Cemevlerinin Ticarethane Kabul Edilmesi Protesto Edildi…

Alevi-Bektaşi Federasyonu, Çağlayan Adliyesi’nin önünde, cemevlerinin ticarethane sayılmasını protesto etti ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılarak, tüm inançlara eşit yaşam ve inanç koşulları sağlanmasını talep etti. Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Pir Hüseyin Güzelgül, “Ne yazık ki Türkiye’de var olan baskın inanç, güzel ahlaktan ve sevgiden uzaklaşmış, her şeyi tarikatlar üzerinden yürütmektedir” dedi.

ANKA’dan Fahrettin Öztürk‘ün haberine göre, Alevi-Bektaşi Federasyonu yöneticileri ve bağlı kuruluşların temsilcileri Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı önünde bir araya gelerek, eşit hak ve adalet taleplerini dile getirdi.

“YARGI, YASAMA, YÜRÜTME TEK BİR ŞAHSIN TASARRUFUNDADIR”

Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Pir Hüseyin Güzelgül, cemevlerine saygı istediklerini belirterek, şunları söyledi:

“Ne yazık ki Türkiye’de var olan baskın inanç, güzel ahlaktan ve sevgiden uzaklaş, her şeyi tarikatlar üzerinden yürütmektedir. Arap İslamiyetiyle, Ebu Süfyan’ın içtihatlarıyla yönetiliyoruz. Bizler ise güzel ahlak ve sevginin var olması, adaleti adalet saraylarında aradığımızın göstergesidir bu. Cemevlerimize yasal statünün verilmesi konusunda, zorunlu din dersleri konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin vermiş olduğu karar var. Cemevlerine yasal statünün verilmesi gerekirken, halen verilmemiştir. Türkiye’yi mahkûm etmiştir. Yargı, yasama, yürütme tek bir şahsın tasarrufundadır. Biz cemevlerimize de saygıyı istiyoruz. Bir nefret dili kullanılıyor. Bu ülkede herkese yetebilecek zenginlik var. 7 bakanlığa eş bütçeye sahip, 300 bin personeli olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nda bir tane Alevi yok.

“AYRIMCILIK ARTIK DEVLET KATINDA, DEVLET ELİYLE YÜRÜTÜLÜYOR”

HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu da destek verdiği basın açıklamasında, iktidarın, Türk, erkek ve Sünni bir toplum yaratma politikasının getirdiği sonuçlarla yüz yüze olduklarını söyledi. Piroğlu, “Ve bu politikanın bir ayağı, Alevilere karşı yürütülen ayrımcılıkta öne çıkıyor. Ayrımcılık artık devlet katında, devlet eliyle yürütülüyor. Ve nefret dili meşru sayılıyor. Mesele, elektrik faturasının yüksek olması değil. Mesele, devletin, Alevilerin kimliğini, inancını, statüsünü tanımamasıdır. Cemevine ticarethane demek, milyonlarca Aleviyi yok saymak demek. Devlet, yukarıdan aşağıya kendinden olmayan hiç kimseyi tanımadığını, herkesi yok saydığını açıkça söylüyor. Ve bugün buradaki itiraz, bu ayrımcılığa, bu yok saymaya, bu ötekileştirmeye karşı itirazdır” diye konuştu.

“DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI KAPATILMALIDIR”

Alevi-Bektaşi Federasyonu’nun ortak açıklamasını da Dilek Güneş okudu. Açıklama şöyle:

“Biz Aleviler ülkemizde barışın sağlanması, sosyal laik bir hukuk devletinin kurumsal hale gelmesi, eşit yurttaşlık temelinde, tüm inançlara ve ibadethanelere eşit davranılması talebimizi yıllardır her alanda dile getiriyoruz. Yıllardır devletin dini olamayacağına, inanmayanlar da dahil herkese saygı duyularak, bu ülkenin eşit yurttaşlık haklarına sahip olması gerektiğine dair mücadele veriyoruz. Bu mücadelede, taleplerimizden biri de sadece bir inanca hizmet eden, açıklamalarıyla toplumu kutuplaştıran, eğitimden günlük yaşama kadar her alana müdahale eden Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılmasıdır. Bütçesiyle, bu topraklarda yaşayan insanların verdiği vergilerin en çoğunu alan bu kurum, bizim vergilerimizle camilerin tüm giderlerini karşılıyor. Bizler ise ibadethane olmamıza rağmen, ticarethane kapsamında fatura ödüyoruz.

“ÇABAMIZ, BU ÜLKEDE YAŞAYAN HERKESİN EŞİT ŞARTLARA SAHİP OLMASIDIR”

Çabamız, faturamızın ödenmesi ya da Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bizi tanıması değil. Çabamız, bu ülkede yaşayan, vergisini veren herkesin ve her kurumun eşit şartlara sahip olmasıdır. Anayasa’nın 10. maddesi, devletin tüm inançlar karşısında eşit mesafede olmasını teminat altına almıştır. Bu anayasal hak nedeniyle gerek biz Alevilerin gerekse diğer tüm inançların tanımlanmaya değil, inandıkları gibi, eşit yurttaşlık haklarına ihtiyacı vardır. Fakat gelin görün ki günümüz iktidarı inancımızı çıkarları doğrultusunda tanımlamaktan çekinmemektedir. Bir yandan kendi elleriyle cemevleri açarken, bir yandan ibadethanelerimizin temel giderleri ‘ticarethane’ statüsünde faturalandırmaktadır. Bizlere yüzyıllardır gösterilmeyen adaleti sağlamak için her alanda mücadele veriyoruz. Kimsenin insafına bırakmadan, kimseden fazla değil, eşit yaşam ve inanç hakkı için mücadele ediyoruz. Ve kendimiz için ne istiyorsak, bu topraklarda yaşayan her inanç, her kültür ve her birey için aynı koşulları istiyoruz. Bunun için de yapılan her haksızlığın karşısında durmaya devam edeceğiz.”