyanlık ya da Yahudilik dinlerinden birine mensup olduğunu belgelendirmeyen her öğrenciye zorunlu olarak öğretilmesi yönlerinden eleştirilmiş, yerel ve uluslararası mahkemelerce yasalara aykırı bulunmuştur. Dinî eğitimin zorunlu olarak okutulması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi‘ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre inanç özgürlüğüne aykırıdır.
T.C. Millî Eğitim Bakanlığı ise bu dersin tek bir dini vaaz eden bir ders olmadığını savunsa da pratikte durum tam tersindir. Okullarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenlerinin büyük bir çoğunluğu Üniversitelerin ağırlıklı İslam dini eğitimi veren İlahiyat fakültelerinden mezun olması ve bu dersin müfredatı pratikteki Din eğitiminin göstergesidir.
0-6 yaş dönemindeki çocuklar henüz soyut düşünemezler. Çocuklar 4 yaşından itibaren soyut kavramlar hakkında fikir yürütmeye başlasalar da henüz bu yaş grubu çocuklarının bilişsel süreçleri buna olanak tanımaz.
Bazı çocuklar bulunduğu kültür içerisinde dini kavramları öğrenseler de bu yetişkinlerin anladığı şekilde bir algılama değildir. Daha çok tanrının somutlaştırılarak imgelenmesi ile ilgilidir. Çocuk 7-11 yaş arası soyut düşünmeye ve bunları işlemlemeye başlasa da bu süreç 11-12 yaşından itibaren anlamlandırılabilir. Ancak sağlıklı bir din eğitimi veya dini kavramlarının öğretim süreci de alenin talebi doğrultusunda bu döneme denk düşmelidir.
- Mizojinin Tarihsel ve Sosyolojik Temelleri - 19 Kasım 2024
- Teknolojinin Yetiştirdiği Kuşak: Z Kuşağının Sosyal ve Kültürel Profili - 12 Kasım 2024
- Türkiye’de Sosyoloji ve Türk Milliyetçiliği İlişkisi - 6 Kasım 2024