AB’den Türkiye için “gerileme” raporu

AB’nin yıllık raporunda Türkiye’de demokrasinin gerilediği, ekonominin kötüye gittiği vurgulandı. AB yaptırımlarına rağmen Erdoğan yönetiminin Rusya ile ilişkileri geliştirmesi de eleştirildi.

Avrupa Komisyonu 2022 Türkiye Raporu’nda demokrasideki gerilemeyi eleştirirken, ekonomi yönetimindeki sorunlar ve makro ekonomik dengesizlikler konusunda kritik uyarılarda bulundu.

Raporda, Türkiye’nin AB değerlerinden uzaklaşmaya devam ettiğine işaret edilirken, Rusya ile güçlendirilen ticari ve ekonomik işbirliğinin de Birlik’in dış politika önceliklerine aykırı olduğu belirtildi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, aday ülkelerdeki durumu mercek altına aldığı Ülke Raporları’nı Brüksel’de kamuoyuna açıkladı.

2016 yılına kadar “İlerleme Raporu” olarak adlandırılan, sonradan “Ülke Raporu” ismini alan Komisyon raporunda, AB’ye aday ülkelerde son bir yılda demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki gelişmeler mercek altına alınıyor. Ayrıca ülkelerin AB müktesebatına ve Kopenhag Kriterleri’ne uyumda ne kadar ilerleme kaydettikleri değerlendiriliyor.

Geçen yıla kıyasla daha uzun olan, 132 sayfayı bulan Türkiye Raporu’nda, AKP hükümetinin sayısız kez AB üyelik hedefini dile getirdiği, ancak buna rağmen demokratik reformlar konusunda bir ilerleme olmadığı, olumsuz trendin sürdüğü vurgulanıyor.

“Demokratik gerileme devam ediyor”

Türkiye’de demokrasinin gerilediği, derin siyasi kutuplaşmanın sürdüğüne işaret edilen raporda, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yapısal kusurlarına dikkat çekildi, “Demokratik kurumların işleyişi ciddi şekilde engellenmeye devam edilmekte” denildi.

Raporda, yeni sistemle kamu yönetiminde yoğunlaşan bir şekilde parti siyasetinin hakim olduğu, demokratik denge ve denetim mekanizmalarının ortadan kalktığı değerlendirmesine yer verildi.

Özerk olması gereken birçok düzenleyici kurumun da doğrudan cumhurbaşkanlığına bağlanmış durumda olduğunun altı çizildi.

Raporda, “Kamu kurumları, mahkemeler ve güvenlik kurumları büyük ölçüde siyasallaşmış durumda. Cumhurbaşkanlığı, kilit kurumların büyük çoğunluğunu doğrudan kontrol ediyor. Kamu hizmetleri siyasallaştı, özellikle en üst düzey kademelerde” ifadelerine yer verildi.

“Meclisin yasama ve denetleme işlevi engelleniyor”

Yeni anayasal sistemin, tüm yetkilerin cumhurbaşkanlığında toplanmasını sağladığına, yürütme, yasama ve yargı arasında güçler ayrılığının tesis edilemediğine dikkat çekilirken, cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve kararlarının yaygın kullanımı nedeniyle meclisin yasama rolünü yerine getirmesinin engellendiği belirtildi.

Mevcut sistemin, meclisin yürütmeyi denetleme görevini yerine getirmesine imkan tanımadığına işaret edilirken, cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin meclis denetimine tabii olmadığı hatırlatıldı, devletin harcamalarının meclis tarafından denetlenmesi konusunda iyileştirmelere gidilmesi gerektiği vurgulandı.

“Yargı üzerinde aşırı baskı”

Yargı bağımsızlığında da çok ciddi gerileme olduğu belirtilen komisyon raporunda, “Hakimler ve savcılar üzerindeki aşırı baskı, yargının bağımsızlığı ve niteliği üzerinde olumsuz etki yaratmaya devam etmektedir. Yargının uluslararası standartlara ve Avrupa standartlarına bağlılığına ilişkin endişeler özellikle AİHM kararlarının uygulanmasının reddedilmesi nedeniyle artmıştır” denildi.

Raporda cumhurbaşkanı dahil, bakanlar ve milletvekillerinin, süren davalar hakkında kamuoyuna yaptıkları açıklamaların, “yargı bağımsızlığını baltalamaya devam ettiği” de kaydedildi.

Enflasyon ile mücadele uyarısı

Türkiye’nin AB’nin ekonomik kriterilerine uyumunun değerlendirildiği bölümde de dikkat çeken tespitler aktarıldı.

Türkiye’de piyasa ekonomisinin düzgün işleyişine ilişkin ciddi kaygılar bulunduğuna vurgu yapılan raporda, ekonomide düzenleyici kurumlar konusunda sorunlar dile getirildi, özellikle öngörülebilirlik, şeffaflık ve regülasyonların uygulanması konularında sorunlar bulunduğu ifade edildi.

Aşırı gevşek para politikası ve izlenen politikanın inandırıcı bulunmamasının Lira’nın zayıflamasına yol açıldığı, enflasyonun da son 20 yılın en yüksek seviyesine çıkmasına neden olunduğu aktarıldı.

Türkiye’nin enflasyonu düşürmek için Merkez Bankası’nın bağımsızlığını yeniden tesis etmek durumunda olduğunun altı çizilirken, dış ticaret açığındaki artışın, ekonomide kırılganlık yarattığına işaret edildi.

Özellikle uluslararası ortamda artan belirsizliğin, diğer yandan rezervlerin düşük seviyede olmasının, bu kırılganlığı artırdığına vurgu yapılırken, hükümetin politikalarıyla büyük ölçüde büyümeye odaklandığı kaydedildi, “Ancak izlenen bu politika, finansal ve ekonomik istikrarı baltalamıştır” ifadelerine yer verildi.

“Yolsuzlukla mücadele iradesi yok”

Avrupa Komisyonu’nun 2022 raporunda dikkat çeken bölümlerden birini de “Yolsuzlukla mücadele” bölümü oluşturdu. “Yolsuzluk çok yaygın olmayı ve bu durum endişe kaynağı olmayı sürdürüyor” denilen raporda, şu ifadeler yer verildi:

“Yolsuzlukla mücadeledeki eksikliklerin giderilmesinde hiç bir ilerleme kaydedilmemiştir. Bu, yolsuzlukla kararlı bir şekilde mücadele etme iradesinin olmadığının bir işaretidir.”

Türkiye’nin yine benzer bir şekilde organize suçlarla mücadelede de adımlar atması gerektiğine, FATF’ın gri listesinden çıkmak için yapılan önerileri de hayata geçirmek durumunda olduğuna vurgu yapıldı.

“Siyasi çoğulculuk baltalanıyor”

Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da raporda, iktidarın muhalefet partileri üzerindeki baskısı eleştirildi.

OHAL’in 2018’de kaldırılmasına rağmen hükümet yetkililerine olağanüstü yetkiler veren ve olağanüstü halin kısıtlayıcı bazı uygulamalarının korunduğu yasal hükümlerin yürürlükte kaldığına işaret edildi.

Son bir yılda artan sayıda milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırıldığı hatırlatılırken, “Yargı, başka HDP olmak üzere, TBMM’deki muhalefet partilerinin üyelerini terörle bağlantılı suçlar işledikleri iddiasıyla sistematik olarak hedef almaya devam etmiş ve bu durum siyasi çoğulculuğu baltalamıştır” ifadelerine yer verildi.

Raporda ayrıca, “Milletvekili dokunulmazlık sistemi, muhalefet milletvekillerinin ifade özgürlüğü sınırları içerisinde görüşlerini ifade etmelerine imkân verecek yasal korumayı sağlamamıştır” denildi.

HDP’ye yönelik kapatma davasının sürdüğü, yaklaşık 5 bin HDP üyesi ve yetkilisinin cezaevinde olduğu, AİHM’in lehlerinde verdiği kararlara rağmen partinin iki eski eş başkanının halen hapiste tutulduklarına dikkat çekildi.

“Yerel yönetimlere çok ağır baskı uygulanıyor”

Avrupa Komisyonu’nun 2022 Türkiye raporunda, hükümetin yerel yönetimlere “çok ağır baskı” uyguladığı da aktarılıyor, İstanbul örnek gösterilerek, muhalefet partilerine mensup belediye başkanları hakkında idari ve adli soruşturmaların devam ettiği belirtiliyor.

Hükümetin muhalefet partilerine mensup belediye başkanları üzerindeki baskısının yerel demokrasiyi zayıflattığı vurgulanırken, özellikle HDP’li belediyeler üzerindeki baskı eleştirilerek, “Güneydoğu’da yerel demokrasi ciddi şekilde engellenmeye devam ediliyor” denildi.

“Sivil toplum hedef alınmamalı”

AB raporunda, son dönemde sivil toplum kuruluşları üzerinde artan baskı eleştirilirken, “Demokratik sistemin önemli bir parçasını oluşturan güçlü ve çoğulcu bir sivil toplum, hükümet ve devlet kurumları tarafından hedef alınmamalı, kısıtlanmamalıdır” denildi.

İnsan hakları savunucusu Osman Kavala ve birlikte yargılandığı yedi kişi hakkındaki mahkumiyet kararlarına atıf yapılan raporda, bu mahkumiyet kararlarının AİHM kararlarına aykırı olduğu hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi:

“Hükümete yakın bazı medya organlarının, insan hakları savunucularını, AB’nin de aralarında olduğu uluslararası bağışçılardan mali destek kabul ettikleri gerekçesiyle suçlu olarak göstermesi, ciddi endişe kaynağı olmaya devam etmektedir. Cumhurbaşkanı ve bakanlar da dâhil olmak üzere üst düzey kamu görevlilerinin mahkeme süreçleri sırasında hakaret içeren söylemleri, masumiyet karinesi ilkesine saygı ve adil yargılanma hakkı konusunda ciddi şüphe uyandırmaktadır.”

Komisyonun raporunda Türkiye’de son yıllarda kadına yönelik artan şiddet de yer buldu. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından kadınlara yönelik şiddet ve cinsiyet ayrımcılığının “büyük endişe” oluşturduğu ifade edildi.

Rusya uyarısı

2022 Türkiye Raporu’nun sonunda, “Dış Politika, Güvenlik ve Güvenlik Politikaları” başlığı altında, AKP hükümetinin Rusya ile artan ticari ve ekonomik ilişkileri eleştirildi, Gümrük Birliği uyarısı yapıldı.

Türkiye’nin Birlik’in kararları ve ortak dış ve güvenlik politikalarına uyum göstermesi gerektiği hatırlatılırken, Türk hükümetinin dış politikasının AB dış politika öncelikleri ile çelişmeye devam ettiği vurgulandı.

Raporda, AB’nin Rusya’ya karşı uyguladığı yaptırımlara Türkiye’nin katılmamasının, bu yaptırımları zayıflatma riski yarattığı kaydedildi.

AB ile Türkiye arasında Gümrük Birliği nedeniyle malların serbest bir şekilde Türkiye’ye girebildiği hatırlatılırken, Rusya’nın askeri amaçlı olarak da kullanılabilecek bazı malları bu yolla temin edebileceği riskine işaret edildi.

Bunun “özel bir endişeye” yol açtığı ifade edilirken, “Gümrük Birliği’nin işlemeye devam edebilmesi için tarafların mevcut kurallara tam olarak riayet etmesi ve karşılıklı güveni zedelemekten kaçınması gerekmektedir” denildi.

Yunanistan ve Kıbrıs mesajı

AB’nin 2022 raporunda bir kez daha Türkiye’nin Kıbrıs ve Yunanistan ile yaşadığı gerilimler geniş yer buldu. “İyi Komşuluk İlişkileri ve Bölgesel İşbirliği” başlığı altında Ege ve Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimler konusunda Türkiye’nin politikaları ve askeri adımları eleştirildi.

AB üyeleri Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hava sahaları ve kara sularının birçok kez Türkiye tarafından ihlal edildiği belirtilirken, Ankara’nın adımlarının derin kaygı uyandırdığı kaydedildi.

Raporda, “Türkiye, tüm AB üyesi ülkelerin egemenliklerine ve toprak bütünlüklerine saygı göstermelidir” denildi.

AB liderlerinin önceki zirvelerde aldıkları kararlara atıfta bulunulurken, Türkiye’den uluslararası anlaşmalara uyması, iyi komşuluk ilişkileri, sorunların barışçıl çözümü için adım atması istendi.