Die Zeit, Türkiye’deki İktidar Mücadelesini ve Muhalefetin Zorluklarını Haberleştirdi

Almanya’nın önde gelen medya kuruluşlarından Die Zeit’in internet sitesi Zeit Online, Türkiye’deki iktidar mücadelesini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidarını sağlamlaştırmak için attığı adımları ve muhalefetin içinde bulunduğu zorlukları ele alan kapsamlı bir haber yayımladı.

Haberde, Türkiye’nin doğusundaki Van şehrinde halkın, DEM Partili belediye başkanının tutuklanma tehditi altında olduğu ve kayyum atanmasına karşı protestolar düzenlediği belirtiliyor. Bu tutuklamanın, ülke genelinde muhalif belediye başkanlarına yönelik artan baskının bir parçası olduğu ifade ediliyor. Zeit Online’ın haberine göre, Erdoğan yönetimi, muhalefeti zayıflatmak ve gücünü pekiştirmek için bir dizi hamle yapıyor. Ancak muhalefet içindeki bölünmeler de CHP’nin seçimlerde başarılı olmasını zorlaştırabilir.

Muhalif Belediye Başkanlarına Yönelik Baskılar Artıyor

Zeit Online, özellikle son dönemde birçok muhalif belediye başkanının görevden alındığını ve yerlerine hükümet tarafından atanan kayyumların getirildiğini vurguluyor. Türkiye’nin doğusundaki şehirlerde bu tür uygulamaların uzun süredir devam ettiği, ancak son dönemde batıdaki büyük şehirlerde de benzer hamlelerin yapıldığı ifade ediliyor. Örneğin, Türkiye’nin ekonomik merkezi olan İstanbul’da ve başka büyükşehirlerde geçen yıl CHP’nin tarihi zaferler kazandığı, ancak son dönemde buralardaki muhalif yönetimlere yönelik baskıların arttığı belirtiliyor.

Haberde, Türkiye’de belediye başkanlıklarının siyasi partiler için önemli bir finansman kaynağı olduğuna dikkat çekiliyor. Erdoğan hükümeti, muhalif belediyeleri etkisiz hale getirmek için çeşitli yolsuzluk ve terör suçlamalarıyla görevden almalar gerçekleştiriyor. Zeit Online’a göre, AKP’nin yıllardır muhalefete yönelttiği yolsuzluk suçlamaları, şimdi muhalif belediye başkanlarına karşı kullanılıyor.

Ayrıca, bazı belediye başkanlarının terör örgütü PKK ile bağlantılı oldukları iddiasıyla görevden alındığı belirtiliyor. Haberde, PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan’ın örgütün feshedilmesini önerdiği hatırlatılıyor. Ancak bu öneriye rağmen, hükümetin PKK ile bağlantılı olduğu iddiasıyla belediye başkanlarını görevden almaya devam ettiği ifade ediliyor.

Erdoğan’ın Stratejisi: Muhalefeti Zayıflatmak ve Kendi Gücünü Pekiştirmek

Zeit Online, Erdoğan’ın bu süreçte daha büyük bir stratejiyi uygulamaya koyduğunu belirtiyor. Habere göre, muhalefeti bölmek ve halkın gözünde “alternatifsiz” olduğunu göstermek isteyen Erdoğan, seçimlere kadar bu politikaları sürdürecek. Türkiye’de bir sonraki seçimlerin 2028 yılında yapılması planlanıyor. Anayasa gereği Erdoğan’ın yeniden aday olamayacağı belirtilse de, erken seçim olması durumunda bu yasağın aşılabileceği ifade ediliyor.

Öte yandan, ekonomik krizin Erdoğan’ın popülaritesini düşürdüğü belirtiliyor. Haberde, Türkiye’de asgari ücretin genellikle açlık sınırının altında kaldığı, şirket iflaslarının iki katına çıktığı ve kredi kartı borcunu ödeyemeyen vatandaşlara yönelik icra işlemlerinin %60 oranında arttığı ifade ediliyor. Bir kamuoyu yoklamasına göre, Erdoğan’ın muhalefetin adayı karşısında 10 puan geride olduğu belirtiliyor. Ancak muhalefetin iç bölünmeleri nedeniyle bu avantajı kullanıp kullanamayacağı belirsizliğini koruyor.

CHP İçindeki Bölünmeler: İmamoğlu ve Rakipleri

Zeit Online’ın haberinde, CHP içinde de ciddi anlaşmazlıklar olduğu vurgulanıyor. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun muhalefetin en güçlü figürlerinden biri olduğu, ancak hakkında açılan davalar nedeniyle siyasi yasak ve hapis cezası tehdidiyle karşı karşıya bulunduğu belirtiliyor.

Haberde, İmamoğlu’nun ülke genelinde mitingler düzenlediği, halkı Erdoğan’a karşı birleştirmeye çalıştığı ancak CHP içinde bazı grupların ona destek vermediği ifade ediliyor. Örneğin, CHP’li Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal’ın, DEM Partililerle birlikte protestolara katılmayı reddettiği ve göçmen karşıtı sert söylemleriyle gündeme geldiği aktarılıyor.

Ayrıca, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın

İmamoğlu’ndan farklı bir siyasi çizgide olduğu belirtiliyor. Habere göre, geçmişte aşırı milliyetçi MHP’de siyaset yapmış olan Yavaş, CHP’nin milliyetçi kanadını temsil ediyor ve olası bir Cumhurbaşkanlığı adaylığı için adı geçiyor.

Bunun yanı sıra, CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da İmamoğlu’na karşı perde arkasında hareket ettiği ve partinin içinde iç çekişmelerin devam ettiği belirtiliyor. Hatta CHP yönetimi hakkında, 1,5 yıl önceki kurultayda yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla açılan bir dava olduğu ifade ediliyor.

Muhalefetin En Büyük Sorunu Kendi İçindeki Çekişmeler

Zeit Online’ın haberine göre, Erdoğan hükümetinin muhalefete yönelik baskıları, yargıyı ve güvenlik güçlerini kullanarak artırdığı görülüyor. Ancak Türkiye’de muhalefetin en büyük sorununun hükümet baskısından ziyade, kendi içindeki bölünmeler olduğu ifade ediliyor.

Haberde, Erdoğan karşıtı cephenin bir araya gelmesi ve güçlü bir aday çıkarması halinde gelecek seçimlerde başarılı olabileceği belirtiliyor. Ancak mevcut bölünmelerin devam etmesi durumunda, Erdoğan’ın iktidarını sürdürebileceği ve muhalefetin zayıflayabileceği vurgulanıyor.

Zeit Online’ın bu kapsamlı haberi, Türkiye’deki siyasi mücadeleyi ve Erdoğan’ın iktidarını korumak için attığı adımları derinlemesine analiz ederek, ülkenin gelecekte nasıl bir siyasi yol izleyeceği konusunda önemli sorular ortaya koyuyor.