Bir Kez Daha Suriyeli Sığınmacılar Sorunu Üzerine

Bu konuya SADECE insan, kadın, çocuk, sığınmacı vb. hakları açısından bakmakla yetinmek bizi, subjektif sonuçlara götürebilir ve görebildiÄŸim kadarıyla götürüyor da. Evet, gizli ve açık Türk milliyetçilerinin Suriyeli düşmanlığına karşı net bir tavır koymakla, Suriyeli sığınmacıların çoÄŸunluÄŸunu oluÅŸturan yoksul insanların çok yanlı istismarına, ErdoÄŸan kliÄŸinin bu insani felakete yol açan politikalarını sergilemek ve lanetlemekle ve Türkiye’nin Suriye’nin içiÅŸlerine kaba ve vahÅŸi bir biçimde müdahalesine karşı kararlı bir savaşım vermekle yükümlüyüz. Ancak Suriyeli sığınmacılar konusunu bir de Türkiye toplumunun ve Türkiye’yi yönetenlerin somut gerçekliÄŸi ve stratejik hesapları çerçevesinde ele alma yükümlülüğümüz var. Bunu dikkate aldığımızda AKP iktidarının neden sınır kapılarını denetimsiz bir biçimde Suriyeli göçüne açtığını, neden kendi seçmen tabanından bile ciddi bir tepki görmeyi göze alarak böyle davrandığını ve neden Türkiye’yi çeÅŸitli gerici ve terörist Ä°slami grupların her türlü yasal ve yasadışı aktivitelerini rahatlıkla sürdürdüğü bir yer haline getirdiÄŸini, hatta neden bugün bile silahlı teröristlerin Türkiye sınırından geçerek Suriye’ye gitmesine izin vermeye devam etiÄŸini sorgulamak zorundayız. Bütün bunlara ErdoÄŸan kliÄŸinin neden Ä°dlib’e yığılmış olan cihatçıları savunmaya devam ettiÄŸini, Rusya üzerindeki nüfuz ve hatırını kullanarak Suriye ordusunun Ä°dlib operasyonunu tamamlamasını engellemeye çalıştığı sorusunu ekleyebiliriz.

Osmanlı’nın ilk yüzyıllarından bu yana bu topraklarda demografi mühendisliÄŸi yapılagelmiÅŸtir. Dolayısıyla Türkiye’yi yönetenlerin -farklı biçim ve içeriklere bürünse de- böyle bir geleneÄŸinin bulunduÄŸunu söyleyebiliriz. Bunun en yakın örneklerinden biri de Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’teki “Kıbrıs Barış Harekatı”ndan sonra Kıbrıs’ın, Rum nüfusundan zorla arındırılmış olan kuzeyine Türkiye kökenli gerici göçmenlerin yerleÅŸtirilmesidir. Halihazırda Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıların sayısının onları, Türkiye’de Türkler ve Kürtlerden sonra üçüncü en büyük etnik grup haline getirdiÄŸini biliyoruz. Devam eden göçler ve Suriyeliler arasında geçerli olan yüksek düzeydeki nüfus artış hızı ÅŸimdiden onların bu üçüncülük yerini güvenceye almıştır.

ErdoÄŸan’ı izleyenler onun 2023’e kadar, “100 yıllık parantezi kapatmak”, Kemalizmin son izlerini silmek ve Kemalist olduÄŸu varsayılan bugünkü cumhuriyetin yerine kendi “Ä°slami cumhuriyeti”ni kurmayı savunageldiÄŸini biliyor olmalılar. AKP’nin diÄŸer kurucularını ve diÄŸer eski AKP kadrolarının çoÄŸunu dıştalamış olması ve çevresine klasik AKP’li ya da siyasal Ä°slamcı olmayan figürleri almış olması onun, bu hedefinden caydığı anlamına gelmiyor. Öte yandan ErdoÄŸan’ın “Türk milliyetçiliÄŸi de içinde olmak üzere her türlü milliyetçiliÄŸi ayaklar altına almak”tan söz etmesi de ErdoÄŸan ve çevresini enternasyonalist ya da demokrat yapmıyor elbet. Bu yeni yetme lider taslağının kendisini öncelikle, Müslüman ve “Ä°slam ümmetinin lideri” ya da potansiyel halife saydığını da biliyoruz. Evet, bölgedeki ve özellikle Suriye’deki geliÅŸmeler ErdoÄŸan’ın yeni bir Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu kurma hayalini yerle bir etti; ama onun bu doÄŸrultudaki hırsını ve Kuzey Suriye’nin bir bölümünü zorla Türkiye topraklarına katma hevesini ortadan kaldırmadı.

ErdoÄŸan’ın bu Suriyeli aÅŸkının bir diÄŸer nedeni de onun, Türkiye halkı arasında çoktandır azalmakta olan nüfuzunu, Suriyeli sığınmacılar arasında oluÅŸturmakta olduÄŸu/ oluÅŸturmaya çalıştığı kitle desteÄŸinin yardımıyla giderme hesabı olmalı. Onun, çoÄŸu Suriye’nin kırsal bölgelerinden gelen ve nisbeten katı Sünni inançlı ve siyasal ve kültürel bakımdan geri olan bu insanları, daha doÄŸrusu onların bir bölümünü Kürt ulusal hareketine ve -Alevi hareketi de içinde olmak üzere- Türkiye demokratik hareketine karşı kullanmayı tasarladığı bir sır deÄŸil. Türk burjuva devleti ve istihbarat örgütleriyle iÅŸbirliÄŸi içinde olduÄŸunu varsayabileceÄŸimiz El Kaide türü terör örgütlerinin, sayılarının 4 milyonu bulduÄŸu ileri sürülen Suriyeli sığınmacılar arasında kalıcı ve uzun erimli bir örgütsel çalışma yürüttüğünü de biliyoruz. Buna karşılık, esas olarak AKP dışındaki gerici ve faÅŸist parti ve çevrelerin ve Türk ÅŸoven basınının; Türkiye işçileri ve emekçilerinin yaÅŸadığı ve giderek artan ekonomik sıkıntıların esas nedeninin Suriyeli sığınmacılar olduÄŸu yolundaki bir dezenformasyon kampanyasıyla da karşı karşıyayız. Bu hedef saptırma çabasının bir ölçüde ErdoÄŸan-AKP diktatörlüğünün de iÅŸine geldiÄŸi ortada. Demek oluyor ki bu konuyu tek boyutlu ve tek yanlı bir sorun gibi ele almamak ve üzerinde çok daha iyi düşünmek zorundayız.