İnsanlar doğa ve toplum yaşamı üzerinde sürekli bir etki gösterirken, gerçekliğin özelliklerini ve yasalarını da öğrenme gereksinimi duyarlar. İş ve yaşam pratiği insanın sadece nesnel bilgi gereksinimini değil, aynı zamanda gerçeklik karşısındaki öznel tavrını da doğurur. Belli bir öznel tavrın toplumsal bir anlam kazanması ve toplumsal bilinçle saptanması bundan ötürüdür.
Bilgi gibi, ideoloji de toplumsal gereksinimlerden doğar ve bütün üretici yetkinliklerin belli bir toplumsal biçim ve somut toplumsal ilişkilerin çerçevesi içinde ortaya çıkar. Genel olarak ideolojik bilinç, belli toplumsal ilişkilerin değiştirilmesi veya pekiştirilmesi için gerekli olan kavrama gereksiniminden doğar. Bu nedenle toplumsal bilincin gelişiminde birbirleriyle karşılıklı ilişki halinde iki eğilim kendini gösterir. Bunlardan biri, insanın kendi pratiğinin gereksinimleriyle belirlenen bilgi edinme eğilimidir. Diğeri de belli toplumsal ilişkileri korumaya ya da değiştirmeye yönelen toplumsal gereksinimlerce belirlenen ideolojik eğilimdir. Somut yaşamda bu iki eğilim iç içe geçmiştir ve çoğunlukla birbirleriyle örtüşür.
İdeolojik süreçte, gerçekliğin hem doğru hem de çarpık bir yansısı vardır. Gerçekliğin çarpık yansısı, ideolojideki çeşitli siyasal, dinsel, ahlaksal, felsefi ve daha başka hayallerde dile gelir. Sömürücü toplumda ideolojinin gelişimi, bilginin gelişimiyle özdeşleştirilmemeli ve arkalarında belli toplumsal işlevler yattığı için ideolojik çarpıtmalar da sadece bir yanılgı olarak görülmemelidir. Önemli olan, belli bir ideolojinin kimlerin sınıf çıkarlarını dile getirdiğini ve bu ideolojinin somut içeriğinin ne olduğunu kavramaktır.
İdeolojik gelişimin özgül yanlarından biri, her yeni sınıfın değişen durumu ve çıkarlarıyla birlikte değişme eğilimi taşıyan kendi ideolojisini yaratmasıdır. Her yeni sınıfın ideolojisi, değişen tarihsel koşulları ve özgül çelişkileri yansıtır. Ancak bunu yaparken ve taleplerini ortaya koyarken, ideolojinin tarihsel gelişimi içinde oluşturulmuş olan kavramları ve kategorileri kullanır. Böylelikle düşünce malzemesi bir çağdan ötekine devredilir. İdeolojide süreklilik zorunludur ve tarihsel gelişim bakımından büyük önem taşır. Süreklilik olmasaydı, insanlar, gerçekliği yansıtmak; görüşlerinin, kavramlarının ve kategorilerinin tümünü ortaya koymak için sıfırdan başlamak zorunda kalırdı.
Bilim, insanın hem teorik hem de pratik faaliyetinin özel alanıdır. Tarihte, çeşitli ideolojilerin ortaya çıkmasının yanı sıra, bilimsel bilginin gittikçe hızlanan bir ilerleyişi vardır. Bilginin ilerlemesi, insanların üretici ve toplumsal-tarihsel etkinliklerinin gereksinimleri üzerinde temellenmiştir. Bilim, olguların ve süreçlerin özünü, doğa ve toplum yasalarına ilişkin doğru bilgiyi soyut, mantıksal bir biçim altında sunar. Bilimdeki süreklilik, daha önce elde edilmiş bütün nesnel bilginin korunması ve kullanılması anlamına gelir. İdeolojideki süreklilik ise, sadece belli bir sınıfın gereksinimlerine uygun düşen ve içeriği çağın koşullarınca belirlenen düşünce malzemesinin korunması ve sürdürülmesi anlamına gelir.
İdeolojinin niteliği üzerine değişik görüşler ve tartışmalar var. Ancak ideoloji genel olarak “Toplumun ekonomik ve toplumsal özelliklerini doğrudan ya da dolaylı bir şekilde yansıtan, belli bir toplumsal sınıfın konumunu, çıkarlarını ve amaçlarını dile getiren ve var olan toplumsal yapıyı korumaya ya da değiştirmeye yönelik görüşlerin ve fikirlerin oluşturduğu bir sistem” şeklinde tanımlanabilir.
İdeoloji kural olarak bir sınıfın bilincine o sınıfın teorisyenleri ve ideologları tarafından sokulur. Sınıflara bölünmüş bir toplumda temel sınıfları arasında yoğun olarak bir ideolojik mücadele vardır. Proletarya toplumun sosyalist tarzda dönüşümünü kendi toplumsal konumunun belirlediği koşullar içinde sürdürür. İşçi sınıfı hareketi açısından büyük bir önem taşıyan sosyalist ideoloji, proletaryanın bilincini yükseltir, onu bireyciliğin ve milliyetçiliğin zararlı etkilerden korur, ona kolektivizm ve enternasyonalizm fikirleri aşılar.
- Siyasal Önderlikler ve Sosyalizm Anlayışı – Şaban İba - 14 Haziran 2024
- Eğitimde müfredat sorunu! - 26 Mayıs 2024
- Solun Durumunu Yeniden Düşünmek! - 20 Mayıs 2023