Birleşik Kamu-İş’in Açlık-Yoksulluk Araştırması: Ekonomik Krizin Derin Etkileri

Türkiye, 2024 yılında ekonomik bir dönüm noktasında bulunuyor. Birleşik Kamu-İş tarafından yayımlanan “Açlık-Yoksulluk Araştırması” raporu, ekonomik krizin derinleştiğini ve toplumsal eşitsizliklerin arttığını gözler önüne seriyor. Temmuz ayı verilerine göre, açlık sınırı bir önceki aya kıyasla 202 lira artış göstererek 20 bin 776 liraya yükselmiş durumda. Bu durum, asgari ücretin ve emekli maaşlarının yetersizliğini daha da belirginleştiriyor.

Gıda dışı harcamalarda yaşanan endişe verici artışlar, yoksulluk sınırının gıda ve gıda dışı harcamaların toplamı olarak 885 lira artarak 62 bin 302 liraya çıkmasına neden olmuş. Son bir yılda açlık sınırı 8 bin 56 lira, yoksulluk sınırı ise 28 bin 318 lira artış göstermiş. Bu durum, hükümetin ekonomik krizle mücadele stratejisinin yetersizliğini ve ekonomik krizin köklü çözümüne yönelik irade eksikliğini ortaya koyuyor.

BBC News Türkçe’nin analizine göre, 2024 yılı, ekonomik dengelerin yeniden oluştuğu ve doğru politikalarla bedel ödeme yılını temsil ediyor. Orta Vadeli Program’da belirtilen büyüme hedefleri ve enflasyon tahminleri, ekonomik iyileşmenin sinyallerini veriyor olsa da, bu iyileşmenin sürdürülebilirliği ve halkın refah seviyesine olan etkisi, halen belirsizliğini koruyor.

Bloomberg HT’nin raporlarına göre, para politikasındaki sıkılığın devam etmesi ve iç talepte beklenen yavaşlama, 2024 yılında Türkiye ekonomisinin önemli motorlarından biri olan iç talep üzerinde baskı yaratıyor. Küresel düzeyde merkez bankalarının sıkılaşma döngülerinin sonuna gelmesi ve ekonomilerin nasıl bir iniş gerçekleştireceği, Türkiye’nin ekonomik görünümü için kritik başlıklar arasında yer alıyor.

Karar gazetesinin haberine göre, ekonomik iyileşmenin bir yana, dolar ve enflasyonun 2024 yılında rekor seviyelere ulaşması bekleniyor. Bu durum, ekonomik krizin sadece mevcut durumu değil, gelecekteki seyrini de etkileyebilecek bir faktör olarak karşımıza çıkıyor.

Türkiye’nin ekonomik krizi ve toplumsal eşitsizliklerle mücadelesi, sadece finansal politikalarla değil, aynı zamanda kapsamlı sosyal politikalarla ele alınmalıdır. Hükümetin ve politika yapıcıların, vatandaşların yaşam kalitesini iyileştirecek ve ekonomik krizin etkilerini hafifletecek adımları atması gerekmektedir.