Bursa’nın Osmangazi ilçesinde yaşanan bu olay, toplumsal cinsiyet temelli şiddetin ne kadar ciddi ve yıkıcı boyutlara ulaşabildiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bahattin O.’nun Vildan H.’ye yönelik giriştiği bu şiddet eylemi, kadına yönelik şiddetin sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik ve toplumsal boyutlarını da ortaya koyuyor.
Olay sırasında mahalle sakinlerinin müdahalesi, toplumsal dayanışmanın ve cesaretin önemini hatırlatırken, aynı zamanda bu tür durumlarda zamanında müdahalenin hayat kurtarıcı olabileceğini de gösteriyor. Ancak, bu tür olayların önlenmesi için yalnızca bireysel çabalar yeterli değildir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın hakları ve şiddetin önlenmesi konularında toplumun her kesiminin bilinçlenmesi ve harekete geçmesi gerekiyor.
Bahattin O.’nun “Hep erkekler mi suçlu, kadınların hiç suçu yok mu?” şeklindeki sözleri, toplumda hala var olan cinsiyetçi bakış açılarını ve şiddetin meşrulaştırılma çabalarını yansıtıyor. Bu tür ifadeler, şiddetin hiçbir koşulda kabul edilemez olduğu gerçeğini göz ardı ediyor ve mağduru suçlama eğilimini ortaya koyuyor.
Vildan H.’nin ifadelerinden anlaşıldığı üzere, ayrılık sürecinde yaşanan gerilimler, şiddetin tetikleyici bir faktörü olabiliyor. Bu nedenle, özellikle ayrılık ve boşanma süreçlerinde kadınların korunması ve desteklenmesi büyük önem taşıyor.
Bu tür olayların tekrarlanmaması için, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratılması, şiddet mağdurlarına yönelik destek mekanizmalarının güçlendirilmesi ve şiddet uygulayanların caydırıcı bir şekilde cezalandırılması gerekiyor. Ayrıca, eğitim sisteminden başlayarak, toplumun her kesiminde şiddetin kabul edilemez olduğu bilincinin yerleştirilmesi büyük önem taşıyor.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi, yalnızca kadınların değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak sorumluluğudur. Bu tür olaylar, bu sorumluluğun ne kadar acil ve hayati olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.