ErdoÄŸan Artık “Esad”e Çalışıyor

“Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli…”

Suriye iç savaşı baÅŸladığında yangına benzin döken, “ÅŸu da yetmez, bu da yetmez Esed’i devirmeli, yıkmalı…” vb. diye esip gürleyen, Suriye’ye durmadan silahlı katil cihatçı ihraç eden ErdoÄŸan iktidarı; döndü dolaÅŸtı, bütün söylediklerini birer birer yalayıp yuttuktan sonra Rusya-Ä°ran yörüngesine girdi ve tabi zorunlu olarak “Esed”e / Suriye rejimine hizmet etmeye baÅŸladı.

Türkiye hava sahasını açtı ve Esad, Rusya’ya uçtu. Ala u vala ile sunulan Soçi görüşmesi öncesi Putin, uzun zamandır ilk defa yurtdışına çıkma güveni duyan BeÅŸar Esad’la sarılarak aslında ortak zafer ve dayanışmalarını kutlamış oldular!… ErdoÄŸan’ın yapacağı artık bunun gölgesinde kalmayı kabul etmek.

İçeride bunu allayıp pullayacak yetenekli bir dalkavuklar ordusu var nasılsa…

Rusya ve Ä°ran, Suriye’deki savaşın bittiÄŸini söylüyorlar. Anlaşıldığı kadarıyla Türkiye’ye biçilen misyon saldığı cihatçılara sahip çıkarak onları sürece razı etmek. Yani kendi pisliÄŸini temizle demeye getiriyorlar. ErdoÄŸan, yıl içinde defalarca Putin’in ayağına koÅŸarak “büyük devlet adamıyım, OrtadoÄŸu’da büyük iÅŸler çeviriyorum” havasıyla sadece taÅŸeronluk yapıyor.

Bu hizmetlerinin karşılığında ÅŸimdi artık umduÄŸu tek ÅŸey “Kürt annesini görmesin!” YPG/PYD barış görüşmelerine katılmasın. Kürtlere özerklik-federasyon gibi haklar tanınmasın…

Ne var ki herkes biliyor ki artık ne Suriye’de, ne de Irak’ta Kürtler dışlanarak hiçbir denklem kurulamaz.

OrtadoÄŸu üzerinde kapışıyor gibi görünseler de en azından Suriye’de ne olup olmayacağı üzerinde ABD ile Rusya arasında bir uzlaÅŸma olduÄŸu görülebiliyor.

Bu da Şam rejimini zorla devirme planlarının tutmadığı, dahası bunun IŞID, El-Kaide, Nusra benzeri siyasi felaketleri tetiklediği ve asıl tehlikenin de buradan beklendiği çizgisidir. Kısaca TC, Suriye politikasında tamamen boşa düşmüş durumda.

Geriye Kürtler konusu kalıyor. Ne Åžam rejimi ne Rusya ne de ABD, Kürtleri dışlayarak çözüm olmayacağını görüyorlar. Bunun sınırları ne olacak, Federasyon mu, özerklik mi? Åžimdilik belirsiz ama Türkiye’nin umduÄŸu gibi asla “HİÇ BÄ°R ÅžEY!” deÄŸil…

Bir de “Efrin’e gireceÄŸiz, şöyle böyle yapacağız” babalanması var hesapta. Saldırı ve maceraya kalkmaları mümkün; ihtiyaçları da var aslında, gözleri keserse tabi. Efrin’in Kobani’den daha güçlü bir direniÅŸ göstereceÄŸinden kuÅŸkuları olmamalı…

Bu saatten sonra Rusya ve ABD, savaşın başından beri hiçbir çatışma yaÅŸanmayan Efrin’i, Türkiye’nin harabeye çevirmesine göz yumarlar mı?

Sanmıyorum…

Senaryo şöyle de geliÅŸebilir: Åžu anda yine de destek almaya ve umut beslemeye devam ettiktleri için öfkelerini kontrol etmeye çalışan birbirinden kanlı Cihatçı gruplar; satışa gelmelerinin acısını ErdoÄŸan’dan çıkarmaya yönelebilirler…

Mavi Marmara’yı parayla satan ErdoÄŸan, eleÅŸtiri ve yakınmacılara karşı “bana mı sordunuz?” diye efelenmiÅŸti. Cihatçılara da “bana mı güvendiniz de Suriye’ye savaÅŸ açtınız!” diyebilir. Cevapları ne olur bilemem ama önümüzde oldukça yanar-döner günler uzandığını söyleyebiliriz.