Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da öldürülmesine ilişkin davada verilen ağırlaştırılmış müebbet ve uzun süreli hapis cezalarının tamamının onanmasını talep etti; dosya, siyasi bağlantılar ve güvenlik bürokrasisine uzanan boyutlarıyla Türkiye’de cezasızlık ve yargı bağımsızlığı tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.
Yargıtay Süreci: Ağırlaştırılmış Müebbetlere Onama Talebi
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 30 Aralık 2022’de Ankara’nın Çukurambar semtinde silahlı saldırı sonucu öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin davada, aralarında eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın da bulunduğu beş sanık hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının onanmasını istedi.
DW Türkçe’den gazeteci Alican Uludağ’ın aktardığına göre, iki savcı tarafından 19 Aralık’ta hazırlanan tebliğnamede, sanık avukatlarının temyiz itirazlarının esastan reddedilmesi ve yerel mahkeme kararlarının aynen korunması talep edildi. Dosya hakkında nihai kararı Yargıtay 1. Ceza Dairesi verecek.
Cinayet Ve Mahkeme Kararı: Organize Bir Suikast
Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, Sinan Ateş’i beş kurşunla öldüren tetikçi Eray Özyağci ile ona yardım eden Vedat Balkaya ve Suat Kurt’u “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm etti. Sanıklar ayrıca, saldırı sırasında yaralanan Selman Bozkurt’a yönelik “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 13’er yıl hapis cezası aldı.
Cinayetin organizatörleri olarak değerlendirilen Doğukan Çep ile tetikçinin kaçışını sağladığı belirlenen Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş da “tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Güvenlik Bürokrasisi Ve Siyasi Bağlantılar Tartışması
Dosyada, tetikçiyi İstanbul’dan Ankara’ya getirdikleri tespit edilen özel harekât polisleri Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak ile Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’e 18’er yıl, aracı temin eden Mustafa Uzunlar’a 15 yıl hapis cezası verildi. Bir sanık ise “suçluyu kayırma”dan 2 yıl hapse mahkûm edildi.
On sanık beraat ederken, dosyanın bir bölümünün ayrılması ve bazı isimlerin daha sonra farklı suç dosyalarında hayatını kaybetmesi, davanın arka planına ilişkin siyasi ve güvenlik bağlantıları tartışmasını derinleştirdi. Sinan Ateş cinayeti, yalnızca bir siyasi suikast değil, aynı zamanda Türkiye’de yargının, emniyetin ve siyasal yapıların iç içe geçtiği bir güç mücadelesinin yargısal yansıması olarak değerlendiriliyor.
Yargıtay Kararı Bekleniyor
Başsavcılığın onama talebi, yerel mahkemenin kararlarının hukuka uygun bulunduğunu ortaya koyarken, davanın nihai kaderi Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin vereceği karara bağlı. Süreç, kamuoyunda “cezasızlıkla mücadele”, “siyasi cinayetler” ve “yargı bağımsızlığı” başlıkları altında yakından izleniyor.
- NHY / DW Türkçe – Alican Uludağ, Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi kararları, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesi












