Roboski Katliamı

Kürtçede:
Ro: Dere, çay; Boz: Gri; Ik: Küçültme ve isimlendirme son-eki
Robozik: Küçük Gri Nehircik, Gri Nehir.

10 yaşında bir çocuk tomaya taş atıyor diye cezalandırılırken, 34 kişiyi katledenler yargılanmıyor, üstelik madalya takılıyor; İşte burjuva adaleti.!!

Değerli Ümit Kıvanç’ın da dediği gibi “Türkiye’de katliamdan bol ne var? Geçmiş cinayetler bir yana, halen hemen her gün memleketin bir yerlerinde birileri Kürtlere saldırıyor. Görülmüyor, duyulmuyor. 1990’larda beşer, onar katledildiler, yol kenarlarına, kuyulara atıldılar. Görülmedi, duyulmadı. Bunu da duymayacaklardı, görmeyeceklerdi, olmadı. “Bize ne!” dediler, o da olmadı, Roboski bir yandan umursamazlığın adıdır [1].

28 Aralık 2011 Çarşamba akşamı Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu (Roboski) köyünde F-16 savaş uçaklarıyla yaklaşık bir saat süren bombardıman sonucunda 34 Kürt’ün hayatını kaybettiği olaydır. Roboski dendiği zaman ilk akla gelen kavram katliamdır. İlk açıklamada devlet, operasyonda öldürülenleri PKK üyesi ve kaçakçılar olarak tanımlamıştır. Katliamın ardından hükümet üzerindeki kamuoyu baskısı kesilmeyince Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde Uludere Alt Komisyonu kuruldu. Ancak komisyon çalışmaları boyunca CHP ve BDP, AKP’nin olayların üzerini kapatmakla suçladılar. Raporun açıklanması iki yıl sürdü. 84 sayfalık raporda hükümet ve Türk Silahlı Kuvvetleri aklanmaya çalışılarak, “Tüm ülkeyi üzen bu olaylarla ilgili araştırma ve incelemelerde; olayın kasten yapıldığına ilişkin herhangi bir delil elde edilemediği görüş ve kanaatine varılmıştır,” denildi. Tüm olup, bitenlere rağmen başbakan Tayyip Erdoğan “medyaya rağmen, Genel Kurmaya teşekkür ediyorum” demişti.

7 Aralık 2012 tarihinde katliamın bir no.lu sorumlusu Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Mehmet Erten’e başarı madalyası verildi. Kamuoyunun gösterdiği tepki karşısında Genel Kurmay Başkanlığının açıklaması ise tatmin edici değildi, “rutin” bir işlem diye geçiştirildi. Öte yandan köy korucuları, Gülyazı Tugay Komutanı Abdullah Paşa ile yaptıkları toplantıda Paşa’nın kendilerini tehdit ettiğini söyleyerek, “bunu unutun, bu bir kazaydı. Devlet kaza yaptı, kapatın. Diyelim ki ben kaza yaptım, ne olacak? Siz, devlete karşı ne yapabilirsiniz ki? Ben öldürdüm, burada yaşayan her kim kaçakçılık yaparsa, gerekirse bir daha öldürürüm. 50 lira için kaçakçılık yapıyordunuz, bakın devlet sizlere 120.000 TL veriyor, almıyorsunuz,” dediğini aktardılar [2].

Soruşturma

Kapatılan Diyarbakır Özel Yetkili Başsavcılığı’nın görevsizlik kararından sonra dosya askeri savcılığa sevk edildi. Soruşturmayı üstlenen askeri savcılığın kararında, şüphelilerin ve olay yerinde görevli diğer TSK görevlilerinin, TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları doğrultusunda hareket ettiği ileri sürüldü. Personelin görevini yürütürken “kaçınılmaz hata”ya düştüğü savunulurken, haklarında kamu davası açılmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığı söylendi. Roboski katliamındaki takipsizlik kararında “kaçakçı” uyarısı yapılmadı [2]. Askeri savcılığın kendi ifadesinde “grubun kaçakçı olduğu” uyarıları olmasına rağmen takipsizlik verdiği ortaya çıktı. Bu karara şerh koyan mahkeme başkanı ise sürüldü.

Takipsizlik kararıyla üstü örtülen ve kapatılan soruşturmada yer alan tanık ve şüpheli ifadelerine göre bombardımandan önce insansız hava aracını kontrol eden yüzbaşı dahil, tüm birliklerin kanısına göre yaklaşan grubun “terörist değil, kaçakçı olduğu”, buna karşı Genelkurmay’ın bombalama kararı verdiği iddiası Cumhuriyet gazetesinde yazıldı [3]. Mağdur ailelerin, Genel Kurmay Askeri Savcılığının takipsizlik kararına yapılan itiraz da reddedildi.

Mağdur avukatları, iç hukuk yollarının tükenmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Adalet Bakanlığı’nın Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği savunmada “daha sonra bir hata olduğunun anlaşılması, kullanılan gücü otomatik olarak haksız hale getirmez. Aksini düşünmek, devlete ve kanun adamlarına görevlerini yaparken, belki de kendilerinin ve diğerlerinin yaşamlarına zarar verebilecek gerçekçi olmayan bir külfet yüklemek olur. Bununla birlikte olayın içinde bulunduğu koşullar, güç kullanılmasını gerektiren makul bir inancın varlığını göstermelidir,” dedi [4]. Anayasa Mahkemesi, siyasi otoritenin de etkisiyle mağdur ailelerin başvurusunu 26 Şubat 2016 tarihinde reddetti. Mahkeme, dosyayı “görüşülmeye bile değer görmeden”, üç başvurucunun avukatı olan Nuşirevan Elçi’nin vekâletnamesini iki gün geç göndermiş olması nedeniyle bu kararı aldı. Mahkemenin gerekçeli kararı 23 Mart 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. Gerekçeli karara mahkeme üyesi Osman Paksüt, şerh koydu.

Tepkiler

Dünya kamuoyundaki tepkiler: BBC: “Hava saldırısı, Kürt köylüleri öldürüldü”; CBS News: “Cenazelerini traktörle taşıdılar”; CNN: “Hava saldırısı, Kürt köylüleri öldürüldü”; Dail Mail: “Kaçakçılar, militan sanılarak öldürüldü”; Liberation: “35 Kürt öldürüldü, ordu, PKK ile karıştırdık, dedi”; The Wall Street Journal: “Türk hava saldırısı Kürtleri vurdu”; Le Monde: “Türk Hava Kuvvetleri Kürt köyünü bombaladı, 35 kişiyi öldürdü” [5]; Avrupa Parlamentosu Başkanı, “felaket” olarak tanımladı ve konuyu Avrupa Birliği raporlarında mutlaka yer alacağını söyledi [6]. Olay sonrasında İHD ile MAZLUMDER, ortak bir kurul oluşturarak bölgede incelemeler yaptı. Kurul, bu olayı “infaz” olarak değerlendirdi ve “toplu katliam” olarak nitelendirdi [7].

Tazminat

3 Ocak 2012 tarihinde hükümet sözcüsü tarafından yapılan açıklamada, yaşanan olayla ilgili “resmi özür beklentisinin ‘yanlış olduğu’, öldürülen sivil ailelerine tazminat ödeneceğini” bildirdi. Aileler, bir ay sonra Başbakanlık tarafından verilen 123.000’er liralık, toplam 4.182.000 TL tutarındaki tazminatı “sus payı ve kan parası” olarak gördükleri için reddettiler [8].

Roboski katliamı mağduru 281 kişi, yaşam hakkı ihlalleri nedeniyle 23 Ağustos 2016 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurdu.

Roboski, yanlış devletin adıdır; Roboski, katliamın ve infazın adıdır; Roboski, değersizliğin adıdır; Roboski, gaddarlığın ve vicdansızlığın adıdır; Roboski, Kürt düşmanlığının ve ırkçılığın adıdır; Roboski, entrikaların adıdır; Roboski, yüzsüzlüğün adıdır; Roboski kalleşliğin, insafsızlığın ve zulmün adıdır. Roboski, “söz konusu Kürt’se” gerisi teferruatın adıdır; Roboski, hukuksuzluğun adıdır.

Karlara bulanmış gencecik bedenlerin üstüne, haliyle, yılbaşı süslerinin ışığı düşmüyor. Bedenler dağın karanlığında, yılbaşı şehrin ışıltısında [1] sabahı görmeden uyuyor.

Mazot, sigara, çay, pirinç, renkli ampul ve un uğruna katledilenlerin büyük çoğunluğu çocuk olmak üzere 34 insanımızın isimleridir: Salih Ürek, Bedran Encü, Adem Ant, Erkan Encü, Şivan Encü, Muhammed Encü, Bilal Encü, Aslan Encü, Mehmet Ali Tosun, Savaş Encü, Orhan Encü, Nadir Alma, Celal Encü, Fadil Encü, Mahsun Encü, Şervan Encü, Yüksel Ürek, Cemal Encü, Cihan Encü, Vedat Encü, Serhat Encü, Salih Encü, Özcan Uysal, Hüseyin Encü, Nevzat Encü, Hamza Encü, Selim Encü, Zeydan Encü, Seyithan Enç, Hüsnü Encü, Selahattin Encü, Osman Kaplan, Abdulselam Encü, Şerafettin Encü [9].

Genç bedenlerimizi saygıyla, rahmetle, minnetle ve özlemle anıyoruz.

Alparslan Akdağ’ın ağıt türündeki şiiri ile bitirmek istiyorum.

“…………

dili mimlenmiş
ve nice t/uzaklara meyyal bir garip coğrafyanın
fukara çocuklarıdır onlar
elleri-kolları kördüğüm bağlı
ve her daim dağlı yürekleriyle
ocaklarından eksik olmaz
gözyaşları, matemleriyle
arkasız yurttaşlarıdır ve yarınsız
çiçekleri kan açmış, bu cinnet artığı toprakların.
ve onlar ki;
boynumda şahdamırımdır dört mevsim
kaynayan damarlarımda arter
ve yırtılan retinasıdır, göz bebeklerimin…
ez bımırım looo
ez bımırım…”

2012/ Alpaslan Akdağ
Selamla, sevgiyle…


[1] Ümit Kıvanç (Radikal 28.12.2014).

[2] Sendika.Org (29 Eylül 2015).

[3] Vikipedi, The Wall Street Journal (Türkiye’nin siviller üzerindeki saldırıları, 16 Mayıs 2012).

[4] Hıdır Tok. Başka Haber; 7 Ocak 2014).

[5] Genelkurmay Başkanlığı (17 Mayıs 2012).

[6] Hürriyet Gazetesi (19 Mayıs 2012).

[7] Bianet (Uludere Dünya Basınında 29 Aralık 2011).

[8] http://bianet.org/bianet/insan-haklari/135106-gulyazi-ve-ortasu-koyluleri-anlatiyor.

[9] Diken (28.12.2015)

Mazhar ÖZSARUHAN
Latest posts by Mazhar ÖZSARUHAN (see all)