Türkiye’ye basın özgürlüğü çaÄŸrısı

Mısır’daki darbe sırasında El Cezire’de çalışan, sonrasında tutuklanıp 400 günü aÅŸkın bir süre hapiste kalan Peter Greste ve Mohamed Fahmy Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Af Örgütü için görüşlerini yazdı.

Mısır’da Temmuz 2013’te yaÅŸanan darbenin ardından tutuklanan ve 400 günü aÅŸkın bir süre hapiste kalan El Cezire eski çalışanları, Türk basınında yaÅŸananların tıpkı Mısır’daki durumu andırdığını ve gazetecilerin gözaltına alınarak, korkutularak ve sindirilerek baskı altına alındıklarını düşünüyor.

Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Uluslararası Af Örgütü için görüş yazısı kaleme alan Peter Greste ve Mohamed Fahmy “yalan haber” yaptıkları gerekçesiyle nasıl gözaltına alındıklarını, hapishanede yaÅŸadıklarını ve Türkiye’deki gazetecilere özgürlük için niçin #FreeTurkeyMedia çaÄŸrılarına destek verdiklerini anlatıyor:

Türkiye’deki gazeteciler kuÅŸatma altında – Bize yardım ettiÄŸiniz gibi onlara da yardım edebilirsiniz

Hapishanedeyken çektiğiniz en büyük zorluklardan birisi psikolojik. Şartlar ne kadar kötü olursa olsun, en temel gıda, su ve barınma ihtiyaçlarınız karşılandığı müddetçe hayatta kalabilirsiniz. Ancak umutsuzluk ve tecrit şartları aklınızı kaçırmanıza ve hatta ölümünüze neden olabilir.

Gözaltına alındıktan birkaç ay sonra özgürlüğümüze kavuşmamız için küresel çapta bir kampanyanın başlatıldığını duyduğumuzda dünyamız değişti.

2013 yılında El Cezire için Mısır’da çalışırken iÅŸimizle ilgili bir takım siyasi güdümlü suçlamalara maruz kalıp gözaltına alındık. O soÄŸuk ve pis hapishane hücrelerinin içinde gelecekte bizi neyin beklediÄŸine dair en ufak bir fikrimiz ve olumlu hissedecek pek bir ÅŸeyimiz yokken, #FreeAJStaff kampanyasının dünya çapında gördüğü ilginin bize ulaÅŸabilen küçük kırıntıları bize dünyaları verdi.

Bu kampanya, unutulmadığımızı bize hatırlatmanın yanı sıra, kendimizden çok daha büyük bir davanın bir parçası olduğumuzu fark etmemizi sağladı. Hapiste kalan günlerimizi anlamlı hale getirdi, kendimizi bitkin hissettiğimiz anlarda morallerimizi yükseltti. Ve en önemlisi, bu kampanyanın desteğiyle mahkumiyetimiz sona erdi.

Dünyanın her yerinden olağanüstü sayıda insan maruz kaldığımız adaletsizliğe karşı bir araya gelip özgürlüğümüz için çağrıda bulundu. Bizim uydurulmuş suçlamalara maruz kaldığımızı gördüler ve bize destek için dik durdular. Ve işe yaradı.

Şimdi aynı enerjiyi bir kez daha toplamamız gerekiyor.

Türkiye’de yavaşça yayılan bir trajedi yaÅŸanıyor. Bağımsız basın sistematik bir ÅŸekilde yok ediliyor. Hapishane kapıları çarpılıyor, medya ÅŸirketleri kapatılıyor ve bir zamanlar renkliliÄŸi ve çeÅŸitliliÄŸiyle bilinen medya ortamının üzerine rahatsız edici bir sessizlik çöküyor.

Temmuz 2016’da baÅŸarısızlıkla sonuçlanan darbe giriÅŸiminden bu yana CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan ifade özgürlüğünü öylesine bir baskı altına aldı ki, bağımsız gazetecilik artık ölüm döşeÄŸinde. En az 156 medya kuruluÅŸu kapatıldı ve 2 bin 500’den fazla gazeteci ve medya çalışanının iÅŸini kaybettiÄŸi tahmin ediliyor.

Aralık ayından beri hapishanede olan araÅŸtırmacı gazeteci Ahmet Şık’ın eÅŸi Yonca Şık durumu özetliyor: “Ahmet’in tutuklanması dışarıdakilere gönderilen bir mesaj: Bizi sorgulamaya cesaret edebilirsen et, konuÅŸmaya cesaret edebilirsen et.”

Bağımsız gazeteciliğe karşı bütün bu baskılara tanık olmak acı verici. Ancak hassas noktamıza dokunan kısmı darbe girişiminin ardından gözaltına alınan ve mahkemeye çıkarılmadan bekletilen 120 medya çalışanının hikayeleri.

Mısır’da gözaltına alındığımız zaman ilk ÅŸok dalgasında kafamızdaki düşünce korkunç bir hata yapıldığı ve bu hatanın en kısa zamanda düzeltileceÄŸi yönündeydi. Hapishanede korkunç koÅŸullar altında yüzlerce gün mahkemeye çıkmayı bekleyeceÄŸimizi asla tahmin edemezdik.

Mısır’da çürüdüğümüz hapishaneler hükümete karşı çıkan ve yönetimi eleÅŸtiren birçok insanla dolup taÅŸmıştı. Türkiye’deki hapishanelerde bulunmanın nasıl bir duygu olduÄŸunu ve meslektaÅŸlarımızın neler hissettiÄŸini çok iyi anlıyoruz.

Oturamayacak kadar kalabalık hücrelere tıkılmadığımız zamanlarda bireysel hücrelerimizde tecrit koşullarına maruz kaldık. Tecritte sık sık aklını kaçırma korkusu yaşadık. Yalnızlık ve can sıkıntısını tanımlayabilmek çok güç.

Türkiye’deki hapisteki gazetecilerin maruz kaldığı ÅŸartlar bizimkiyle aynı olmayabilir, ancak gene de çaresizliklerini ve hüsranlarını anlayabiliyoruz. Türkiye’deki durumu meÅŸum kılan ise hükümetin gazetecileri faaliyetlerinden dolayı hapse attığını reddetmesi. Bu kiÅŸilerin hikayeleri ve kimlikleri siliniyor. Ä°ÅŸte bu yüzden biz dışarıdakilerin onlar adına bir duruÅŸ sergilemesi çok önemli.

#FreeAJStaff küçük bir Twitter kampanyası olarak başladı, ancak birkaç hafta içinde küresel bir harekete dönüştü. Sosyal medyanın en iyi taraflarını bir araya getirdi: İvedilik, ivme kazanan bir hareketlilik ve aksi durumda ayaklar altında ezilecek bir davayı savunmak. Nihai olarak sosyal medyada üç milyardan fazla izlenime ulaştı.

Hapishanede geçirdiğimiz günlerin en karanlık anlarında, adaletsizlik mekanizmasının karşısında umutsuz savaşımızda sıkışmışken, gündoğumunun nasıl göründüğünü dahi unutmuşken, artık var olmadığımızı hisseder hale gelmiştik. Giderek gözden kaybolmamız işten bile değildi. Ama bize devam etme gücünü veren ise başka insanların akıllarında olduğumuzun bilinciydi.

DesteÄŸe muhtaç olduÄŸumuz bir dönemde o kampanyanın bize neler ifade ettiÄŸinin bilinciyle #FreeTurkeyMedia kampanyasına destek veriyoruz. Türkiye’de demir parmaklıkların arkasında çürüyen tüm gazetecilerin, onlarla birlikte olduÄŸumuzu bilmelerini istiyoruz. Orada geçirdikleri günler her ne kadar kasvetli, her ne kadar ürkütücü olsa da boÅŸa gitmeyeceÄŸini anlamalarını umuyoruz.

Onlar ifade özgürlüğü mücadelesinin ön cephesindeler. Halkın bilgi alma hakkı ve özgür basının önemi sadece Türkiye’de deÄŸil, tüm dünyada düzgün iÅŸleyen toplumların temelinde yatıyor.

Bazen bir şeyin değerini anlamanız ondan mahrum kalmadıkça zordur. Ancak şunu unutmayın; insanların özgürce haber verme hakkının olmadığı bir toplum risk altındadır. Bağımsız gazetecilik olmadığı müddetçe özgür toplumsal tartışmalar yaşanmaz, iktidar sahipleri hesap vermez ve insan hakları ihlalleri denetlenemez ya da soruşturulamaz.

Gazetecileri gözaltına almanın herkes üzerinde ÅŸok etkisi vardır, açıkça görüşlerini ifade etmeken korkutur. #FreeTurkeyMedia kampanyası hapisteki gazetecilerin serbest bırakılmalarının yanı sıra, Türkiye’de insan haklarının gelecekte daha iyi bir noktaya gelmesi ve dünyanın her yerinde ifade özgürlüğünü susturmaya çalışanlara bir mesaj göndermesi ile ilgili.

Mısır’da parmaklıkların arkasında geçirdiÄŸimiz 400 gün boyunca bize güç veren ÅŸey dünyanın her yerinden insanların serbest bırakılmamız için yürüttüğü kampanyaydı. EÄŸer bizim için sesinizi yükselmeniz ve #FreeAJStaff diye haykırmanız haklı bir mücadele idiyse, sadece mesleklerini icra etmelerinden dolayı hapiste olan gazeteciler için sesinizi yükseltmek de aynı derece haklı bir mücadele. Ä°ÅŸte bu yüzden #FreeTurkeyMedia çaÄŸrısına katıldık.

Peter Greste serbest gazeteci.

Mohamed Fahmy, Toronto Star gazetesinde köşe yazarı ve British Columbia Ãœniversitesi’nde gazetecilik dersleri veriyor.