Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde duyurduğu “10 bini Milli Eğitim Akademisi’ne olmak üzere toplam 25 bin öğretmen ataması yapılacağı” yönündeki açıklama, eğitim camiasında sert yankı uyandırdı. Atama bekleyen yüz binlerce öğretmen ve kamuoyuna “müjde” olarak sunulan bu duyurunun, Eğitim-İş Sendikası tarafından “yanıltıcı ve umut sömürücüsü” olarak nitelendirilmesiyle tartışma büyüdü.
Eğitim-İş: Atanacak Sayı Sadece 15 Bin
Eğitim-İş Sendikası, yaptığı kapsamlı yazılı açıklamayla Cumhurbaşkanlığı’nın duyurduğu rakamların gerçeği yansıtmadığını ve toplumda kasıtlı biçimde yanlış bir algı yaratıldığını ifade etti. Sendika yetkilileri, Milli Eğitim Akademisi’ne gönderileceği belirtilen 10 bin kişinin öğretmen olarak atanmayacağını, aksine asgari ücret karşılığında iki yıl sürecek bir eğitim programına tabi tutulacağını belirtti. Bu da fiilen ataması yapılacak öğretmen sayısının yalnızca 15 bin olacağı anlamına geliyor.
Açıklamada, “Eğitimde sayılarla oyun olmaz” denilerek, 15 bin öğretmen atamasının ülkenin eğitim ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu, sistemdeki büyük açıkları kapatamayacağı ve bu açıklamanın, genç öğretmen adaylarına yönelik bilinçli bir manipülasyon içerdiği öne sürüldü.
Gerçekler Rakamlarla Ortada: 1 Milyon Öğretmen Adayı, 100 Bin Açık
Eğitim-İş’in açıklamasına göre Türkiye’deki öğretmen açığı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendi faaliyet raporlarında bile 68 bin olarak yer alıyor. Ancak sahadaki değerlendirmeler bu sayının 100 bine yaklaştığını ortaya koyuyor. Buna karşın atama bekleyen öğretmen sayısının 1 milyona dayandığı ifade ediliyor. 2023 yılında emeklilik, ölüm ya da istifa yoluyla görevden ayrılan öğretmen sayısının 20 bini geçtiği dikkate alındığında, 15 bin öğretmenin istihdam edilmesi mevcut kaybı bile karşılayamıyor.
Sınıflar Kalabalık, Okullar Eksik, Ücretli Öğretmenlik Kurumsallaşıyor
Açıklamada öğretmen atamasının yalnızca bir istihdam meselesi olmadığı vurgulanarak, yetersiz öğretmen sayısının sınıfların kalabalık kalmasına, ikili eğitimin devam etmesine ve öğrencilerin nitelikli birebir eğitime erişememesine neden olacağı belirtildi. Ayrıca 85 bini aşkın ücretli öğretmenin düşük ücretlerle ve güvencesiz koşullarda çalıştırıldığı gerçeğine dikkat çekilerek, bu uygulamanın öğretmenlik mesleğini değersizleştirdiği savunuldu.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, öğretmenlerin mesleki yeterliliklerini sürekli gündeme getiren açıklamaları da sendikanın hedefindeydi. Eğitim-İş, Bakan Tekin’in öğretmenleri eleştirmeden önce kendi yönetimsel yeterliliğini sorgulaması gerektiğini ifade etti.
Açıklamada, bu denli yetersiz bir öğretmen atamasının hem çocukların eğitim hakkını hem de öğretmenlerin çalışma hakkını gasp ettiği, bunun açık bir “eğitime ihanet” olduğu vurgulandı. Eğitim-İş, öğretmenlerin ve kamuoyunun gözünde meşruiyet kazanabilmesi için iktidarı eğitimin ihtiyaçlarına göre hareket etmeye çağırdı.
Cumhurbaşkanlığı “Müjde” Dedi, Sendika “Manipülasyon” Diyor
Erdoğan’ın 25 bin öğretmen atamasını büyük bir müjde gibi sunmasına karşılık Eğitim-İş, açıklanan rakamların halkı yanıltmaya dönük bir algı operasyonu olduğunu ve kamuoyunda haksız beklenti yaratıldığını savundu. Sendika, bu söylemin iktidarın eğitim politikalarında yaşadığı tıkanıklığı perdelemeye yönelik bir manipülasyon olduğunu belirtti.
Sendika son olarak, eğitim sisteminin gerçek ihtiyaçları doğrultusunda öğretmen atamalarının artırılması için mücadelelerini sürdüreceklerini, bu konudaki kamuoyu farkındalığını güçlendirmeye devam edeceklerini açıkladı. Eğitimin asli unsurunun öğretmen olduğunu vurgulayan açıklamada, öğretmen atamasının sayılarla oynanacak bir konu değil, ülkenin geleceğini doğrudan etkileyen stratejik bir mesele olduğunun altı çizildi.