Sırrı Süreyya Önder’in Ardından: Nefretin ve Ahlaksızlığın Sosyal Medya Dökümü

Türkiye’nin vicdanlı seslerinden biri, barışın ve birlikte yaşamanın savunucusu olan DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’in vefatıyla birlikte toplumun birçok kesimi ortak bir yas içinde buluştu. Önder’in ardından yapılan taziye paylaşımları, onun bıraktığı derin etkiyi ve toplumsal hafızadaki yerini bir kez daha ortaya koydu. Ne var ki, bu anların bile çirkinliğe alet edildiğine tanıklık ettik.

Zafer Partisi İstanbul Gençlik Kolları’nın yaptığı imalı paylaşımlar, bu ülkede siyasetin ne kadar çürümüş bir zeminde yürütüldüğünü yeniden gözler önüne serdi. “Sarı torba” ve “Sırrı” gibi ifadelerle, Önder’in ölümünü alay konusu eden bu paylaşımlar, yalnızca siyasi bir etik sorununu değil, toplumsal bir ahlak krizini de temsil ediyor.

Organize Nefretin Sıradanlaşması

Bu tür paylaşımları “mizah” ya da “siyasi eleştiri” gibi göstermeye çalışanlar, aslında çok daha derin bir sorunun parçası: Nefretin örgütlenmesi. Bugün özellikle gençlik kolları adı altında faaliyet gösteren bu yapılar, sistematik bir şekilde kin, ayrımcılık ve düşmanlık üretiyor. Ölüye saygı gibi en temel ortak insani değeri ayaklar altına alarak yapılan bu paylaşımlar, toplumda kin duygusunu meşrulaştırmanın araçlarına dönüşüyor.

Bu nefret dili artık yalnızca marjinal bir grup tarafından değil, kendisini siyasi bir hareket olarak tanımlayan yapılar tarafından da sahipleniliyor. Bu durum, artık yalnızca bireysel bir ahlaksızlık değil, ideolojik bir sapmanın ve faşizan bir duruşun dışavurumudur.

Toplumsal Değerler ve Ahlaki Hat

Siyasi bir rakibin vefatından bile nefrete prim çıkaran bu tutum, yalnızca Sırrı Süreyya Önder’e değil, toplumun ortak değerlerine yapılmış bir saldırıdır. Kimden gelirse gelsin, ölüme saygı göstermek bir toplumun uygarlık ölçüsüdür. Bu ölçüyü yitirdiğimizde, artık sadece siyaseten değil, insanlık bakımından da tükenmişiz demektir.

Bu çirkin paylaşımlara gelen halk tepkileri, en azından vicdan sahibi insanların hâlâ bu ülkede var olduğunu ve sessiz kalmadığını gösterdi. Ancak burada durulmamalı. Bu tür nefret politikalarının gençlere pompalanmasına, siyasetin ahlaksızlık üzerinden şekillenmesine karşı açık bir duruş şarttır.

Sırrı Süreyya Önder’in ardından yapılan bu iğrenç paylaşımları kınıyor; onun vicdanlı, onurlu, barışçıl duruşunu bir kez daha selamlıyoruz. Bu mesele bir tweet meselesi değildir. Bu, nasıl bir toplum olmak istediğimizin meselesidir.