Basına Bir Ağır Darbe Daha: TELE1’in Ekranı Karartıldı

Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik baskılar yeni bir boyuta taşındı. TELE1 televizyonu, 31 Ağustos’u 1 Eylül’e bağlayan gece itibarıyla beş gün süreyle karartıldı. Karar, kamuoyunda büyük tepki toplarken medya özgürlüğü tartışmalarını yeniden gündemin merkezine taşıdı.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), daha önce aldığı kararla TELE1’e 5 gün yayın durdurma cezası vermişti. Sansürün kaldırılışının yıl dönümü olan 24 Temmuz’da alınan bu karar, basın tarihine ironik bir not olarak düşülmüştü.

Yargıdan Yürütmeyi Durdurma Kararı

RTÜK’ün söz konusu cezasına karşı açılan davada Ankara 23. İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Mahkeme, cezanın uygulanmasının telafisi güç zararlar doğurabileceğine dikkat çekmişti. Ancak bu karara rağmen RTÜK’ün cezanın uygulanması yönündeki ısrarı, yargı kararlarının etkisizleştirilmesi tartışmalarını beraberinde getirdi.

Hukukçular, mahkeme kararının yok sayılmasının, idarenin keyfi tutumuna işaret ettiğini belirtiyor. Medya kuruluşları ise bu gelişmenin, basın üzerindeki denetim ve baskının olağanüstü boyutlara ulaştığını gösterdiğini ifade ediyor.

Sansürün Yeni Biçimi

Basın örgütleri, TELE1’e yönelik ekran karartma cezasını “sansürün modern yüzü” olarak değerlendiriyor. Gazetecilik faaliyetinin cezalandırılması, yalnızca bir televizyon kanalını değil, ifade özgürlüğünü savunan tüm toplumu hedef alıyor.

Özellikle RTÜK’ün, siyasal iktidarın çizgisine uymayan yayın politikalarını cezalandırma yönündeki eğilimi, Türkiye’de medyanın bağımsızlığı açısından kaygı verici bulunuyor. TELE1’in susturulması, farklı seslerin ve eleştirel bakışın kamusal alandan silinmesi anlamına geliyor.

Demokrasi ve Toplumsal Hafıza

İronik biçimde, sansürün kaldırılışının yıl dönümünde verilen bu ceza, Türkiye’nin demokrasi tarihindeki geri gidişi hatırlatıyor. Basının susturulması, sadece gazetecilerin değil, toplumun haber alma hakkının da gasp edilmesi anlamına geliyor.

Demokrasiye inanan kesimlerin vurguladığı gibi, TELE1’in karartılması bir kurumun ötesinde, toplumun hafızasına ve özgür tartışma zemininin kendisine indirilen ağır bir darbe niteliği taşıyor.