Sosyolojik Olarak Yeni Normal

Normal kavramı Fransızca bir kavramdır. Normal; “Kurala uygun, alışılagelen, olağan ve aşırılığı olmayan”, demektir. Genellikle toplum bireylerini yönlendiren ve onları belli bir davranışa adeta zorlayan birtakım varsayım ve kabullere verilen sıfattır. Normal göreceli bir kavramdır. Evrensel olarak kabul edilen normaller varsada çoğunlukla toplumdan topluma aynı toplumda zamandan zamana değişebilir zaman her toplumun normali kendine göredir. Sosyolojik olarak değerlendirmeler mutlaka bu şekilde yapılmalıdır.

Normal kavramı etimolojik olarak Norm kavramından gelmiştir. Norm kavramının etimolojik kökeni ve semantik serüveni incelendiğinde ise, toplumsal normlara getirilen açıklamaları teyit eder niteliktedir. Öyle ki, ilk önce Latince ‘norma’ sözcüğünün, ‘Marangozun gönyesi, cetveli veya kalıbı” kullanımıyla ‘standart’ ve ‘model’ anlamlarında, daha sonra Fransızca ‘norme’ sözcüğünün, ‘normal durum’ ve ‘norm’ anlamlarında, en sonunda İngilizce ‘norm’ kavramının, toplumun diğer üyeleri tarafından paylaşılan davranışlar ve bu davranış kuralları’ anlamında kullanıldığını görürüz.

Sosyolojik açıdan norm sözcüğüne getirilen tanım, toplumsal normlarla ilgilidir: Norm sosyolojide, kültürel açıdan arzu edilir ve uygun olarak değerlendirilen davra­nışları ifade eden ortak bir davranış beklentisidir. Normlar, buyurgan olma özellikleriyle kurallara ve düzenleme­lere benzerler, fakat normda kuralların resmi statüsü yoktur. Normlar, temel olarak, önceden tayin edilmiş ve uyulması beklenilen özelliklerdir. Kişilerden ve gruplardan beklenen eylem biçimleridir. Belirli koşullar içinde bireylerin neleri yapabileceklerini ya da neleri yapamayacaklarını gösterirler. Normlar, ödüllendirme ya da cezalandırma yoluyla dışarıdan dayatılabileceği gibi, bireyler tarafından içselleştirilmiş de olabilir; yani birey normu benimser ve dış baskı olmadığında da ona uygun davranır. Bu bakımdan değer ve ideallerden daha sınırlı, belirli ve daha emredicidirler yani daha özeldirler. Yani tolumca onaylanan, takdir edilen ve alkışlanan şeyler, toplumsal normlara uygun (normal) tutum ve davranışlar,  kınanan şeyler ise, toplumsal normlara aykırı (anormal) tutum ve davranışlar, olarak nitelenmektedir.

Karantina günlerinde toplumca normal olan, yaşantımızda sürekliliği olan birçok davranışı bulaştan kaynaklı yapamaz olduk. Çoğunlukla evlerimize kapandık, günlerce dışarıya çıkamadık, çıkmıyoruz. Büyüklerimizi ziyaret edemez, günlük olarak girdiğimiz birçok sosyal ortama giremez olduk. Ev ziyaretleri, yemek ziyafetleri, düğünler, maçlar, piknikler, yolculuklar, tatiller vd. yapılmıyor artık.

Covit-19 bulaşından kaynaklı bizim için normal olarak ifade edilen eski yaşamımızdaki davranışlar karantina günlerinden sonra normal bir şekilde devam edecek mi? Bu soruya verilecek cevap salgının süresine ve şiddetine bağlı olarak verilecektir. Etkili bir aşı henüz yok ve bulunmadığı sürece de bizim ileri dönemlerde hastalanma riskimiz devam edecek. Tabi bir yandan da hayat devam ediyor.  Bu risk devam ettikçe eski normallerimize veda etmek zorunda kalacağız. Covit-19 bulaşı devam etmezse bile yarattığı psikolojik etki yaşamımızda uzun süre yer alacaktır. Covit-19 bulaşı yaşamımızda yeni normlar oluşturmuş ve beraberinde yeni normaller getirmiştir. Daha önce bizim için normal olan birçok şey artık anormal olamaya başlamıştır(el sıkışma, sarılma vb.).

Bunların yerine toplum yeni normaller geliştirmiş ve bu şekilde yerleri bu davranışları yerini doldurmuştur. Yeni normallere alışmak zaman alabilir ancak toplum bunlara alışacak ve daha önce normal olarak algılanan davranışlar anormal olarak ifade edilecektir. Covit-19 nedeniyle insanlarla sosyal temasımız değişti. Dışarı çıktığınızda, virüsten korunma amacıyla eldiven/maske gibi koruyucu önlemler alıyoruz, izolasyon, sosyal mesafe, beslenmeye Çok daha fazla özen gösteriyor, hijyene daha önce verdiğimiz önemden çok daha fazla önem veriyoruz. Online eğitim, online ticaret, online toplantı, homeofis çalışma artık yaşamımızın vazgeçilmezidir. Bütün bunlar belki de bizi asosyalleştirecektir de.

O halde kendimizi yeni normale alıştırmalı adaptasyonumuzu sağlamalıyız. Unutmamalıyız ki artık çok şey eskisi gibi olmayacak. Yeni yaşam yeni normallere göre gerçekleşecek.

 

Arslan ÖZDEMİR