Sayıştay artık halk adına değil, iktidar adına denetim yapıyor. CHP İstanbul Milletvekili Dr. Gamze Akkuş İlgezdi’nin açıklamaları ve gazeteciler Mustafa Mert Bildircin ile Sefa Uyar’ın yeni kitabı “İktidarın Kılıcı ve Kalkan: Erbaş’ın Diyaneti”, Sayıştay üzerindeki sansür mekanizmasını açıkça gözler önüne seriyor. Bu kez iddialar değil, belgeler konuşuyor. 2022’de yayımlanan genelgelerle Sayıştay’ın anayasal görevini yerine getirmesi sistematik şekilde engellenmiş. Denetim süreci, iktidarın müdahalesine açılarak raporların içi boşaltılmış; kamu denetimi bir gölgeye dönüştürülmüş.
Genelgelerle İnşa Edilen Sessizlik Duvarı
Dr. İlgezdi’nin aktardığına göre, Sayıştay’da sansür 2002’den bu yana artarak kurumsallaştı. Ancak 2022 yılı bu sürecin bir kırılma noktası oldu. Sayıştay Başkanlığı tarafından çıkarılan genelgeler, denetçilerin bağımsız çalışmasını imkânsız hale getirirken, raporlara üst düzey müdahaleyi yasal hale getirdi.
“Denetim sonuçları değerlendirme toplantılarına başkanlık tarafından katılım sağlanabilecektir” maddesi, Sayıştay içindeki kontrolü doğrudan siyasi iradenin temsilcilerine devretti. Böylece, denetçi rapor yazmadan önce neyi yazabileceğini düşünmek zorunda kalıyor.
Sistemli Sansür: Belge Talebi İçin Bile Onay Gerekiyor
Sansürün bir başka aşaması ise Ekim 2022’de geldi. Yeni bir genelgeyle, denetçilerin belge taleplerini Belgenet sistemi dışında yapması yasaklandı. Yani artık bir kamu kurumundan bilgi istemek bile başlı başına bürokratik bir engele dönüştü. Ayrıca, her belge talebi için grup başkanı onayı şart koşularak, Sayıştay içindeki dikey kontrol mekanizması güçlendirildi. Bu da denetçilerin denetim değil, “ön değerlendirme” memuruna dönüşmesi anlamına geliyor.
Kalın Ciltlerden Broşürlere: Sayıştay Raporları Sustu
Bu müdahaleler sonucunda, Sayıştay raporlarının kapsamı dramatik biçimde daraldı. Bir zamanlar kamu kaynaklarının nasıl harcandığını bütün ayrıntılarıyla ortaya koyan raporlar, artık küçük broşürlere dönüştü. Ne usulsüzlükler, ne de siyasi kayırmalar yer bulabiliyor. Zira raporlar yazılmadan önce sansürleniyor, belgeye ulaşmadan önce engelleniyor, denetçiler konuşmadan önce susturuluyor.
İlgezdi bu süreci şöyle özetliyor:
“Sayıştay’ın görevini yapması engellenerek, halkın parasıyla ne yapıldığını öğrenme hakkı elinden alınıyor. Denetim yerine vitrin süsü raporlar hazırlanıyor.”
Kitap Ortaya Serdi: ’İktidarın Kılıcı ve Kalkan’ Artık Belgeli
Tüm bu gerçekleri kamuoyuna taşıyan kitap ise doğrudan Sayıştay sansürünü anlatıyor. Mustafa Mert Bildircin ve Sefa Uyar’ın kaleme aldığı “İktidarın Kılıcı ve Kalkan: Erbaş’ın Diyaneti” adlı çalışmada, yalnızca Diyanet’in değil, Sayıştay’ın da nasıl bir gözetim mekanizmasına dönüştüğü belgeleriyle anlatılıyor. Kitapta ilk kez yayımlanan genelgeler, Sayıştay’ın bağımsız bir denetim organı olmaktan çıkarıldığını açıkça gösteriyor. İktidarın çıkarlarını koruyan, hataları örtbas eden bir yapıya evrilen Sayıştay, artık bir hesap sorma kurumu değil, bir susma ve meşrulaştırma kurumu.