Kimse Yüreğinin Götürdüğü Yere Gidemiyor

İnsanın hayatının eşini bulması kolay değildir. Bütün insanlar eşsizdir, eşi benzeri yoktur. Nadiren eşini bulur. İşte buydu yıllardır aradığım der. Yeni bir kıta bulma sevincidir.  Mıknatıs gibi çekerler birbirlerini.  Tıpkı ben dersiniz. Benim gibi seviyor, benim gibi okuyor, benim gibi yazıyor, benim gibi düşünüyor, benim gibi acı çekiyor, benim gibi nefret ediyor. Öyle zamanlar vardır ki aynı rüyaları anlatırsınız.  Şiir okumak, müzik dinlemek ayrı bir anlam kazanır. Yani büyülenirsiniz adeta. Aynaya baktığınızda kendinizi nasıl incelerseniz onu da öyle incelersiniz, aynaya bakmaya nasıl doyamazsanız ona bakmaya da doyamazsınız.

Ama geç kalınmış bir buluşmalardır en kötüsü de. İşte o zaman hayat sizi derdest eder adeta. Hayat kaosa dönüşür. Hayatınızda bir kişi varsa da çekip atamazsınız çünkü ağzınızdaki çiğnediğiniz lokma değildir: O güne kadar sizinle iyi ve ya kötü günleri yaşamıştır. Çocuklarınız, akrabalarınız, ortak dostlarınız, maddi paylaşımlarınız vardır.  İşte tam burada imkânsız olan ne varsa yolunuza çıkar. Akıl ve yürek çarpışmaya başlar. Büyücü ve ya bir şarlatan da değilsiniz ki geçmişin yok edileceğine inanasınız. Ya da yüreğinizin götürdüğü yere gidemezsiniz çünkü hayatınız bir roman değildir. Burada akıl devreye girer çoğu zaman akıl yüreği yolundan eder.  Otur oturduğun yere der.

Teyze oğlu, amca kızı ya da nasılsa evleneceğim bu olsa n’olur ki, bir ailem olsun dediğiniz güne pişman olursunuz. Hayatınızda her ne varsa boynunuzu büker, sizi yolunuzdan eder. Yürek büzüşür kalır, susar susar… İnsan ruhunda bölünmeler, savaşlar başlar bu defa.

Normal insan gibi yaÅŸamak neydi?

Teyze oğlu, amca kızıyla ve ya nasılsa evleneceğim bu olsun dediğiniz kişiyle yaşama devam mı? Yoksa yüreğinize yeni yolculuklar vaad eden kalbinizi dinleyip yola çıkma cesareti mi?

Gelsin sonsuz üzüntüler ve utanç! Gelsin bastırılmış duygular. Gelsin tedavisi imkânsız travmalar. Kendinden kaçmalar.

Sorumluluk neydi sahi?

Dünyanın bütün cephanelerini bir araya getirseniz boynunuza yüklenen sorumluluğun altından kaçamazsınız. Siz o güne kadar yaşadığınız hayattan, hayatınıza giren ne varsa ondan sorumlusunuzdur. Ruhunuz canlı bombadır artık. Hatayı başkasında ararsınız, hayatınızı zorlaştıran koşullara lanet edersiniz.

Tartışmalar, fikir ayrılıklarıyla sürer gider yaşam. Yüreğinizin götürdüğü yollar kapanır. Travmatize anneler ve babalar, takıntılar. Yanıp sönen umutlar, sevgi yanılsamalarıyla geçip gider.

İnsan hayatının eşini bulduğu halde yüreğinin götürdüğü yere gidemediği için ölmez elbette. Ama  iç dünyasındaki bölünmüş parçalarıyla yaşamak kolay değildir. Hadi gidin gidebilirseniz.