Gazetecilere Baskı Artıyor: Haber Alma Hakkı Tehdit Altında

Türkiye’de gazetecilere yönelik gözaltı, tutuklama ve baskılar hız kesmeden devam ediyor. Son olarak Halk TV programcıları Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker’in gözaltına alınması, basın özgürlüğüne yönelik sistematik saldırıların yeni bir örneği oldu. Basın meslek örgütleri ve gazeteciler, yaşananları sert bir dille eleştirerek, gazeteciliğin suç olmadığını ve halkın haber alma hakkının engellenmemesi gerektiğini vurguladı.

Ancak bu baskılar yalnızca birkaç gazeteciyle sınırlı değil. Son aylarda Türkiye’nin dört bir yanında gazetecilere yönelik artan gözaltılar, tutuklamalar ve sansür politikaları, Türkiye’yi dünya basın özgürlüğü sıralamalarında giderek daha geriye düşürüyor.

Basın Meslek Örgütlerinden Sert Tepki: “Gazetecilik Suç Değildir”

Gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki gösteren Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), DİSK Basın-İş, Haber-Sen ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), yaptığı ortak açıklamalarda, basına yönelik baskıların yalnızca gazetecileri susturmak için değil, aynı zamanda halkın haber alma hakkını engellemek için uygulandığını belirtti.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin açıklamasında, basın özgürlüğünün demokrasinin temel taşı olduğuna vurgu yapılarak, şu ifadelere yer verildi:

“Herkes, bilgi edinme, haber alma, düşünceyi ifade etme ve serbest eleştiri hakkına sahiptir. Türkiye’de bunun tam aksine, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü önündeki engeller artarak devam etmektedir. Gazetecilik suç değildir. Meslektaşlarımızın gözaltına alınmasını protesto ediyoruz ve bir an önce serbest bırakılmalarını talep ediyoruz.”

DİSK Basın-İş ise gözaltıların Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik sistematik bir baskının parçası olduğunu belirterek, şu açıklamayı yaptı:

“Türkiye’de gazetecilik yapmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Muhalif medya susturulmak isteniyor, iktidarın hoşuna gitmeyen haberleri yapan gazeteciler hedef gösteriliyor. Basın özgürlüğü, halkın haber alma hakkıdır. Bu hakkın engellenmesine izin vermeyeceğiz.”

Son Bir Ayda 13 Gazeteci Tutuklandı, Onlarca Gazeteci Sorguya Çağrıldı

Sadece son bir ay içinde 13 gazeteci tutuklandı, onlarcası gözaltına alındı veya ifadeye çağrıldı. Özellikle muhalif medya kuruluşlarında çalışan gazeteciler, terör suçlamaları, dezenformasyon yasası kapsamında yargılanma ve tehditlerle karşı karşıya kalıyor.

Kürt medyası çalışanları, bağımsız haber yapan gazeteciler ve yolsuzluk, kamu ihaleleri gibi hassas konularda haber yapan muhabirler, en fazla baskı gören kesimler arasında yer alıyor. Kürt basınında çalışan birçok gazeteci, yıllardır süren gözaltılar ve kapatma davalarıyla karşı karşıya. JINNEWS ve Mezopotamya Ajansı gibi medya kuruluşlarında çalışan gazeteciler sürekli olarak hedef gösteriliyor.

Geçtiğimiz yıl dezenformasyon yasasının yürürlüğe girmesiyle birlikte, birçok gazeteci “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla soruşturmaya tabi tutuldu. Bu durum, hükümetin hoşuna gitmeyen haberleri yapan gazetecilere yönelik yeni bir baskı mekanizması olarak kullanılıyor.

Gazetecilere Saldırılar: Fiziksel Şiddet ve Hukuki Taciz Artıyor

Gözaltılar ve tutuklamalar yalnızca hukuki baskı mekanizmalarıyla sınırlı değil. Gazeteciler sokakta haber takibi yaparken de hedef alınıyor. Geçtiğimiz aylarda, İstanbul ve Diyarbakır’da polis müdahalesini görüntüleyen gazeteciler darp edildi, kameraları kırıldı ve görev yapmaları engellendi.

İfade özgürlüğüne yönelik bu saldırılar, Türkiye’nin uluslararası basın özgürlüğü endekslerindeki konumunu daha da kötüleştiriyor. Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından yayınlanan 2024 Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 165. sırada yer alarak, dünyada en çok gazeteci hapseden ülkelerden biri olmaya devam ediyor.

Halkın Haber Alma Hakkı Tehlikede

Gazetecilere yönelik baskılar yalnızca basın mensuplarının değil, tüm toplumun sorunu. Özgür basının susturulması, halkın gerçekleri öğrenme hakkının elinden alınması anlamına geliyor. Sansürlenen haberler, üzeri örtülen skandallar, kamuoyundan gizlenen gerçekler, demokratik süreçlerin işleyişini bozuyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) açıklamasında da bu noktaya vurgu yapılarak, şu ifadelere yer verildi:

“Özgür basın olmadan özgür bir toplum olamaz. Gazetecilerin susturulması, halkın susturulmasıdır. Yurttaşların sansürsüz haber alma hakkı için mücadelemizi sürdüreceğiz.”