Asgari Ücret Dolar Karşısında Eriyor: 5 Ayda 2 Bin 200 Liralık Alım Gücü Kaybı

2025 yılının başında “rekor” olarak duyurulan 22.104 TL’lik yeni asgari ücret, açıklanırken yaklaşık 628 dolara tekabül ediyordu. İktidar medyası, bu seviyeyi “asgari ücretin alım gücü artıyor” söylemiyle pazarladı. Ancak üzerinden yalnızca beş ay geçti ve Türk Lirası’nın hızla değer kaybetmesiyle bu tutar 570 dolara kadar geriledi. Dolar bazında 58 dolarlık düşüş, TL cinsinden 2 bin 200 lirayı aşkın bir kayıp anlamına geliyor. Bu tablo, alım gücünün erimesini gözler önüne sererken yoksulluğun da daha derinleştiğini gösteriyor.

Dolar Karşısında Adım Adım Eriyen Asgari Ücret

2025 yılı için belirlenen asgari ücret açıklandığında 1 Ocak’ta dolar kuru yaklaşık 35 TL seviyelerindeydi. O dönemde asgari ücret 628 dolara denk geliyordu. Ancak Mayıs 2025’in ilk haftasında dolar/TL kuru 38,74 seviyesine yükseldi. Aynı asgari ücret, bu yeni kurla birlikte sadece 570 dolara tekabül ediyor. Yani işçinin maaşı, döviz karşısında beş ayda yüzde 9,1 oranında erimiş durumda.

Cumhuriyet’in hesaplamalarına göre bu erime, 2.200 TL civarında bir gelir kaybına karşılık geliyor. Tüm bu kayıp, işçinin cebinden sessizce alınırken, aynı maaşla temel ihtiyaçlara erişim her geçen gün daha da zorlaşıyor.

Enflasyon ve Kur Arasında Sıkışan Gelirler

Enflasyonun katılaşarak çift hanede seyretmesi ve döviz kurunun yükseliş eğiliminde olması, yalnızca bugünkü maaşı değil, gelecekteki ücret zamlarını da anlamsızlaştırıyor. 2024 yılındaki tablo da bu durumu teyit ediyor: O yıl belirlenen 17.002 TL’lik asgari ücret, yıl sonunda 482 dolara kadar düşmüştü. Aynı senaryo, şimdi daha da keskin bir biçimde tekrar ediyor.

Yılın ilk yarısı henüz bitmeden yaşanan bu kayıp, asgari ücretin yıl ortasında yeniden belirlenmesi gerektiği yönündeki talepleri artırıyor. Ancak mevcut siyasi ve ekonomik belirsizlik ortamında hükümetin böyle bir adıma yanaşıp yanaşmayacağı meçhul.

“Yapısal Sorunlar, Belirsizlik ve Yoksulluk”

Ekonomi çevreleri TL’deki değer kaybının yalnızca teknik faktörlerle açıklanamayacağını, özellikle seçim sonrası oluşan siyasi belirsizlik, düşük rezervler ve yapısal reformların ötelenmesi gibi nedenlerin kur üzerindeki baskıyı artırdığını belirtiyor. Bu ortamda Merkez Bankası’nın faiz artışı gibi araçlarla TL’yi desteklemeye çalışması da kalıcı bir çözüm sunmuyor.

Ayrıca işçi ve emekçi kesimlerin yaşadığı gelir kaybı, yalnızca kur farkıyla sınırlı değil. Gıda, barınma ve ulaşımdaki zamlarla birlikte gerçek enflasyon, resmi rakamların çok üzerinde seyrediyor. Asgari ücretli bir işçi için barınma ve mutfak harcamaları maaşın çok büyük bir kısmını yutarken, artık temel ihtiyaçlar dahi karşılanamaz hale geliyor.

Sessiz Kriz Derinleşiyor

Sonuç olarak, döviz karşısında bu hızla eriyen asgari ücret, iktidarın “asgari ücretle geçinilebilir” söylemini bir kez daha boşa düşürüyor. Beş ay içinde yaşanan 2 bin 200 liralık kayıp, asgari ücretin yıl başında yapılan artışla sağladığı tüm avantajı sıfırlamış durumda. Çalışanlar yoksulluğa, kamuoyu ise sessiz bir krize mahkûm ediliyor.

Ekonomistler, yıl ortasında yeni bir ücret düzenlemesi yapılmadığı takdirde alım gücündeki erimenin hızlanacağı ve yoksulluk sınırının altında yaşayanların oranının daha da artacağı uyarısında bulunuyor.