Büyüme hikâyesinin sonu yaklaştı

Hayri KOZANOĞLU

Büyüme verilerinin, ekonominin seyrini bizzat yaşamından deneyimleyen sade yurttaşımıza inandırıcı gelmediğinin farkındayım. Ölçümleme yöntemine ilişkin itirazlarımız da sürüyor. Ne var ki, açıklanan verileri temel aldığımızda da yaşanan süreçle ilgili önemli ipuçlarına ulaşabiliyoruz.

Şöyle ki 1. Çeyrekte %7.3, 2. Çeyrekte %5.2 açıklanan büyümenin kısa sürede %1.6’lık bir orana çekilmesi dahi keskin bir ivme kaybına işaret ediyor. Bu eğilimin sürmesi halinde 4. Çeyrek büyümesinin eksilerde çıkması kaçınılmaz görünüyor. Kaldı ki TUİK’e göre, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH’nin bir önceki çeyreğe göre %1.1 azaldığı görülüyor.

Cüzi büyümenin kaynağı hizmetler
Faaliyetler temelinde büyüme oranları incelendiğinde, AKP rejiminin motor gücü inşaat sektörünün %5.3 daraldığı ortaya çıkıyor. Tarım sektörü katma değeri %1, sanayi sektörü %0.3 sembolik ölçüde artarken, büyümenin kaynağının %4.5 sıçrama gösteren hizmetler sektörü olduğu anlaşılıyor. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin bütünü hizmetleri oluşturuyor. Döviz kuru hareketlerinin insanların yeme ve içmesine, konaklamaya, ticarete yansıması daha geç oluyor. Aynı gözlemi enflasyon rakamları için de yapmıştık. Ayrıca kurban bayramı ve yaz tatili döneminde, dövizdeki türbülans insanları tedirgin etse de harcamaları fazla etkilemediği sonucunu çıkarabiliriz. Hatta doların tepelerde gezindiği bir dönemde içtiği kahvenin, yediği sandviçin fiyatının fazla artmaması bazı bireyleri daha fazla tüketime yönlendirmiş bile olabilir.

Bireysel tüketim hız kesti
Harcama temelinde yapılacak bir inceleme ise, 3. Çeyrekte hanehalklarının tüketim harcamalarının sadece %1.1 arttığı, sınırlı büyümenin ana kaynağının %7.5’luk devletin nihai harcamaları olduğunu gösteriyor. Gayrisafi sabit sermaye oluşumunun yani orta-uzun dönemde büyümenin temelini oluşturacak yatırımların %3.8 azalması gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Üretici ihracata yüklendi
Mal ve hizmet ihracatının %13.6 artışı, ithalatın ise %16.7 daralması; iç talebin zayıflaması ve döviz kurunun sıçraması nedeniyle üretimin dış pazarlara yönlendirilmesinin, ithalatta ise hammadde ve ara malı ithalatının bıçak gibi kesilmesinin yansıması. Böylelikle net ihracat kanalıyla daha kötü bir büyüme performansı önlenmiş oluyor.

Satın alma gücü düştü
Üretimin cari fiyatlarla %21.8 artışı karşısında işgücü ödemelerindeki değişimin %19.4’le sınırlı kalması da, emek kesiminin konumundaki gerilemenin yansımasıdır. (“Hocam benim gelirim %19.4 artmadı ki!” şeklindeki haklı itirazları duyar gibiyim. Biz de TUİK’in yalancısıyız demek zorunda kalıyorum yine…) İşgücü ödemelerinin katma değer içerisindeki payının %32.5’ten %31.6’ya düşüşü ise, önceki dönemlerde de gözlemlediğimiz bölüşüm ilişkilerinin emek kesimi aleyhine bozulmaya devam ettiğini kanıtlıyor.

Ateşle imtihan 2019’da
Özetle, ekonominin ciddi sorunlarla karşı karşıya bulunduğunu TUİK’in rakamları bile maskeleyemiyor. 4.Çeyrekte belirgin bir daralmayla yüzleşmek kaçınılmaz görünüyor. Büyüme hikayesinin “ateşle imtihanı” ise 2019’a sarkacak…

Kaynak: 11 Aralık 2018, BirGün