Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, BRICS zirvesinde dünya düzenine yönelik alternatif bir vizyon oluşturma çabalarını sürdürüyor. Putin’in öncelikli hedefi, BRICS ülkeleri arasındaki finansal iş birliğini güçlendirmek. Özellikle ABD doları üzerindeki küresel hâkimiyeti dengelemek amacıyla BRICS içinde bağımsız bir ödeme ve takas sistemi kurulması gerektiğine vurgu yapıyor. Bu hamle, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaş ve Batı’nın uyguladığı ekonomik yaptırımların ardından Moskova’nın finansal bağımsızlık arayışının bir parçası olarak görülüyor.
Her ne kadar Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, BRICS’in dolar karşıtı bir hedefe sahip olmadığını belirtse de, Putin’in açıklamaları, doların küresel ticaretteki rolünü zayıflatma çabasını işaret ediyor. Putin’in Kasan’da düzenlenen BRICS zirvesinde, Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa gibi liderlerle yaptığı görüşmelerde, ticaretin ulusal para birimleri üzerinden yapılması fikrini yeniden gündeme getirdiği bildirildi.
Yeni Dünya Düzeni ve BRICS
Putin’in BRICS’i sadece ekonomik bir iş birliği platformu olarak değil, aynı zamanda Batı’nın siyasi hâkimiyetine karşı bir blok olarak gördüğü belirtiliyor. BRICS’e son yıllarda İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Etiyopya ve Mısır gibi ülkelerin de katılmasıyla, bu birliğin küresel sahnedeki ağırlığı artıyor. Özellikle Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in katılımı, Putin için büyük bir destek anlamına geliyor. Hem Çin hem de Rusya, Batı’nın dünya üzerindeki siyasi ve ekonomik hâkimiyetini kırmak için BRICS’i bir araç olarak görüyor.
Ancak Hindistan Başbakanı Narendra Modi, BRICS zirvesinde Rusya-Ukrayna savaşına yönelik diplomatik bir çözüm önerisini yineledi. Modi, Hindistan’ın tarafsız bir arabulucu olarak barışın yeniden sağlanmasına yardımcı olabileceğini belirtti. Modi’nin bu çağrısı, BRICS içindeki bazı ülkelerin Batı ile olan ilişkilerini de sürdürme isteğini yansıtıyor.
Almanya’dan Eleştiri
Almanya Kalkınma Bakanı Svenja Schulze ise Putin’i, BRICS’i Batı karşıtı bir blok olarak konumlandırmaya çalışmakla eleştirdi. Schulze, BRICS üyesi olan tarafsız ülkelerle daha adil bir iş birliği oluşturmanın Batı için önemli olduğunu vurguladı. Özellikle altyapı projelerine daha fazla yatırım yapılmasını önerdi.
Putin’in BRICS stratejisi, Batı’nın küresel siyasetteki rolüne karşı bir meydan okuma olarak görülse de, Schulze gibi Batılı yetkililer, BRICS üyesi birçok ülkenin aynı zamanda Batı ile iş birliği içinde olduğunu hatırlatarak, bu tür bloklaşma çabalarının günümüzün çok kutuplu dünyasında geçerliliğini yitirdiğini savunuyor.
BRICS zirvesi, Rusya’nın uluslararası finansal sistemde ABD doları hâkimiyetini azaltma ve Batı’nın siyasi gücünü dengeleme çabalarının bir parçası olarak öne çıkıyor. Çin ve Hindistan gibi nüfusça büyük ülkelerin desteği, bu birliği küresel siyasette önemli bir oyuncu haline getirirken, Batı’nın bu gelişmelere vereceği karşılık, önümüzdeki dönemde dünya düzeninin şekillenmesinde kritik bir rol oynayacak.
Kaynaklar:
•RSF Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi
•Uluslararası basın raporları
•Almanya Kalkınma Bakanlığı açıklamaları