Araştırmalar Türkiye’de çocuk sağlığında tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor. Üstelik tablo yalnızca yetersiz beslenmeyle sınırlı değil; ekonomik kriz, savaş benzeri felaketler ve yanlış beslenme alışkanlıkları nesilleri etkileyen bir halk sağlığı sorunu haline geldi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde bu yıl 60’ıncısı düzenlenen Türk Pediatri Kongresi’nde açıklanan güncel veriler, Türkiye’nin çocuk sağlığı alanındaki krizini bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye genelinde beş yaş altındaki çocukların yüzde 22’sinde beslenme bozukluğu tespit edildi. Araştırmaya göre çocukların yüzde 7’si yeterli besine erişemiyor. Bu oran, yalnızca bir istatistik değil; geleceğe dair alarm veren bir gösterge.
Türkiye’deki tabloya yakından bakıldığında, özellikle yaşamın ilk beş yılında ortaya çıkan yetersiz beslenmenin çocukların hem fiziksel hem zihinsel gelişimini ciddi şekilde etkilediği görülüyor. Türk Pediatri Kurumu Başkanı Prof. Dr. Özgür Kasapçopur’un da belirttiği gibi, bu dönem yalnızca büyüme değil, bağışıklık sisteminin gelişimi, organ fonksiyonlarının yerleşimi ve entelektüel kapasitenin temellerinin atıldığı kritik bir süreç.
Gıda Var Ama Besin Yok
Araştırmayı organize eden Türk Pediatri Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ömer Faruk Beşer, Türkiye’deki beslenme bozukluklarının yalnızca yetersiz gıda tüketimiyle sınırlı olmadığını vurguladı. Özellikle şehirleşme ve Batı tipi yaşam tarzının yaygınlaşmasıyla birlikte, çocuklarda sağlıksız ve dengesiz gıdalara yönelim arttı. Her üç çocuktan biri her gün cips, kraker gibi hazır paketli ürünleri tüketiyor. Şekerli içecek tüketimi de beş çocuktan birinde günlük alışkanlık hâline gelmiş durumda. Bu durumun sonucu olarak, Avrupa’daki gibi obezite oranı da Türkiye’de %15’e ulaştı.
Prof. Dr. Beşer’in uyarısı net: “Kilosu ya da boyu normal olsa bile çocuk, doğru beslenmiyorsa o çocuk sağlıklı değildir. Kronikleşmiş beslenme bozuklukları, ileriki yaşlarda geri dönüşü olmayan fiziksel ve zihinsel sorunlara yol açar.”
Deprem Bölgesinde Oran Daha Yüksek
2023 Şubat’ında yaşanan büyük depremin etkileri, yalnızca konut yıkımlarıyla sınırlı kalmadı. Araştırmacılar, deprem bölgelerinde yaşayan çocuklar arasında beslenme bozukluğu oranının yüzde 20’leri bulduğunu açıkladı. Bu, felaket sonrası altyapı sorunlarının yanı sıra ekonomik koşulların da çocuk sağlığı üzerindeki doğrudan etkisini ortaya koyuyor.
‘Et Al Pişir Diyemiyoruz’: Ekonomi Sağlıklı Beslenmeye Engel
Türk Pediatri Kurumu üyesi Prof. Dr. Fügen Çullu Çokuğraş’ın ifadeleri, sorunun ekonomik köklerini net bir şekilde ortaya koyuyor:
“Ağır beslenme yetersizliği var. Ailelere ‘Et al pişir, sebze tüket’ demek çözüm değil. Çünkü maddi imkânları buna el vermiyor.”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye’de et, tavuk ya da balık tüketimi günlük bazda çocukların yalnızca %12,7’sinde düzenli. Düşük gelir grubunda bu oran %8,3’e kadar düşüyor. Sebze tüketimi ise düşük gelirli ailelerde yalnızca %27,9 düzeyinde. Bu tablo, sağlıklı beslenmenin sınıfsal bir ayrıcalık hâline geldiğini ortaya koyuyor.
Avrupa İle Kıyas: Sosyal Devletin Rolü
Avrupa Birliği ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye’deki tablo daha da çarpıcı. Örneğin Almanya’da, 0-5 yaş arası çocukların neredeyse tamamı devlet destekli anaokulu ve kreşlerde dengeli beslenme programlarına dahil edilirken, Finlandiya ve İsveç gibi ülkelerde bebeklik döneminden itibaren düzenli izlem ve beslenme takibi devlet politikası olarak uygulanıyor. Ayrıca Avrupa’da, çocuklara ücretsiz verilen vitamin ve mineral destekleri yaygın.
Türkiye’de ise hekimler tarafından önerilen özel beslenme solüsyonlarının bile katkı payı nedeniyle aileler tarafından temin edilemediği bildiriliyor. Prof. Dr. Çokuğraş, Sağlık Bakanlığı ile bu katkı paylarının kaldırılması için istişareye hazır olduklarını belirtiyor.
Geleceği Kurtarmak İçin Acil Politika Gerekli
Araştırmanın ortaya koyduğu tablo, yalnızca sağlık politikalarının değil, aynı zamanda sosyal adaletin de sorgulanması gerektiğini ortaya koyuyor. Beslenme, bir tercih ya da lüks değil; her çocuğun en temel hakkı. Türkiye’de çocukların bir bölümü açlıkla, diğer bölümü ise sağlıksız gıda bolluğuyla karşı karşıya. Her iki uç da bir toplumun geleceği açısından tehlike anlamına geliyor.
Pediatri uzmanlarının çağrısı açık: Beslenme bozukluğu gelişmeden önce önlenmeli. Gelişmişse ise hızla ve kamu destekli müdahalelerle tedavi edilmeli. Aksi takdirde, bugünün beslenemeyen çocukları, yarının eğitimde başarısız, sağlıksız, kırılgan ve toplumsal maliyeti yüksek bireylerine dönüşebilir.
- Ozan Bingöl Hesapladı: Bir Depo Motorinde 1.229 TL Vergi Ödüyoruz - 22 Haziran 2025
- Türkiye, Dolar Milyoneri Artışında Dünya Birincisi: Ancak Reel Servet Erimekte - 21 Haziran 2025
- Cumartesi Anneleri 1056. Haftada Mustafa Sayğı’nın Akıbetini Sordu - 21 Haziran 2025