At Gözlükleri Atlar İçindir

Dün Gazze’de tarihin en büyük insanlık suçlarından biri işlenerek, içinde binlerce sivilin bulunduğu bir hastane bombalandı ve her iki taraf da suçu kabullenmeyerek birbirine attı.

Şu dakikaya kadar, ölü sayısının bini geçtiği bu korkunç vahşeti üstlenen olmadı.

Asla Filistin ile İsrail arasında değil, her ikisi de halklarının sadece dörtte birinin desteğine sahip bulunan cihatçı Hamas ile aşırı sağcı Netanyahu hükümeti arasında süren savaş son derece kirli başladı; her gün daha da kirlenerek ve kanlanarak devam ediyor.

Cenevre Sözleşmesi çerçevesinde belirlenen savaş hukuku kurallarının, her iki cephe tarafından da ihlal edilmeyen maddesi kalmadı.

Her gün yüreğimiz parçalanarak ve bütün dünyayı ateşe vermesinden ödümüz koparak takip ettiğimiz bu ani savaş öylesine kirli ki her iki tarafın da iler tutar yanı yok!

Evet; iktidardaki faşizan İsrail hükümetinin Filistin halkına karşı senelerdir gerçekleştirdiği zulüm politikalarını ve Hamas’ın taarruzundan sonra Gazze’ye uyguladığı insanlık dışı yaptırımlarla saldırıları kimse onaylayamaz.

Peki ya Hamas’ın kendi halkına yaptıkları?

Hamas, korkunç insanlık suçları işleyerek start verdiği bu ne idiği belirsiz taarruzu başlattığında, İsrail’in nasıl karşılık vereceğini bilmiyor muydu?

Halkı, hayal edilemeyecek derecede zalimce olacağını çok iyi bildikleri “karşı vahşetten” korumak için ne gibi tedbirler almışlardı?

Hiç.

Bilakis kendileri tünellerde saklanırken, milyonlarca sivil Filistinli’yi kuduz Netanyahu’nun önüne attılar.

Evet; kilometrelerce uzunluktaki korunaklı tünellerde konuşlanmak, en eski ve etkin savaş taktiklerinden biridir ve tıpkı İkinci Dünya Savaşı’nda olduğu gibi son süreçte de gerek Vietnam’da gerekse Afganistan’da son derece işlevsel olarak kullanılmışlardır.

Ama dağlık ve açık arazilerde…

Hamas’ın tünelleri ise, direkt Gazze şehrinin; yani milyonlarca sivilin yaşadığı binaların altında!..

Ve aslında kendileri kahramanca yer üstünde savaşırken, halkın sığınak olarak kullanmasını sağlamaları gereken o korunaklı tünellere sivillerin girmesi yasak!

Kendileri, gerektiğinde oradan çıkıp vur-kaçlarını yapıyor; sonra açıktaki savunmasız halkı p.ç gibi İsrail’in saldırılarına terk ederek güvenli deliklerine saklanıyorlar.

Elbette ki asla sivil halka uyguladığı insanlık suçlarını haklı çıkarmaz; ama şu da bir gerçek ki Hamas’ın tünel savaşına karşı İsrail ordusunun yapabileceği tek şey tünellere saldırmak… Onlar da halkın oturduğu apartmanların, çalıştığı binaların, okulların, restoranların, hastanelerin altında!..

Siviller için mayın tarlası olan bu korkunç arena İsrail’in değil, Hamas’ın seçtiği arena…

Hem de güya kurtarmak için yola çıktıkları milyonlarca Filistinli sivili, açık hedef olarak topun ağzına koymak pahasına…

Olayın dehşetini algılayamayanlar için tekrar ediyorum:

Hamas’ın, iktidara geldikten sonra yoksul Gazze halkına yapılan insanî yardımların tamamına yakınına el koyarak, tam 90 milyon dolara mal ettiği kilometrelerce uzunluktaki ve metrelerce derinlikteki tüneller, sivil halkın yaşadığı kentin altında ve sefalete mahkum olmaları pahasına el konulan kendi paralarıyla inşa edilen o tünellere halkın sığınması yasak!

Evet İsrail hükümeti kötü, İsrail hükümeti zalim, Netanyahu bir canavar!

Çok doğru!

Peki ya başta Mossad tarafından desteklenerek FKÖ’ye karşı kurulmasının ardından rotayı kırmasından sonra tünellere yığdığı silahların çoğu İran tarafından temin edilen cihatçı besleme Hamas ne?

Onların parasıyla tünel kazdıkları milyonlarca gariban insanı kendilerine kalkan olarak kullanıp bombaların hedefi yaparak gerçekleştirdikleri bu kirli savaşın, gölgelerin ardındaki asıl maksadı nedir?

Filistin halkını kurtarmak olmadığı çok açık.

Madalyonun sadece bir yüzüne bakıp, vicdanlara ve akıllara ziyan tarafgirliğimizle gerçeklerin yarısını göz ardı ederek çıldırmamız bir işe yarayacaksa, hep birlikte “Kat.l İsrail” diye bağırarak ortalığı yıkalım.

Her zaman yaptığımız şey bu; ama olması gereken bu değil.

Olması gereken, doğru soruları sorarak bütüne bakmak…

Bu, tarafların belki de danışıklı dövüş olarak gerçekleştirdikleri, son derece karanlık bir operasyon.

Hamas da Netanyahu da arkalarına halklarını almış değiller.

Her iki tarafın derdi de asla insanlarının hayatı değil.

Bu bağlamda da Hamas’ın orada yığınak yaptığına dair iddiaların da konuşulduğu hastaneyi kimin bombaladığının hiçbir önemi bulunmuyor.

Ha Hamas bombalamış ha Netanyahu… Hiç fark etmiyor.

Zira her iki taraftaki her katliamda ve her ölümde, Hamas ile Netanyahu hükümetinin eşit sorumluluğu bulunuyor.

İş bu gerçeklere rağmen Hamas’a hâlâ “Filistin halkının kurtarıcısı” gözüyle bakarak sadece İsrail hükümetine nefret kusanlara daha da diyecek bir lafım yok.

Kısaca şunu söyleyebilirim:

At gözlükleri atlar içindir.

Rabia MİNE
Bunları da okuyabilirsiniz...

Bu web sitesi deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bununla iyi olduğunuzu varsayacağız, ancak isterseniz vazgeçebilirsiniz. Kabul etmek Mesajları Oku