Tutuklu gazeteci Barış Pehlivan, yargıdaki rüşvet iddialarıyla ilgili olarak Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a bir açık mektup kaleme aldı. Pehlivan, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle 5. kez cezaevine girdiğini ve hakkındaki hukuksuz kararlara karşı avukatlarının boşuna çaba harcadığını belirtti.
Pehlivan’ın Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde yayınlanan mektubunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) yazdığı yazıda yer alan rüşvet iddialarına dikkat çekti. Pehlivan, bu iddiaların yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı açısından çok ciddi olduğunu ve soruşturulması gerektiğini vurguladı.
Pehlivan’ın mektubunun bir bölümü şöyle:
“Sayın Adalet Bakanı,
Ben şu anda Fatih Tezcan’ın tahliye edildiği Maltepe Cezaevi’nde tutukluyum. Benim hakkımda verilen tutuklama kararını veren başsavcı ise diyor ki: ‘Tezcan’ın tahliyesi illegal!’
Bu nasıl bir adalet anlayışıdır? Ben gazetecilik yaptığım için 5. kez cezaevindeyim. Fatih Tezcan ise kayınvalidesini dolandırdığı için hapis cezasına çarptırıldı. Ama onu kurtarmak için yargının içindeki bazı kişiler devreye girdi ve rüşvet karşılığında tahliye ettirdi.
Ben bunları ‘Cendere’ kitabında da yazmıştım. Ama o zaman da bana ‘darbe girişimi’ suçlamasıyla dava açtınız. Şimdi de ‘FETÖ’cülük’ suçlamasıyla tutukladınız.
Oysa ben sadece gazeteciyim. Halkın haber alma hakkını savunuyorum. Yolsuzlukları, usulsüzlükleri, adaletsizlikleri ortaya çıkarmaya çalışıyorum.
Sayın Bakan,
Canım avukatlarım hukuk fakültesini bitirmişler. Hukukun üstünlüğüne inanmışlar. Benim adıma dilekçe üstüne dilekçe yazarak adliyeleri meşgul ediyorlar. Ama anladım ki işin sırrını bilmiyorlar. İşte bu yüzden hem onları hem de savcılarla hakimleri daha fazla yormasak diyorum…
Size soruyorum sayın Bakan,
Benim de hakkım olan denetimli serbestlikten yararlanmam için Maltepe Cezaevi’nde hangi yetkiliyle görüşmem gerekiyor?
Başsavcının yazısına göre yargıda çeteler varmış! Öyleyse, benim özgürlüğüme kavuşmam için tam olarak hangi çeteye mensup olmam lazım?
(…)
Ben de saf saf ‘hak’ ve ‘hukuk’ gibi garip kelimeleri dilime pelesenk etmişim. Cahilliğime verin! Ama şimdi kafama dank etti. Meğer oyunu kuralına göre oynamıyormuşum. İşte bu yüzden size danışmak istedim sayın Adalet Bakanı: Ben şimdi ne yapacağım?”
NHY/ Cumhuriyet