Joe Biden, Başkan adaylığını resmen açıkladı

Biden, adaylığını açıklama tarihi konusunda uzun süre tereddüt etti ama sonunda 2024 seçimleri için Başkanlık kampanyasını bugün resmen başlattı.

Biden, son Başkanlık kampanyasına çifte paradoksla giriyor. İddialı reformlar konusunda önemli bir sicile sahip, ancak popüler olmayan bir Başkan! Adaylığı kendi cephesinde bile şüphe uyandırıyor. Yine de Demokratlardan Başkan adaylığı için ciddî bir rakip henüz çıkmış değil.

Biden’ın en aktif olduğu alan şüphesiz ekonomi cephesi. Beyaz Saray’ın girişimiyle 1,2 trilyon dolarlık bir altyapı yatırım planı 2021 sonunda Kongre’de oylandı.

Avrupa’da büyük heyecan yaratan “Enflasyonu Azaltma Yasası”, sera gazı emisyonlarını azaltmayı taahhüt eden üreticilere on yıl içinde yaklaşık 400 milyar dolar vaat ediyor ve Amerikalıların sağlık faturalarını azaltmak için bir dizi önlem öngörüyor.

İkonik bir kampanya vaadini yerine getiren Başkan, 16 milyon Amerikalı öğrencinin borcunu ortadan kaldırdı ya da önemli ölçüde azalttı. Milyonlarca öğrenci hâlâ değerlendirme aşamasında olsa da yaklaşık 40 milyon öğrenci programdan yararlanabiliyor.

Joe Biden, göreve geldiğinden bu yana 12 milyon kişiye istihdam yaratıldı ki işsizlik oranı yüzde 3,5 ile son yarım yüzyılın en düşük seviyesinde seyrediyor.

Başarıları

Biden’ın başka önemli başarıları da var. Silah satışları üzerindeki kontrollerin sıkılaştırılması için on yıllardır ilk kez önemli bir yasa çıkarılması; eşcinsel ve ırklar arası evlilikler için yeni korumaların federal yasalarda yer alması gibi.

Rusya’nın taarruzu karşısında Ukrayna’yı destekleyen Biden, Batı koalisyonuna tereddütsüz liderlik etti ve Kiev’e yaklaşık 70 milyar dolar yardım sağladı.

Ancak hem Beyaz Saray web sitesinde hem de aday Joe Biden’ın web sitesinde duyurulan bu rekorun Amerikalıların çoğunluğunda yankı bulmadığı açık.

FiveThirtyEight tarafından yapılan son anketlerin derlemesine göre, Amerikalıların yüzde 42,3’ü Joe Biden’ın eylemini onaylarken, yüzde 53’ü aksi görüşte.

Bu oran, seçim uzmanları tarafından bir uyarı olarak değerlendiriliyor.

Her on Demokrattan sekizi Başkan’ın icraatını onaylarken, sadece yüzde 44’ü onun Demokrat Parti için en iyi aday olduğunu düşünüyor.

En az bunun kadar endişe verici olan bir başka husus da çoğu zaman belirleyici olan bağımsız seçmenlerin (ne Demokrat ne de Cumhuriyetçi) sadece yüzde 26’sının Joe Biden’ın icraatı hakkında olumlu görüşe sahip!

Biden’ın sağlığı sorgulanıyor

Popüler olmamanın ötesinde, yeni bir göreve giden yoldaki bir diğer büyük engel de tabii ki kaptanın yaşı. Biden, bir sonraki Başkanlık dönemin başında 82, bitiminde ise 86 yaşında olacak. Elbette Joe Biden resmi olarak sağlıklı. İçki, sigara içmiyor, haftada beş gün egzersiz yapıyor.

Beyaz Saray tarafından 16 Şubat’ta yayınlanan son kapsamlı sağlık raporu, bir dizi küçük rahatsızlığa dikkat çekiyor, Başkanın 2022 yazında geçirdiği Covid’den çok az etkilendiğini vurguluyor ve “Başkan Biden 80 yaşında dinç ve Başkanlık makamına uygun” sonucuna varıyor.

Aslında, bazen çelimsiz bir görünüme ve küçük, zahmetli adımlarla noktalanan bir yürüyüşe sahip olan bu seksenlik Başkan, ABD’nin Volodimir Zelenskiy’nin Ukrayna’sına olan sarsılmaz desteğini göstermek için bir Kiev’e yaptığı cüretkâr ziyaret için neredeyse üç gün içinde onlarca saatlik uçak ve tren yolculuğuna gözünü kırpmadan katlandı.

Ancak ABD Başkanı görevinin başından bu yana birden fazla kırılganlık belirtisi gösterdi. Bisikletten düştü, Air Force One’ın merdivenlerinde tökezledi.

Uzun zamandır alışkın olduğu gaflar da Beyaz Saray’daki ilk yıllarına damgasını vurdu. Eylül ayında “Jackie nerede?” diye sorduğu gibi… Oysa Jackie, birkaç hafta önce hayata veda etmişti!

Rakip yok

Biden, siyasî açıdan da Cumhuriyetçilerin kararlı muhalefeti karşısında kendisini bazen fazla ılımlı bulan sol kanat tarafından kötü muamele gördü.

Örneğin, Biden, altyapı konusunda, 550 milyar doları yeni projeler için olmak üzere 1,2 trilyon dolarlık bir planla yetinmek zorunda kaldı, oysa kendisi bu miktarın üç katını hedefliyordu.

Peki o zaman, bu zayıflamış Başkanla Demokratların adaylığı için yarışan güvenilir bir rakibin olmamasını nasıl açıklanabilir?

Şimdiye kadar sadece ünlü ismi ve geçmişi dışında sunabileceği pek bir şey yokmuş gibi görünen Robert F. Kennedy Jr’ın ya da 2020 ön seçimlerinde çoktan kenara itilmiş olan aktivist Marianne Williamson’ın kendilerini ilan etmeye cesaret edebilmiş olmalarını nasıl karşılanabilir?

İtici bir güç olarak Donald Trump korkusu

Obama’nın eski danışmanlarından, şimdi CNN’de siyasi analist ve Chicago Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan David Axelrod, bu ciddi tehdit eksikliğinin en az üç nedeni olduğunu düşünüyor.

Birincisi, görevdeki başkan hala önemli bir siyasî ve kurumsal avantaja sahip. Makamın prestijine, inisiyatif alma araçlarına ve parti aygıtının kontrolüne sahip.

İkinci olarak Joe Biden, Demokrat Parti’yi kendisi için çok daha elverişli olan yeni bir ön seçim takvimi benimsemeye zorlayarak, ikinci avantajı ustalıkla kullandı. Biden’ın 2020’de dördüncü olduğu Iowa parti meclisi artık ön seçim sezonunun başlangıç etkinliği olmayacak.

ABD’de bir başkanlık kampanyasının maliyeti kelimenin tam anlamıyla patladığı için, bu önde giden aday statüsü mali açıdan da belirleyici.

Opensecrets.org web sitesine göre, Joe Biden, 2020 kampanyası için toplamda 1,6 milyar dolardan fazla harcama yaptı. OpenSecrets ayrıca Beyaz Saray yarışı için yapılan toplam harcamanın 2016 ve 2020 yılları arasında iki katına çıkarak 14,4 milyar dolara ulaştığını belirtiyor. Bu da birden fazla potansiyel adayı caydırmaya yetiyor.

Son olarak, üçüncü faktör: Donald Trump’ın hayaleti ve Demokratlarda uyandırmaya devam ettiği korku, onları güvenli bir bahsi tercih etmeye ve bir Başkanlık kampanyası tecrübesi hiç geçirmemiş “yeni” bir aday riskini göz ardı etmeye yöneltiyor.

Donald Trump, kampanyaya yavaş bir başlangıç yapmasına ve bir dizi yasal soruna rağmen halihazırda şu anda Cumhuriyetçi adaylık yarışının açık favorisi konumunda!

Sonuç olarak David Axelrod, Joe Biden’ın çok sevdiği, İrlanda kökenli bir başka ünlü Amerikalı siyasetçinin, 1960’lardan 1980’lere kadar Massachusetts valisi ve ardından Boston Belediye Başkanı olan Kevin White’ın şu özdeyişini hatırlatıyor: “Beni Yüce Olan’la karşılaştırmayın. Beni alternatifimle karşılaştırın!”