“Kendinize Değeri Kendiniz Biçiniz, Başkalarının Size Değer Biçmelerine İzin Vermeyiniz.” Mehmet Refik Yücel
Başlığı yazınca dilime Tarkan’ın şarkısı takıldı. “Başkası olma kendin ol, böyle çok daha güzelsin.” Her insan o kadar biricik, tek ve değerli ki. Çoğu zaman bu gerçeğin farkında değiliz. Başkalarının ve toplumun biçtiği değer yargıları ve sürü psikoloji ile duygudan duyguya savrulup duruyoruz adına yaşam denen bu sahnede.
Yukarıda, sevgili Mehmet Refik Yücel’den alıntıladığım, değer hakkındaki öğüt o kadar değerli ki…
Peki, nedir bu hep duyduğumuz “Kendin Ol” öğretisi?
Manipülasyonlarla; yansıtılan görüntülerin ise filtre ve maskelerle bezendiği günümüz dünyasında insanın KENDİ OLABİLMESİ kolay mı?
Birçok konuşmacıdan duymuşsunuzdur ve de sosyal medya paylaşımlarında sıklıkla karşımıza çıkan en popüler öğüt insanlara kendileri olmalarının söylenmesi. Oscar Wilde’ın şu meşhur sözünü de duymuş olabilirsiniz: “Kendin ol, diğer herkes çoktan kapılmış.” Haklı gerçekten. Ancak sormak istediğim bir soru var. Dünyada herhangi biri, önce gerçekten yaşam, toplum çekiştirirken, o sevsin, bu beğensin, o alkışlasın diye değil, öyle hissettikleri ve düşündükleri için, o anda, öyle var olmaları gerektiğini doğalıkla ve farkındalıkla hissederek, kim olduğunu bulmadan kendisi olabilir mi? Sanırım hayır.
İşte tam bu noktada büyük Alman filozof Friedrich Nietzsche’nin felsefesi işe yarıyor. Kendisinin haberi yok ama sevdiğimiz ve takdir ettiğimiz filozoflardan biridir.
“Kendini bulmak hayatın en temel çabalarından biridir” demiş.
Nietzsche, kendimizi bulma yolculuğunda yapılması gereken ilk ve en önemli şeyin sürü zihniyetinden kendimizi ayırmak olduğunu söyler. Sürüyü ve onların kavramlarını takip etmeyin. Özgün olun. Özgür olun.
Özgün olmak gerçek benliğimizi ve nasıl hissettiğimizi gösteren şekillerde hareket etmemiz anlamına geliyor. Bu, duygularımı istediğim gibi, istediğim şekilde, istediğim yerde ifade ederim anlamına gelmemeli zira sosyal varlıklar olarak, kendi varlığımızı ortaya koyarken karşımızdakinin de varlığını tanımak önemli bir duygusal zekâ becerisi. Özgünlük, ben buyum, kimse de kusura bakmasın deyip, ben özgünüm maskesi altında yaralanmaları, kırılganlıkları, travmaları ya da değişime karşı direnci gizlemek için harika bir kaçış alanı sunmamalı bize.
Ödül elde edebilmek, cezadan, eleştiriden kaçınmak amacıyla maskelerle dolaşılan bir yaşamda nasıl kendi olabilir insan? Buna bir formül sunamam, zaten haddim de değil. Benim kendim de uyguladığım rağmen formülünü paylaşabilirim. Kendi değerlerime, tercihlerime ve ihtiyaçlarımla uyumlu olarak ortaya koyduğum davranışlarım ile dengede olmaya ve “rağmenler”e rağmen bir duruş sergilemeye çalışıyorum.
Rağmen kavramını biraz daha açayım ve birkaç soru sorayım. Sevilmemeye rağmen, onaylanmamaya rağmen, alkışlanmamaya rağmen, farklılıklarınıza rağmen, kendinizi “ortaya koymayı” göze alabilir misiniz? Charles Bukowski’nin dediği gibi, ” Dünya sana kim olman gerektiğini söylemeden önce kim olduğunu hatırlayabiliyor musun?”
Kendimizi bulmak için önce kendimizi kaybetmemiz gerekir.
Kurtulabilir misiniz yüklerinizden? Ayaklarınıza dolanan kuyruklardan? Kendinize dayattığınız, rahatlığına teslim olduğunuz hapishanelerden firar edebilir misiniz?
Kendimizi uyandırmaktan ve bize daha azına razı olmamızı söyleyen tüm o hislere ve düşüncelere karşı asi olmanın zamanı gelmedi mi? Sizi geride tuttuğunu düşündüğünüz gelenek, din, toplum, arkadaşlık, hatta aile zincirlerini ve de daha birçok şeyi kırmanın, egolarınızı dengelemenin, korkulardan kurtulmanın zamanı gelmedi mi?
Kolay mı yukarıdaki yazdıklarımı hayata geçirmek? Değil. Bende hala uğraşıyorum. Anlamaya ve çözmeye çalışıyorum. Kendimi tanımaya alan açıyorum. Hata yapıyorum. Hata yapmaktan korkmuyorum. Hatta beni korkutan ne kadar şey varsa bulup üzerine gitmeye çalışıyorum. Kabuklarımdan, korkularımdan, bağımlılıklarımdan sıyrılmaya, sevgi, mutluluk, şefkat, sabır, hoşgörü, affetme, uyum duygusu ile yaşamaya ve başarmaya çalışıyorum.
Ve bunu gerçekten başardığım gün, Tarkan şarkısında oynama demesine rağmen, atacağım kendimi sokaklara ve şıkıdım şıkıdım oynacağım.
- Yalnız Balina - 17 Aralık 2024
- İnsan Hayatının Anlamı ve Değeri Nedir? - 21 Kasım 2024
- Düşünceyi Düşünmek - 2 Kasım 2024