Çanakkale’nin birçok bölgesinde termik santral projesi var. Geçtiğimiz hafta Karabiga’daki Kirazlıdere termik santral projesinin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci durduruldu. Şu an faaliyette olan ve projesi devam eden termik santraller de mevcut. Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odası eski başkanı ve Çanakkale Cumhuriyet Halk Partisi İl Genel Meclis Üyesi Hicri Nalbant, “Meralar, baca gazlarından oluşacak asit yağmurları sonucunda tüm tarım ürünleri, ormanlar ciddi şekilde etkilenecek. Yani bölgeyi çok ciddi felaketler bekliyor” diyor.
Biga, Lapseki, Yenice, Çan, Gelibolu ve Ezine bölgelerindeki termik santrallerinin çevreye verdiği zararları ve daha birçok konuyu uzmanlarına sorduk. İşte Çanakkale’nin termik santral haritası…
EN BÜYÜK İLÇE BİGA’DA 9 TERMİK SANTRAL
Çanakkale’nin en büyük ilçesi Biga, termik santral projesinin en yoğun olduğu ilçelerin başını çekiyor. Biga’da şimdilik 9 termik santral görülüyor. Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odası eski başkanı ve Çanakkale Cumhuriyet Halk Partisi İl Genel Meclis Üyesi Hicri Nalbant, Biga’yı şöyle anlatıyor: “Biga’da hangi santralin nereye kurulacağı konusunda kesinleşmiş bilgilerin ötesinde zaman zaman yeni santraller çıkıyor. Ancak Biga tarımın ve bitkisel üretimin yanında hayvansal üretimin, özellikle büyükbaş hayvancılığın Türkiye’de en çok geliştiği bölgelerden biri olma özelliğini taşıyor. Bu özellikler bir yana bırakılıyor, dünyanın en kirli sanayileri buraya kurulmaya çalışılıyor. Ayrıca burada çimento fabrikası da kurulmak isteniyor. Tarımın en iyi şekilde yapıldığı bir bölgeye hiç yapılmaması gereken işler yapılmaya çalışılıyor.”
‘KANSER DEMEK…’
Nalbant, Biga’nın bitkisel üretimin, buğday üreticiliğinin ve tarla sebzeciliğinin en yoğun yapıldığı yer olduğunu söyleyerek, santrallerin çoğalması durumunda Biga’yı şöyle anlatıyor:“Diğer santraller de kurulursa burada neredeyse yılda 45 milyon ton ithal kömür yanacak. Bu kömürlerden 20 milyon ton kadar kül birikecek. Küllerden radon gazı gibi gazlar yayılacak. Bu da başka bir deyişle kanser demek. Ağır metaller etrafa yayılacak, yer altı ve yer üstü suları kirlenecek. Bu santrallerden denizin kenarlarına kuruluyor. Böylece denizdeki ekosistemi de bozacaklar.”
‘İHRACATTAKİ SİCİL BOZULACAK’
Termik santral sayısının 3 olduğu başka bir ilçe ise Lapseki. Lapseki, Marmara bölgesinde meyveciliğin en çok geliştiği yer olarak olarak bilinir. Sebze, kiraz, şeftali gibi meyveleriyle ünlenmiş Lapseki’den, kiraz ve şeftalinin önemli bir bölümü ihraç ediliyor. Nalbant, Lapseki’de santrallerin kurulmasıyla beraber asit yağmurları sonucunda üretim düşeceğini, kalitenin bozulacağını söylüyor ve en önemlisi de,“İhracatta ki sicilimiz bozulacak” diyor.
‘ARTIK HAVA KİRLİLİĞİNİN EN YOĞUN OLDUĞU YERLERDEN BİRİ…’
Çan ilçesinde de 3 termik santral var. Çan ilçesi Çanakkale’de hayvancılık ve sebze üretiminin en gelişmiş olduğu bölgelerden biri. 18 Mart santrali nedeniyle bu üretim çok ciddi bir şekilde sekteye uğradı diyen Nalbant, “Çan’daki hava kirliliği artık Türkiye hava kirliliğinin en fazla olduğu yerlerden biri. Çan’da 2’nci ve 3’ncü santral kurulursa solunum hastalıkları açısından herhalde Türkiye 1’ncisi olacak. Çan’daki yaşam bitecek. Ormanlar çok ciddi zararlar görerek, yok olma tehlikesi yaşayacak” dedi.
ORMANLARLA KAPLI CENNET: YENİCE
Yenice’de termik santral sayısı ise Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA)’nın verilerine göre, 1 adet. Dünyaca ünlü Kapya Biberi’nin yetiştiği yer olan Yenice’de termik santral projesinin faaliyete geçtiği takdirde, çevre bölgelerin de bundan nasibini alacağını belirten Nalbant, Yenice ile ilgili şunları söylüyor: “Buradaki termik santral elma üretiminin yüzde 5’nin karşılandığı Bayramiçi ilçesini de etkileyecek. Başta üzümsü meyveler ve çilek olmak üzere üretimi burada oluyor. Ama termik santraller kurulduğu zaman bütün zararlar sadece Yenice ile sınırlı kalmayacak, Edremit, Küçükkuyu, Altınoluk, Akçay gibi bir çok yeri de olumsuz etkileyecek. Bu çok ciddi bir felaket dünya kömürden vazgeçerken Türkiye kömürde ısrar ediyor. Bunu anlamak mümkün değil.”
GELİBOLU, EZİNE: ‘TOPYEKÛN FELAKETLE KARŞI KARŞIYAYIZ’
Gelibolu ve Ezine’de termik santral sayısı: 1. Fakat Ezine’de yapılmak istenen termik santralin durumu henüz belli değil. Gelibolu’da meyveciliğin gelişmiş olduğunu ifade eden Nalbant; “Termik santrallerin etkisinin aynı oranda Gelibolu için de olumsuz etki yaratacağını söylemek mümkün” diye konuştu.
Ezine ilçesi ise zeytinciliğin yoğun olduğu bir bölge ve dünyaca ünlü ezine peynirinin üretildiği yer olarak bilinir. Santrallerin buradaki meraları ve koyunları etkileyeceğini aktaran Nalbant, Ezine’yi anlatırken, “Topyekûn felaketle karşı karşıyayız” diyor: “Santrallerin etkisiyle bu yörede üretilen sütün kalitesi bozulacak ve bu da üretim miktarını düşürecek.”
‘MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
Nalbant, “Kurulacak santrallerle ilgili çıkan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararının isteyen herkese verildiği bir ülkede yaşıyoruz” diyerek son olarak şunları söyledi: “ÇED kurumu cek’li, cak’lı ifadelerle kötüye kullanılan bir kurum. Mahkemelere tümüyle ilgili davalar açıyoruz ama mahkemelerden iptal kararları alıyoruz. Gerekli yerlere suç duyurusunda bulunuyoruz. Oralardan da yeterli tepkiyi görmedikleri için hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, hukuku dinlemeden kaçak termik santraller yapmaya devam ediyor. Her şey bitiyor, Danıştay’dan sonuç aldığımız bazı santraller var ama santraller yeniden başlıyor. Bu da ÇED kurumunun kötüye kullanıldığı apaçık bir gerçeği. Her şeye rağmen yargıya olan güvenimizi kaybetmemeye çalışıyoruz. Hukuki mücadelemizi bugüne kadar yürüttüğümüz gibi mücadele etmeye devam edeceğiz.”
VATANDAŞ NE DİYOR?
Nalbant’ın ardından bölgede birçok haber yapan ve halkın taleplerini dinleyen Yeşil gazete Çanakkale muhabiri Güneş Dermenci ile konuşuyoruz: “İnsanlarla konuştuğumuzda direndiklerini, açtıkları davaları kaybettiklerini, bilirkişinin şirketlerin tarafında oldukları için başaramadıklarını, bu duruma mecbur kaldıklarını söylüyorlar. İnsanlar buradaki inşaat tozlarından ciddi bir şekilde etkileniyorlar. Karabiga’da şu an faaliyette olan 2 tane termik santral var. Rüzgarla birlikte buradan gelen dumanlarla insanlar tarımsal ürünlerinin bozulduğunu belirtiyor. Ayrıca Karabiga’nın karşısında bulunan Marmara Adası, Avşa Adası, Ekinlik Adası’da bu durumdan en çok olumsuz etkilenen turizm alanları içerisinde yer alıyor. Konuştuğumuz birçok insan turizm, hayvancılık ve tarım gibi sektörlerin bu durumdan ciddi bir şekilde olumsuz etkilendiğini de bizlerle paylaştı. Birçok insan da solunum yetmezliğinden dolayı hastanelere gittiğini ifade etti.”
‘HER BİR TERMİK SANTRAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE YENİ BİR ETKİ’
15 yıldır bölgede çalışmalar yapan Kazdağı Koruma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Süheyla Doğan Ünal da ÇED dosyalarına tepki göstererek, “Termik santrallerle birlikte canlı ve cansız ekosistemi en büyük tahribatı yaşıyor” diyor ve ekliyor: “Örneğin, Karabiga çevresi Tabiat Kuruma Kurulu’nun Marmara’nın en bakir kuyları korunmalı dediği kuylardır. Buradaki ormanlık alanları giderek yok oluyor. Ormanlık alanlarının arkası da tarım alanları. Pirinç gibi birçok değişik tarım ürünleri böylece termik santrallerin hedefi haline geliyor. Ayrıca, fokların bulunduğu birçok mağara burada burada yer alıyor. Termik santral nedeniyle yapılan dolgularla birlikte bu mağaralar da kapatılmış. ÇED dosyalarında bunlar yokmuş gibi davranılıyor. Ayrıca her bir termik santral iklim değişikliğine yeni bir etki yaratıyor.”
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024