İnsanım olur musun?
Anadolu’da “gelinlik yapmak” diye bir âdet vardır.
Bu âdete göre, bir kız evlenip gelin gittiği evde -hele bir de o ev eşinin aile eviyse- kayınpederinin ve evin diğer büyük erkeklerinin yanında normal sesini çıkaramaz, hatta oturamaz, hiçbir yaşam belirtisi gösteremez; sadece mütemadiyen dikildiği kapının dibinde, fısıldayarak konuşma hakkına sahiptir
Bu tuhaf ÅŸeyi ilk kez çok küçükken, Sivas’taki bir akrabamızın evinde gördüğümde tüylerim diken diken olmuÅŸtu. Ben on yaÅŸlarındaydım; eteklerinin dibinde iki yaÅŸlarında bir de çocuÄŸu bulunan gelin de olsa olsa benden altı-yedi yaÅŸ büyük olan baÅŸka bir çocuktu; fakat onun herkesin arasına katılıp oturması, herkes gibi konuÅŸması yasaktı.
AÄŸzı baÄŸlı çocuk gelin, babamın amcası olan kayınpederinin baÅŸ köşesine kurulduÄŸu bir sürü misafirle dolu soframızda bize hizmet ediyordu. Adam, oÄŸlu ve babam da dahil olmak üzere ortamdaki büyük küçük bütün erkekler olanca gürültüleriyle derebeyicilik oynarken, o, odanın bir köşesinde boncuklu yaÅŸmağının ucuyla aÄŸzını kapatarak; gözleri yerde, sahiplerinin emirlerini bekliyordu. Hem de ayakta…
Zorunlu hallerde konuşması gerektiğinde ise, sözcükler yaşmağının arkasından duyulur duyulmaz bir fısıltı halinde çıkıyordu.
Hayatımda ilk kez böyle bir ezen-ezilen iliÅŸkisi görüyor olmamın ürpertici ÅŸaÅŸkınlığını yaÅŸarken, bir yandan da küçücük kafamla bu ürkütücü fısıldamaya makul açıklamalar getirmek için uÄŸraÅŸtığımı hatırlıyorum. İlk önce kendi kendime, “mutlaka hasta olmalı” demiÅŸtim; ama sonra mutfakta kadınların arasında normal sesiyle konuÅŸtuÄŸunu duyunca, gerçeÄŸin dehÅŸetiyle yüzleÅŸmiÅŸtim.
Gelin, o evin zincirsiz kölesiydi.
Sonradan öğrendim ki bu davranışın adı “gelinlik yapmak”mış. Yani, yeni evlenen kızların, ne kadar süreceÄŸi kendilerinin “sahibi” olan erkeklerin insafına kalmış olan yıllar boyunca erkeÄŸin bulunduÄŸu ortamlarda oturmamak, yiyip içmemek, çocuklarını kucaklayıp sevememek, seslerini kısarak konuÅŸmak ve sürekli hizmet etmek zorunda olması âdeti…
Tamam ben de cennet gibi bir evde yaşamıyordum. Sözde solcu olan babamın, gizli faşistliğin en görkemli örneklerinden biri olmasından dolayı, kadına ve çocuğa karşı erkek şiddetinin envaî türlüsüne âşinaydım. Bununla birlikte, annem de direncin en görkemli örneklerinden biri olduğu için, böyle sinik bir kadınlık haline çok yabancıydım. Bir kadına karşı tanığı olduğum bu tanımlanamaz ezme hali bambaşka bir şeydi.
En hiçbir yere koyamadığım tutum ise, baÅŸta sözde Töb-der’li öğretmen babam ve devlet memuru annem olmak üzere, ortamdaki okumuÅŸ yazmışlar da dahil hiç kimse tarafından bu Orta ÇaÄŸ zulmüne ses çıkarılmamasıydı. Evdeki hemen her sosyolojik konumdan insan, bağıra çağıra konuÅŸarak yiyip içerken, ortadaki çocuk kadına emirler yaÄŸdırıyor; hiç kimse, deÄŸil bu duruma müdahale etmeyi düşünmek; kızcağızın gözlerinden süzülen utancı ve kederi görmüyordu bile…
Son derece normal ve sıradan bir durumdu bu onlar için.
Çünkü yerleÅŸik bir âdetti ve bütün âdetler gibi, sorgulanması akılların ucundan geçmezdi…
Bana göre ise, o gün orada gördüğüm manzara, o çocuk halimle bile faÅŸizmin en rafine hallerinden, insanın en karanlık yüzlerinden biriydi…
Hâlâ da öyledir.
Hâlâ da öyledir; çünkü bu olayın üzerine yaÅŸadığım koskoca bir ömür bana gösterdi ki, bu erk-ek coÄŸrafyada devlet tebaasından, patron işçisinden, baba çocuÄŸundan, koca karısından, öğretmen öğrencisinden; lider müridinden; bir ÅŸekilde daha güçlü olan herkes, altındakinden “gelinlik yapmasını” ister.
Yapmayanın tepesine sumsuğu indirir.
“Gelinim olacaksın lan!”
Gelininiz olmayacağız!
Ölünüz olacağız, gelininiz olmayacağız!
Çünkü bizim ağızlarımız da konuşmak; gerektiğinde bağırmak, isyan etmek, hakkımızı aramak, hatta bize zulmedenlere küfretmek için var ve beyinlerimiz de fazlasıyla çalışıyor!
Ben asla senin gelinin olmayacağım!
Sen benim insanım olur musun?
- Bu Kadar Åžuursuzluk Akla Ziyan – Rabia Mine - 19 Ekim 2023
- At Gözlükleri Atlar İçindir - 18 Ekim 2023
- Yine Filler Tepişirken Çimenler Ezildi - 13 Ekim 2023