Donald Trump’ın Elon Musk’a göndermek istediği özel mesajı yanlışlıkla kamuya açık şekilde paylaşması, bir gaf gibi görünebilir. Ancak bu olay, ABD siyasetinin sermaye ile ne kadar iç içe geçtiğini ve bu ilişkinin nasıl pervasızca sürdüğünü açıkça gösteriyor. Dahası, bu yalnızca ABD’ye özgü bir tablo değil; kapitalist sistemin işlediği her yerde aynı oyun, farklı aktörlerle sahneleniyor.
Trump’ın mesajında, Elon Musk ve Bill Gates’i Florida’daki Mar-a-Lago’ya davet ettiği görülüyor. Bu toplantının konusu ne olursa olsun, sermaye sahiplerinin ve siyasi elitlerin bir araya gelerek toplumdan bağımsız planlar yaptığı gerçeğini değiştirmiyor. Halkın çıkarlarını dışlayan bu tür toplantılar, karar alma süreçlerinin sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillendiğini ortaya koyuyor.
Kapitalizmin Evrensel Aynası
ABD’de sermaye ile siyasetin ittifakı, bazen gösterişli, bazen de pervasızca sergilenir. Trump’ın gafı da bu durumun gündelik bir örneğidir. Ancak aynı çarklar, kapitalist düzenin hüküm sürdüğü her yerde işler. Türkiye’den bakıldığında, bu tablo fazlasıyla tanıdık gelir. Sermaye sahipleriyle iktidar arasındaki işbirliği, halkın çıkarlarını görmezden gelen politikaların normalleşmesine yol açar.
ABD’de Musk, Gates ve Trump’ın başrollerde olduğu bu oyun, dünyanın başka köşelerinde farklı isimlerle sahnelenir. Sonuç ise her yerde aynıdır: Kazanan sermaye, kaybeden halk.
Mar-a-Lago ve Halktan Kopuk Planlar
Trump’ın Mar-a-Lago’daki yılbaşı planlarını duyurduğu mesaj, halktan ne kadar kopuk bir yönetim anlayışına sahip olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu etkinlikler, yalnızca birer sosyal toplantı değil; sermaye sahiplerinin kendi çıkarlarını güvence altına aldığı kulislerdir. Halkın geleceğini belirleyen kararların bu tür kapalı toplantılarda alınması, toplumsal eşitsizlikleri derinleştirir.
Bu durum, ABD gibi “demokrasi” iddiasındaki bir ülkede dahi halkın değil, zenginlerin “geleceğin mimarı” olduğunu kanıtlıyor. Sermayenin siyaseti bu kadar doğrudan yönlendirmesi, sosyal adaletin önündeki en büyük engellerden biri.
Küresel Bir Sorun
Trump’ın gafı, sadece bir sosyal medya hatası değil, kapitalist düzenin özündeki çarpıklığı ortaya koyan bir örnektir. Sermaye ile siyasi iktidar arasındaki bu rahatsız edici ittifak, halkın ihtiyaçlarını göz ardı eden bir sistemin doğrudan yansımasıdır. ABD’de, Türkiye’de ya da dünyanın başka bir yerinde fark etmez; bu düzenin kazananı hep sermaye, kaybedeni ise halktır.
Halkın çıkarlarını önceleyen bir siyasi düzen kurulmadıkça, sermaye ve iktidar arasındaki bu pervasız dans sürecektir. Trump’ın Mar-a-Lago’su da, dünyanın başka köşelerindeki güç merkezleri de bu çarpık ilişkiyi değiştirmez. Ancak bu gerçeği görmek ve bu düzeni değiştirme talebini yükseltmek, halkların elindedir.