TİP’in Gezi Parkı kararına karşı protestosu polis müdahalesi ile sonuçlandı

Türkiye İşçi Partisi (TİP), Yargıtay’ın Gezi Parkı davasında verilen cezaları onamasına karşı bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasının ardından TİP üyeleri, tepkilerini göstermek amacıyla yürüyüşe geçti, ancak polis müdahale etti ve arbede yaşandı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya verilen 18’er yıl hapis cezalarını onayladı. Mücella Yapıcı, Yiğit Ali Ekmekçi ve Hakan Altınay’ın mahkumiyet kararlarını bozarak adli kontrolle tahliye edildi.

TİP üyeleri, bu karara tepki olarak Türkan Saylan Kültür Merkezi’ne yürüyüş düzenledi ve oturma eylemi gerçekleştirdi. Ancak basın açıklamasının ardından yürümek isteyen grup ile polis arasında çatışma yaşandı. Grup daha sonra polis eşliğinde il binalarına kadar yürüdü.

TİP’in yaptığı basın açıklamasında şunlar belirtildi:

“Dün Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Gezi Davası kararları, Türkiye’nin siyasi ve hukuk tarihinde kara bir leke olarak kayda geçmiştir. Osman Kavala’nın hükümeti zorla devirmeye teşebbüs etmek suçlamasıyla verilen ceza, Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman ve Mine Özerden’e yöneltilen yardım suçlamaları açısından hem yasal açıdan hem de Gezi protestosuna katılan milyonlar ve halk vicdanı açısından geçersizdir.

Bu karar, halk iradesi adına değil, halk düşmanları, Gezi’den korkanlar ve özgürlüklere, emeğimize saldıranlar adına alınmıştır.

Gezi, Türkiye’nin dört bir yanında özgürlük, doğa ve hakları savunan milyonların protestosunun bir ürünüdür. Halk mahkemede yargılanmaz. Saray ve onun siyasi çıkarlarına hizmet edenler, işledikleri suçların bedelini ödeyecektir.

Yargıtay’ın kararı, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay’ı ilgilendiren kısmıyla, halk iradesini yok sayma girişimidir. Atalay, Hatay halkının oylarıyla seçilen bir hukuk ve mücadele insanıdır. Bu karar, Anayasa Mahkemesi’nin Atalay hakkındaki başvurusunu açıkladığı gün, halk iradesine ve Hataylılara karşı açık bir tehdit olarak algılanmalıdır.

Halk iradesini yok sayma çabaları, darbeciliğin en açık örneğidir.

Gezi Davası, sadece birkaç kişinin veya TİP’in değil, tüm Türkiye’nin, emekçilerin ve milyonların meselesidir. Bu kararın arkasındaki siyasi irade, Türkiye halkının demokratik tercihlerine saldırmaya cüret ettiğini bilmelidir. Cezaevindeki siyasi tutsaklar, gazeteciler, kayyumlar ve temel demokratik haklarını kullanmaları engellenen emekçiler, bu zorbalığın açık örnekleridir. Bu saldırıları ve zorbalığı, mücadelemizle karşılayacağız.

Zorbalara ve halk düşmanlarına meydan okuyoruz. 1 Ekim’de Özgürlük Yürüyüşü’nü başlatıyoruz. Bu yürüyüş sadece TİP’in veya Genel Başkan Erkan Baş’ın yürüyüşü değil. Hatay’dan Ankara’ya, özgürlüklerimizi ve halkın demokratik iradesini savunmak için yürüyoruz. Ayrıca deprem suçlarını ifşa etmek, emekçilerin haklarını korumak, kadın hakları, doğa koruma, gençler, barış, sanatçılar, gazeteciler ve Cumhuriyet’in ikinci yüz yılına damgasını vurmak için yürüyoruz.

Yanımızda yüzler, binler, arkamızda milyonlar olarak yürüyoruz. İl il, ilçe ilçe, köy köy özgürlük ateşini büyütmek için yürüyoruz. Saray’ın korkularını gerçeğe dönüştürmek için, toplumsal mücadelenin tüm güçleriyle yürüyoruz ve kazanacağız.

Halk kazanacak, Gezi kazanacak!”