Dedikodu genellikle kötü bir şey olarak görülür. Oysa ortak iş yapma ve bilgi paylaşımı açısından dedikodu önemli bir işlev görebilir. Ayrıca sanılanın tersine dedikodu daha çok olumlu içeriğe sahiptir.
Dedikoduya çoğu zaman kötü gözle bakılır. Ama küçük gruplarda yararlı olabilir.
Ancak burada dedikodu tanımını netleştirmek gerekiyor. Çoğumuz için dedikodu, orada olmayan bir kişi hakkında gevezelik etmektir. Oysa sosyal bilimciler dedikoduyu, orada olmayan kişi hakkında iyi veya kötü bir değerlendirme içeren iletişim olarak adlandırıyor.
Bu tür gayrı resmi iletişim, bilgi paylaşımı açısından önemli görülüyor. Dedikodu sosyal dayanışma bakımından gerekli bir şey; toplumsal bağları kuvvetlendiren, sosyal normlara açıklık kazandıran bir işlev görüyor.
Yaygın kanının tersine dedikodu çoÄŸu zaman olumsuz deÄŸil, olumlu veya nötr içeriklidir. Bir araÅŸtırmaya göre, Ä°ngiltere’de yapılan dedikoduların sadece yüzde 3-4 kadarı olumsuz içeriÄŸe sahip.
Ancak dedikodu ile söylenti arasında da ayrım yapmak gerekiyor. Dedikodu, söylentiye kıyasla daha içe yönelik, bir ortamda olup bitenleri değil insanı konu ediyor.
Uzmanlar dedikodunun genellikle doğru olduğunu, yanlış bilgi içeriyorsa bunun söylenti olarak adlandırılması gerektiğini söylüyor.
Baltimore Ãœniversitesi’nden psikoloji profesörü Sally Farley ile Hollywood’da film yapımcısı Harvey Weinstein hakkındaki cinsel taciz iddiaları üzerinden bir yıl geçtikten sonra konuÅŸuyoruz.
Şikayetlerini ciddiye alan resmi mekanizmaların yokluğunda, kadınların bilinen tacizcilerden korunmasında fısıltı ağlarının da rolü olduğu düşüncesi ortaya çıkıyor.
Farley, #MeToo hareketinin kadınların mücadelesinde ve ağırlığını koymasında önemli olduÄŸuna inanıyor. Ona göre, bu hareket “dedikodu tanımına uyuyor”.
“BaÅŸkalarıyla ilgili bilgiler öğrenmeye hevesliyiz. Resmi iletiÅŸim kanallarına ulaÅŸamadığımızda, dedikodu aÄŸları gibi gayrı resmi kanallara yöneliyoruz.”
Cinsiyete göre dedikodu
Kadınların erkeklerden daha fazla dedikodu yaptığına dair yaygın kanıya rağmen, bunu doğrulayacak hiçbir veri bulunmuyor.
Ancak kadınların ve erkeklerin dedikodu ÅŸeklinin farklı olduÄŸu biliniyor. Erkekler dedikoduya daha çok kendilerini övmek için baÅŸvuruyor ve bu eylemin adı genellikle “bilgi aktarımı” ya da “irtibat halinde olmak” oluyor.
Kadınlar ise birçok ayrıntı ve hareketli tonlarıyla dedikoduyu daha eğlenceli hale getiriyor. Bu yüzden, erkekler dedikodu yaptığında öyle görülmeyebiliyor.
Ünlülerin dedikodusu
Ünlü isimlere yönelik dedikodular ise eğlenceden öte bir işlev görüp farklı kimlik ve aidiyetlerin test edildiği bir alan olarak kullanılabiliyor.
İnsanlar kendileriyle ilgili başka türlü paylaşamayacağı konuları bu yolla gündeme getirebiliyor.
Sahte haber salgını
Sahte haber salgını gibi daha yaygın eğilimler de bu yolla tartışmaya açılabiliyor. İnsanlar neyin gerçek, neyin sahte olduğunu bulmaya çalışmanın eğlenceli olabileceğini söylüyor.
Ancak gazetecilik gibi sadece eğlence amaçlı olmayan alanlarda bu tür eğilimlerin yaygınlaşması, kamunun ihtiyacı olan bilgiler bakımından meşruiyet krizi sorununu gündeme getiriyor.
Güç ve etki araçları sınırlı gruplar, kendi kanallarını oluşturarak gerçeği kendine göre yorumlama yolunu tutabiliyor.
Bunun bazı yararları görülebilir. Medya patronu erkeklerin tacizci davranışları konusunda kadınların birbirini uyarması gibi.
Ama yanlış bilgilerin yayılmasına neden olan dedikodular yoluyla bazı insanların itibarının haksız yere zedelenmesi veya şiddete yönelme gibi olumsuz etkileri de olabiliyor.
Kişiler doğrudan kendi gözlemleri yerine, söz sahibi olduğuna ve tanıdıklarına inandıkları insanların ağzından çıktığı için dedikoduya daha fazla itibar edebiliyor.
ÖrneÄŸin Facebook’un popüler bir haber kaynağı olarak görülmesini ele alalım. Bir arkadaşımız veya akrabamız, doÄŸruluÄŸu kanıtlanmamış siyasi içerikli bir makaleyi paylaÅŸtığında, onları güvenilir bir kaynak olarak gördüğümüzden inanma eÄŸilimi gösterebiliyoruz.
İnsanın sosyal bir varlık olması manipülasyonu kolaylaştırabiliyor.
Ancak genellikle olumsuz içerikli dedikoduların önü hızla kapanır. Bu dedikoduları yapan insanların kendi çıkarlarına hizmet eden maksatları kısa zamanda anlaşılır ve bu insanlar pek sevilmez ve saygı görmez.
Fakat özellikle bilim dışı inançların ve ekonomik güvensizliğin yaygın olduğu bölgelerde veya dönemlerde dedikodu tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Yine de dedikodu eşitlik idealini güçlendiren bir araç olarak yararlı bir sosyal işlev görebilir. Örneğin, ani ve esrarengiz bir şekilde zengin olan bir insan dedikodunun hedefi haline gelir. Bu zenginliğin kaynağının kötücül güçlere dayandığını düşünme eğilimi güçlüdür. Ama bilgi paylaşımı yoluyla bu kuşkuların giderilmesi sosyal uyum açısından önemlidir.
Nasıl daha yararlı olabilir?
Peki dedikodunun zararları giderilerek nasıl daha yararlı hale getirilebilir?
Manchester Metropolitan Ãœniversitesi’nde sosyal psikoloji uzmanı Jennifer Cole’a göre, bunun için, dedikodunun gizli tutulması, yararlı kılınması, yalana dayanmaması, dinleyenlerle baÄŸlantı kurabilmesi ve anonimlikten uzak durması gerekir.
Toronto Ãœniversitesi’nde antropolog Bianca Dahl ise dedikodu ve yanlış bilgilendirmenin duygusal temellerini anlamak gerektiÄŸini vurguluyor. ÖrneÄŸin Botswana köylerinde bu, AIDS ‘e yol açan HIV virüsünün bulaÅŸması ile ilgili yanlış bilgilerin önlenmesi arzusu, Amerika’nın küçük kentlerinde ise sosyal deÄŸiÅŸim korkusu olabilir.
“Bu inancın duygusal kaynağına yanıt vermek ve onun insanlar için nasıl bir iÅŸlev gördüğünü anlamak gerekir” diyor Dahl. “Ä°nançlarımıza sarılmamızın bir nedeni de bu inançların saÄŸladığı duygusal gerçektir.”
Dedikodu tehlikeli ve dışlayıcı olabilir, ama ondan kaçınmak mümkün değildir ve olumlu bir işlev görebilir. İnsanların neden dedikodu yaptığını anlamak, zararlı inançlara karşı mücadelede etkili olabilir.
- DİSK 17. Olağan Genel Kurulu: Emeğin yüzyılı için örgütleneceğiz - 10 Şubat 2024
- ÇEDES’den okullarda yeni proje: “Åžeytan taÅŸlama dersi” - 10 Åžubat 2024
- Gazeteci Alican Uludağ’dan, tehditler karşısında kararlı duruş - 11 Ekim 2023