Türkiye siyasetinde sertleşen dil, demokratik alanı daraltmakla kalmıyor, toplumsal kutuplaşmayı da körüklüyor. T24 yazarı Murat Belge, 20 Mayıs 2025 tarihli köşe yazısında bu gerilimin özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylemiyle beslendiğini ve siyaseti düşmanlaştırma üzerine kurulu bir düzene dönüştürdüğünü vurguladı. Belge’ye göre bu sertleşme sadece bugünün problemi değil, tarihi kökleri olan bir siyasi alışkanlıklar sisteminin devamı.
“Siyaset savaş değildir” diyerek yazısına başlayan Belge, özellikle Erdoğan’ın muhalefete yönelik “terörist” suçlamalarını sorguluyor. Bu tür suçlamaların gerçekliğiyle ilgilenilmediğini, daha çok kendi seçmen kitlesini konsolide etmek amacıyla kullanıldığını belirtiyor:
“Ana muhalefet partisine ‘terörist’ demenin amacı ne olabilir? Bunun herhangi bir temeli olmadığını Tayyip Erdoğan bilmiyor mu? Elbette biliyordur. Ama bilmesi böyle konuşmasına engel değil.”
Belge, Erdoğan’ın kendi tabanında “doğru-yanlış” kriterinden çok, “bizim taraf ne diyor” anlayışının hâkim olduğunu farkında olarak bu dili tercih ettiğini savunuyor. Seçmenini bir tür psikolojik hazırlığa sokan bu söylemin ardında, iktidarı kaybetmeme stratejisinin yattığına dikkat çekiyor.
Cumhurbaşkanı’nın sadece sert üslupla değil, somut eylemlerle de bu yaklaşımı sürdürdüğünü belirten Belge, Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptali ve ardından gözaltına alınmasını da bu bağlamda değerlendiriyor:
“İmamoğlu olayına şöyle bir göz atmak, usul musul denecek bir şey kalmadığını, ‘ben yaptım oldu’ hukukunun geçerli olduğu bir düzende yaşadığımızı gösteriyor.”
CHP’ye Övgü: “İten değil çeken bir politika”
Yazıda, bu ortamda ana muhalefet partisi CHP’nin takındığı tavır özel olarak olumlu bir örnek olarak ele alınıyor. Belge, CHP’nin kışkırtıcı dili reddederek “çeken” bir siyaset yürütmesini, Erdoğan’ı kendi ürettiği sertlik içinde yalnız bırakması açısından stratejik olarak doğru buluyor. Bu durumu şöyle ifade ediyor:
“Halk Partisi çok zor bir çizgiyi başarıyla sürdürüyor, ‘iten’ değil ‘çeken’ bir politika yürütüyor, Erdoğan’ı kendi huşuneti içinde hapsediyor.”
Ancak Belge’ye göre sorunun kökeni çok daha derin: Türkiye’nin çok partili yaşama geçişi, partiler arası olgun ilişkiler doğurmadı; tam tersine, karşılıklı nefret ve kuşku üretmeye devam etti. Belge, bu kültürel ve tarihsel sertliğin kökenini Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş sürecine kadar götürüyor:
“Bu sürenin uzaması tabii ‘moral bozukluğunu’, ‘batıyoruz, yok oluyoruz’ ruh halini yerleşikleştirdi. Bu koşullarda belirli bir çizgiye bağlanan kişi çizgisinde son derece bağnaz olmayı kural belledi.”
Laiklik-İslam gerilimi: En patlayıcı ayrışma
Belge, yazısının son bölümünde Türkiye’deki en “patlayıcı” ayrışmanın laiklik ile siyasal İslam arasında olduğunu vurguluyor. Bu gerilimin hâlâ aşılmadığını ve siyasetin merkezinde olmaya devam ettiğini belirtiyor:
“Ama bütün bunların arasında en ‘patlayıcı’ ayrışma laiklik ve İslam arasında olandı. Şimdi de onun kıskacındayız.”
Bu çerçevede çözüm önerisi olarak, özellikle laiklik çizgisinde duran kesimlerin kendi içlerinde bir karşılıklı anlayış dili geliştirmesi gerektiğini ifade ediyor. Tartışmanın bir “kör dövüşü” değil, diyalog imkânı haline gelebileceğini hatırlatıyor:
“Herkes benim gibi düşünmek zorunda değil. ‘Zorunda’ diye tutturan kişi Tayyip Erdoğan’ın yolunda ilerliyor demektir. İkincisi, benim gibi düşünmeyen kişi düşmanım olmak zorunda değil.”
Diyalog kültürü inşa edilmeden bu gerilim aşılamaz
Belge’nin yazısı, mevcut otoriter söylemden çıkışın yolunun toplumsal kutuplaşmanın ötesine geçmekle mümkün olduğunu vurguluyor. Muhalefetin sertleşmeye kapılmadan yürüttüğü stratejinin önemine işaret ederken, laiklik savunucuları arasında daha geniş bir empati ve anlayış alanı kurulması gerektiğini savunuyor.
Türkiye’de siyasetin zehirli atmosferinin tek sorumlusu bir kişi ya da iktidar değil, tarihsel alışkanlıklar ve bu alışkanlıkları sorgulamayan muhalif çevreler de bu çarkın bir parçası. Bu nedenle Murat Belge’nin yazısı, sadece bir eleştiri değil, aynı zamanda bir çağrı niteliği taşıyor: Diyalog kültürü olmadan hiçbir yarılma sağlıklı biçimde onarılamaz.
Kaynak:
Belge, Murat. “Siyaset savaş değildir.” T24, 20 Mayıs 2025. https://t24.com.tr/yazarlar/murat-belge/siyaset-savas-degildir,43485
- Göbekli Tepe: Uygarlık Anlayışını Sarsan 12.000 Yıllık Anıt - 12 Haziran 2025
- Trump’ın Los Angeles’a Gönderilen Ulusal Muhafızları: Bir Tatbikat mı? - 8 Haziran 2025
- Doğurganlığın Düşüşü ve Gerçek Tehdit: Erdoğan Neden Ekonomiyi Görmek İstemiyor? - 24 Mayıs 2025