Orman Alanlarında Madencilik Faaliyetlerinin İklim Değişikliği Üzerindeki Etkileri

Ormanlar, iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarını hafifletmek için kritik bir öneme sahiptir. Ormanlar, karbonu tutar, su döngüsünü sağlar, biyolojik çeşitliliği muhafaza eder ve insanlara gıda, ilaç, yakıt ve malzeme temin eder. Bununla birlikte, ormanlar, madencilik faaliyetlerinin neden olduğu artan bir tehditle karşı karşıyadır.

Madencilik faaliyetleri, ormanların tahrip edilmesine, kirletilmesine ve bozulmasına sebep olur. Madencilik faaliyetleri aynı zamanda yerel toplulukların yaşam biçimlerini, kültürlerini ve haklarını riske sokar.

Madencilik faaliyetleri, orman alanlarının doğrudan yıkımına yol açar. Maden sahalarının açılması, yolların inşası, maden işletmelerinin kurulması ve atık depolama alanlarının oluşturulması amacıyla ormanlar kesilir veya yakılır. Bu süreç, ormanların karbon tutma kapasitesini düşürür ve sera gazı salınımını yükseltir. Ayrıca, ormanların ekolojik bütünlüğünü zayıflatır ve habitat kaybına, erozyona ve tür yok oluşuna sebep olur.

Madencilik faaliyetleri, ormanların kimyasal kirliliğe maruz bırakılmasına da neden olur. Maden işletmeleri, çevreye zararlı maddeleri salar. Bunlar arasında siyanür, cıva, arsenik, kurşun ve asit maden drenajı gibi toksik atıklar yer alır. Bu maddeler, toprağı, suyu ve havayı kirletir ve orman ekosistemlerinin sağlığını etkiler. Bu kirlilik aynı zamanda insan sağlığına da zarar verir. Örneğin, cıva zehirlenmesi sinir sistemi hasarına, böbrek yetmezliğine ve doğum kusurlarına neden olabilir.

Madencilik faaliyetleri, ormanlarda yaşayan yerel toplulukların sosyal ve kültürel haklarını da ihlal eder. Madencilik şirketleri, yerel toplulukların rızasını almadan veya yeterli tazminat ödemeden ormanlara girer ve onları işgal eder. Bu durum, yerel toplulukların geleneksel yaşam biçimlerini, kültürel kimliklerini ve manevi değerlerini incitir. Ayrıca, madencilik faaliyetleri çatışmalara, şiddete ve insan hakları ihlallerine de sebep olabilir. Örneğin, madencilik şirketleri yerel toplulukları zorla yerinden etmek veya baskı altına almak için güvenlik güçlerini kullanabilir.

Orman alanlarında madencilik faaliyetlerinin tehdidi karşısında iklim değişikliğiyle mücadele için yeni bir alan açılmalıdır. Ormanların korunması ve restorasyonu için ulusal ve uluslararası düzeyde politikalar geliştirilmeli ve hayata geçirilmelidir. Madencilik faaliyetlerinin çevresel ve sosyal etkileri değerlendirilmeli ve izlenmeli; madencilik şirketleri sorumlu tutulmalı ve hesap vermeli; yerel toplulukların hakları tanınmalı ve katılımları sağlanmalıdır. Alternatif enerji kaynaklarına ve sürdürülebilir kalkınma modellerine yatırım yapılmalıdır. Orman alanlarında madencilik faaliyetlerinin tehdidi sadece bir çevre sorunu değil; aynı zamanda bir adalet sorunudur.

Türkiye’de madencilik faaliyetleriyle kaybedilen orman alanı yeterli ve güncel güvenilir veri olmadığı için kesin olarak bilinmiyor. Ayrıca, madencilik faaliyetlerinin orman alanları üzerindeki etkisi sadece kesilen veya yakılan ağaçlarla sınırlı değildir.

Madencilik faaliyetleri, ormanların ekolojik işlevlerini, biyolojik çeşitliliğini ve su kaynaklarını da olumsuz etkiler. Bu nedenle, madencilik faaliyetlerinin orman alanlarına verdiği zararın tam olarak hesaplanması zordur. Ancak, bazı tahmini veriler mevcuttur. Örneğin, Orman Genel Müdürlüğü’nün 2020 yılı raporuna göre, 2019 yılında ormancılık dışı amaçlarla yapılan tahsisler nedeniyle 11.000 hektar orman alanı kaybedilmiştir. Bunun yaklaşık %40’ı madencilik faaliyetleri için tahsis edilmiştir. Bir başka rapora göre, 2010-2019 yılları arasında Türkiye’de 1 milyon hektar orman alanı maden sahalarına açılmıştır. Bu veriler, Türkiye’de madencilik faaliyetlerinin orman alanlarına verdiği zararın ciddi boyutlarda olduğunu göstermektedir.

NHY