BirGün Pazar için kaleme aldığı yazısında eski savcı ve siyasetçi İlhan Cihaner, Türkiye’de yargı alanında yaşanan çöküşü klasik değerlendirmelerin ötesine taşıyarak “ganimet sistemi” ve “çeteleşme” kavramları üzerinden ele aldı. Cihaner, hukukun geldiği noktayı yalnızca hâkim-savcı kadrolaşmasına ya da eğitim yetersizliğine bağlamanın yetersiz olacağını savunarak, sorunun yapısal ve ideolojik boyutuna dikkat çekti.
“Yargıya Hâkim Olayım Derken Yargıyı Ortadan Kaldırdılar”
Cihaner, yazısına hukuk alanında yazmanın zorluğuna ve bu alanda duyulan genel bıkkınlığa değinerek başlıyor. Günlük hukuksuzlukların çokluğu içinde seçim yapmanın zor olduğunu belirten Cihaner, bu bıkkınlığın iktidara da “trajik bir çaresizlik” olarak yansıdığını ifade ediyor. Ona göre, yargıyı memurlaştıran, cemaat ve çıkar ağlarına teslim eden iktidar, buna rağmen sistemden memnun değil. Bu nedenle sürekli olarak “reform” paketleri gündeme getiriliyor, ancak yargıya güven “ölçülebilir sınırın bile altına” düşmüş durumda.
Cihaner’e göre geldiğimiz nokta açık:
“İktidar yargıya hâkim olmak isterken yargıyı ortadan kaldırdı! Geriye meşruiyetini yitirmiş çıplak bürokratik bir mekanizma kaldı.”
Bu meşruiyet kaybının yalnızca teknik bir sorun olmadığını vurgulayan Cihaner, yargının devletin zor aygıtı olması nedeniyle bu durumun “derin bir yönetememe krizine” dönüşeceğini öngörüyor.
“Ganimet Sistemi”: Kamusal Olanın Partizanca Paylaşımı
Yazının temel kavramlarından biri olan “ganimet sistemi”, Cihaner’in ifadesiyle Türkiye’de siyasal İslamcı sağın uzun süredir benimsediği bir model. Cihaner, bu anlayışın özünü şu sözlerle özetliyor:
“Ganimet Sistemi özetle, kamu çalışanlarının partilerini desteklemek için bulundukları makamda siyasi faaliyette bulunmasını ve partileri seçimi kaybederse çalışanların görevden alınarak yerine kendilerine siyasi olarak bağlı kişilerin getirilmesini içerir.”
Bu modelin Türkiye’de kurumsallaşmasının dönüm noktasını ise Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi oluşturuyor. Cihaner’e göre bu sistem, “üst bürokratlardan başlayan ganimet kadroların hâkim-savcılara kadar yayılmasını” sağladı. Yargının bağımsız olması şöyle dursun, artık siyasi sadakat esası üzerinden şekilleniyor.
ABD’de 19. yüzyılda uygulanan, ancak Pendleton Yasası ile terk edilen “spoils system”in Türkiye’de yeniden diriltildiğini söyleyen Cihaner, kamu yönetiminin partizanca paylaşımına dayalı bu modelin, yurttaş hukukunu da “helal” ganimet olarak gören bir anlayış yarattığını vurguluyor.
“Çete”: Kolektif Çıkarın Hukuka Galebe Çalması
Cihaner’in yazıdaki ikinci temel kavramı ise “çete”. Bu kavramı sadece yasa dışı oluşumlarla sınırlamayan Cihaner, çeteyi şöyle tanımlıyor:
“Çete, kendi kolektif çıkarlarını bütünün aleyhine dayatan kendi içinde yeminli bir gruptur.”
Bu bağlamda çeteler, sistemin içindeki kolektif çıkar gruplarını ifade ediyor. Ganimet sisteminin bu çeteleşmeyle birleştiğinde ise kamu düzeni yerini suç ortaklığına bırakıyor. Bu ortaklık, devletin kurumları içinde suçların örtülmesini, hukukun araçsallaştırılmasını ve her türlü keyfiyetin meşrulaştırılmasını beraberinde getiriyor.
Cihaner, bu çete yapılarının nasıl işlerlik kazandığını şöyle özetliyor:
“Ganimetçi anlayış çeteleştiği zaman aralarındaki dayanışma suç ortaklığına dönüşür. Bu da statükonun ölümüne savunulmasını, her bir aktörün bu sisteme uyumunu garanti altına alır.”
“Yargıyı Sistemin Dışında Düşünmek En İyi Niyetli Girişimleri Bile Eksik Bırakır”
Yargı krizinin çözümüne yönelik girişimlerin başarılı olabilmesi için sorunun ekonomik yapıdan bürokrasiye kadar yayılan daha geniş bir sistemsel çöküşün parçası olduğunun görülmesi gerektiğini belirten Cihaner, yalnızca yargıyı hedef alan teknik çözümlerin uzun vadeli olmayacağını ifade ediyor. Yargıdaki yıkımın, iktidarın kendi ekonomik ve ideolojik çıkarlarını koruma biçimiyle doğrudan bağlantılı olduğunu vurguluyor:
“Yargıda olan biteni ekonomiye ve bürokrasiye egemen olan ganimet çetelerinden, dolayısı ile sistemden ayrı düşünmek en iyi niyetli çözüm girişimlerini bile eksik bırakacak; en fazla kısa bir süre rahat nefes aldıracaktır.”
Cihaner, bu tespitiyle yargının dönüşümünü sağlayacak bir reformun ancak sistemsel bir yeniden yapılanma ile mümkün olabileceğini ortaya koyuyor.
Kaynak: İlhan Cihaner, “Çete, Ganimet, Yargı”, BirGün Pazar, Nisan 2024.