Meksika’dan gelen arama kurtarma ekipleri: Başımıza silah dayadılar

MaraÅŸ depremlerinin ardından Meksika’dan bölgeye gelen arama kurtarma ekibinin öncüsü Aydemir TaÅŸova, büyük güvenlik sorunları yaÅŸadıklarını ve polisin bütün bunlara seyirci kaldığını söyledi. TaÅŸova, “Silahı çıkarıp başıma dayadılar” dedi.

MaraÅŸ’ta 6 Åžubat tarihinde meydana gelen depremlerin ardından, arama kurtarma faaliyetleri için Türkiye’ye gelen Meksikalı ekibe öncülük eden Aydemir TaÅŸova, “Bölgeden ekibimi çekmek istedim çünkü saldırıya uÄŸrama ihtimalimiz vardı. Sonrasında grup içinden birkaç kiÅŸi otelin ikinci katında bir yer gösterdiler ve içeride altın ve dövizlerinin olduÄŸunu ve onları çıkartmamızı istediler. Ä°tiraz etiÄŸimde silahı çıkarıp başıma dayadılar ve öldürmekle tehdit ettiler” dedi.

TaÅŸova ayrıca, “Her ÅŸeyin üstüne tuz biber olan olay 19 Åžubat Pazar saat gece 2 gibi yaÅŸandı. Bizi otobüslere bindirerek baÅŸka bölgeye intikal ettirmek istediler. Ekip yorgun olduÄŸunu sabah ayrılma talebimizi bildirdik. Ama CumhurbaÅŸkanı geleceÄŸi için binadan transfer edileceÄŸimizi ve yapacak bir ÅŸey olmadığını söylediler. Ekip arkadaÅŸlarım otobüslere bindirildi ve gönderildi” dedi.

Depremlerin ardından dünyanın her yanından Türkiye’ye yardım geldi. Pek çok enkazda arama kurtarma çalışmaları yapan gönüllüler arasında Meksikalılar da vardı. Yaşadığı depremler nedeniyle arama kurtarmada tecrübe sahibi olan Meksika, Türkiye’ye çok sayıda gönüllü gönderdi. Kurtarma sırasında Proteo isimli Meksikalı bir köpek de öldü.

Meksikalı ekiplerden biri olan Meksika merkezli Topos Azteca Uluslararası Arama Kurtarma Tugayı üyeleri çok sayıda yurttaşı enkazdan çıkardı. Bu tugayın içinde 8 yıldır Meksika’da yaşayan Aydemir Taşova da vardı. Taşova, Türk olması ve Türkçe bilmesi nedeniyle Meksikalı gruba öncülük de etti. 25 yıldır arama kurtarma personeli olan Taşova, Meksika’da kurtarma eğitimleri de veriyor.

Çantlar açılmış ekipmanlar çalınmış

Dün, Meksika’ya geri dönen TaÅŸova, deprem bölgesinde neler yaÅŸadıklarını Cumhuriyet’ten Barış TerkoÄŸlu’na anlattı:

“Meksika’dan önce Ä°stanbul’a sonra da uçakla Adana’ya geldik. Adana’ya geldiÄŸimizde bagajlarımızı teslim alamadık. Yanlış uçaÄŸa yükleme yapılmış. Bagajları takip etmeleri ve geldiÄŸinde bize ulaÅŸtırmaları için iki personel bıraktık. Ve biz askeri helikopter ile Hatay’a gittik. Gece 2 de personel ekipmanlarımızı getirmiÅŸ. Ekipmanlarımın olduÄŸu çantanın açılmış tokalarının kırık olduÄŸunu gördüm. Bir arkadaşımız da çantasının eksik olduÄŸunu söyledi. Kayıp olan ekipmanlarımız şöyle: Leader Multısearch 8 (uwb radar + 3 sismik sensör + 1 termal+ 1 renkli arama kamerası), Leader Hasty ms 2 (3 sismik sensör + renkli arama kamerası)

Gönülülere çadır verilmemiş

İstanbul’dan arama kurtarma ve halat erişim konusunda uzman arkadaşlarımdan yardım istedim. Kendi ekipmanlarıyla birlikte, yanıma geldiler. AFAD İl Koordinasyon Merkezi 112 Acil Çağrı Merkezi’nin girişinde kalmaya başladık. Neden çadırda değil de girişte kaldığımızın da kısa açıklamasını yapayım. Nelere maruz kaldığımızı da daha iyi anlarsınız. İlk gün AFAD bize gönüllü personeller verdi. Bu süreç içerisinde bu personelle birlikte çalıştık. Bizlere yardımcı oldular.

Gece geç bir saatte, sıcaklık sıfırın altına düşünce, onlara çadırlarını kurmalarını ve dinlenmelerini söyledim. Ama kendilerine çadır ve uyku tulumu verilmediğini söylediler. Ben de yanıma 5 gönüllü alarak AFAD’a gittim. Durumu anlattım. Ekip olarak bizim kamp ekipmanlarımızın olduğunu söyledik. Ama bize tahsis edilen personelin çadır ve uyku tulumunun olmadığını ve bu sebeple gönüllü personele yetecek çadır ve uyku talebim oldu. Ayrıca bölgede elektrik olmadığı için jeneratör ve batarya talebimizi ilettik.

(ÇeÅŸitli görüşmelerin ardından yönlendirildikleri kiÅŸi) Telefondaki kiÅŸi dışardan gelen arama kurtarma ekiplerine çadır vermediÄŸini, başımızın çaresine bakmamızı söyledi. Ben de ekibin ekipmanı olduÄŸunu, sadece AFAD’ın görevlendirdiÄŸi personelin çadır ve ekipmanlarının olmadığını, donma tehlikesi geçirebileceklerini söyledim. Ama “beyefendi çadır madır yok ne yaparsanız yapın” diyerek yüzümüze telefonu kapattı. Depoya diÄŸer eksikliklerimizi almaya gittiÄŸimizde, bize batarya veremeyeceklerini, jeneratör için de beklememiz gerektiÄŸini söylediler. Ama battaniyeleri verdiler.

Uykuda hırsızlık vakası

(Uzun uğraşlardan sonra jeneratör edindiklerini anlatıyor) Kaçıncı gün hatırlamıyorum. Sabaha karşı dört gibi, 112 Acil Çağrı Merkezi’nde birkaç saat dinlenmek için uyuduk. Enkazdan dönmüştük ve yanlış hatırlamıyorsam o gün 55 yaşlarında bir kadını kurtarmıştık. İki saatlik o uyku süresinde biri veya birileri şu malzemelerimizi almış: 3 kask (2 kask vizörleri ile birlikte), 3 adet kafa feneri, 6000 dolar para, 1 adet Profesyonel emniyet koşumu, 200 metre 11 mm kalınlığında reflektörlü siyah statik halat, 1 adet kaz tüyü tulum, 1 adet 85 litrelik Duffle çanta, 2 adet heavy dutty transfer çantası.
Bunlar dışında bir çanta birkaç teknik malzeme daha eksikti ama kolay temin edilebilecek ürünler olduğu için kayıp olarak bildirmedik. Çevredeki polise ve askerlere durumu bildirdik. Bizi bir askerle ve bir polis amiri ile görüştürdüler. Serinyol Jandarma Karakolu ile iletişime geçtiler ama acil kurtarma operasyonuna katılmamız gerektiği için birkaç gün sonra tutanaklar tutulabildi. Hatay’dan ayrıldığım güne kadar (19 Şubat) ekibimizin ve diğer ekip ve çalışanların ekipmanları ve eşyaları çalınmaya devam etti.

“Başımıza silah dayadılar”

Havare Otel enkazında tehlikeli bir durumun içinde kaldık. Yüzlerce kişilik bir grup (bize aşiret olduklarını söylediler) bizi öldürmekle tehdit etti. Bir kısmı enkaza girmemizi ve kurtarma çalışmalarında bulunmamızı istemedi. İş makinası ile girip cenazelerini hızlıca alma niyetindeydiler. Bölgeden ekibimi çekmek istedim çünkü saldırıya uğrama ihtimalimiz vardı. Sonrasında grup içinden birkaç kişi otelin ikinci katında bir yer gösterdiler ve içeride altın ve dövizlerinin olduğunu ve onları çıkartmamızı istediler.

İtiraz etiğimde silahı çıkarıp başıma dayadılar ve öldürmekle tehdit ettiler. Polisler olanlara seyirci kaldı ve yardım talebimize karşılık vermeden ayrıldı. AFAD’a, öncesinde, bölgeye asker ve polis göndermeleri konusunda yardım çağrısında bulunmuştuk. Saatlerce o bölgede rehin tutulduk. Şans eseri, özel harekat polisleri olayı görünce otel çevresinde güvenliği sağlayıp bizim güvenle ayrılmamızı sağladı.

“ErdoÄŸan gelecek diye baÅŸaltıldı”

Her şeyin üstüne tuz biber olan olay 19 Şubat Pazar saat gece 2 gibi yaşandı. Bizi otobüslere bindirerek başka bölgeye intikal ettirmek istediler. Ekip yorgun olduğunu sabah ayrılma talebimizi bildirdik. Ama Cumhurbaşkanı geleceği için binadan transfer edileceğimizi ve yapacak bir şey olmadığını söylediler. Ekip arkadaşlarım otobüslere bindirildi ve gönderildi.
Meksika Büyükelçisi’ne yaÅŸananları anlatmak ve çalışmalarımız hakkında bilgi vermek gerektiÄŸi için geceyi 112 Acil ÇaÄŸrı Merkezi’nde geçirdim. Ankara’ya transferim konusunda hiçbir yardımda bulunulmadığı gibi, ekibimin nereye intikal ettirildiÄŸi bilgisi de verilmedi. Sonra ekiple telefon baÄŸlantısı kurduÄŸumda biraz rahatladım. Ankara’ya transferimi sosyal medyadan da beni bana ulaÅŸan kiÅŸiler geçekleÅŸtirdi.” (HABER MERKEZÄ°)