Neoliberalizmin sonu

Koronavirüsün yol açtığı gelişmeler, bütün dünyada neoliberalizm ve serbest piyasa ekonomisinin sorgulanmasına yol açtı. Uzmanlar “güçlü devlet”in ve kendi kendine yetmenin öneminin bir kez daha görüldüğüne dikkat çekiyor.

Yeni tür koronavirüs salgını, dünyanın neredeyse tamamında toplumsal ve ekonomik hayatı durma noktasına getirdi. Pandemiyle mücadele edebilmek amacıyla kimi ülkede sokağa çıkma yasağı ilan edilirken kimi ülkedeyse toplumsal teması en aza indirebilmek için evden çalışma imkanları artırdı. Çok sayıda devlet, ekonomilerini ayakta tutmak için yüzlerce milyar dolarlık kurtarma paketleri açıkladı.

Koronavirüs salgınının gerektirdiği toplumsal kısıtlamalar ve ekonomik yardım paketleri, alıştığımız ekonomik düzenin de sorgulanmasına yol açtı.

Alman Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü (DIW) Başkanı Marcel Fratscher, korona krizinin ekonomik etkilerine karşı yürütülen mücadelenin, serbest piyasa ekonomisine olan inanca zarar verdiği görüşünde. Alman haber ajansı dpa’ya konuşan Fratscher, toplumların tam rekabete bel bağlamasının büyük riskleri beraberinde getirebileceği uyarısında bulundu.

Çalışanlar, şirketler, klinikler ve okullara yapılan devlet yardımlarının şu anki koşullar altında kaçınılmaz olduğunu belirten birçok ekonomist devletin ekonomideki rolüne dikkat çektiği gibi Fratscher, “Korona krizi ile birlikte neoliberalizmin tabutuna son çivinin çakıldığını söyleyebiliriz” diye konuşuyor. Fratscher, “Şimdi görüyoruz ki, iş ciddiye bindiğinde devlet son çare. Piyasaların artık kilit alanlarda tek başına işlevsel olması mümkün değil” değerlendirmesinde bulunuyor. Fratscher’e göre, 2008-2009 finans krizinin yanı sıra göç ve iklim krizleri de bunun kanıtı.

DIW Başkanı, COVID-19 krizinin, devletin hantal ve bürokratik olduğu tezini zayıflattığı görüşünde. Fratscher, “Alman hükümeti garanti ve doğrudan yardımlar için bir milyarı aşkın para ayırdı. Bu şunun göstergesi: Güçlü, etkin, işlevsel bir devlet son derece hayati öneme sahip” diyor. Fratscher, korona krizinden en çok etkilenen ülke olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) örneğinin, “devlet kurumlarının ne kadar önemli olduğunu gösterdiğini” ifade ediyor.

 Koronadan sonra ne olacak?

Koronavirüs krizinin çok kısa bir sürede getirdiği değişimler, uzmanları toplum ve ekonominin geleceği üzerine kafa yormaya itiyor. Birçok ekonomi uzmanı, krizin ardından ekonominin ne yöne evrileceğine ilişkin araştırmalar yürütüyor.

Siegen Üniversitesi’nden ekonomist Niko Paech, çalışmalarında ekonomide sürekli büyümenin hedeflenmesi olgusunu sorguluyor. Paech’in radikal olarak nitelendirilebilecek “post-büyüme ekonomisi” modeline göre, küresel tedarik zincirlerinin ortadan kaldırılması ve sanayinin daralması ve bunun paralelinde yerel üretim, kendi kendine yeterli olma ve paylaşım modellerinin yaygınlaşması gerekiyor. Sanayiyi bir “iskambil kuleye” benzeten Paech, küresel bir karşılıklı bağımlılığın ekonomik açıdan riskli olduğunu vurguluyor.

Türkiye’de de birçok ekonomist kilit konumdaki üretimin devletin yeniden üstlenmesi ve tarıma dikkat çekmekte. Küresel boyutta yaşanacak krizlerle baş etmenin piyasa ekonomisi ile mümkün olmadığı görüşü hakim olmaya başlarken devletin yeniden ekonomide düzenleyici bir rol üstlenmesi gerektiğini belirtiyorlar…