Bizler Hz Nuh’un cep telefonun markasını tartışırken yanı başımızdaki tehlikenin farkında olmadan yaşamaya devam ediyoruz.
2016 Haziran ve Temmuz aylarında “Özel Ordu Kuruluyor” başlığıyla iki yazı paylaşmıştım. Batman Sonsöz gazetesindeki köşemde. (1-2)
Meclisten geçen torba yasa ile kabul edilen “Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarı Taslağı” daha o zamanlar, henüz darbe olmamış ve OHAL (Olağanüstü hal) ilan edilmemişken bile, içeriği ile yeteri kadar ürkütücüydü.
Mülki idare amirleri (Vali ve Kaymakam) elindeki polis ve asker sayısını yeterli bulmaz ise, özel güvenlik personeli kiralama yetkisiyle, özel şirketleri yasal orduya dönüştürebilecek kadar ürkütücüydü! Yine de yeteri kadar gündem bulamamış, gündemleşememiş unutulup gitmişti.
O günlerde çokça gündeme gelen, yapısında generalinden, silahlı kuvvetlerin özel birimlerde çalışan birçok subayı barındıran SADAT, özel ordu kapsamında en önemli kuruluşlardan birisiydi.
Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı yerlerde çokça dillendirilen “asker dışında sakallı ve Türkçe konuşmayan kişiler” tarafından gerçekleştirilen insan hakları ihlalleri, sivil ölümler ve savaş ahlakına bile uymayan etik dışı davranışları yaşamış, görmüş, duymuş ve tepkilerimizi ortaya koymuştuk.
Silahlı kuvvetlere tanınan dokunulmazlık yasası bu kişilere de uygulanıyordu. Hiçbir yetkili tarafından varlıkları açık bir şekilde inkar veya kabul edilmeyen bu birlikler, sokağa çıkma yasaklarının yoğunluğu düştükten sonra unutuldular.
Her saat gündemi değişen/değiştirilen ülkede yeniden gündemleşmesi, İYİ parti başkanı Meral Akşener tarafından gündeme taşınmasıyla oluştu. Özellikle de 696 sayılı KHK (Kanun Hükmünde Kararname) ile, sivil silahlı güçlerin yargılanmadan muaf tutulması konuyu daha da önemli kıldı.
Akşener, Konya ve Tokat illerinde sivil insanlara askeri eğitim verildiğini, sivillerden oluşan özel bir ordu kurulduğunu açıklamış, ihbar etmişti.
Gerek SADAT yetkilileri gerekse de bakanlarca inkar edilse de İYİ parti yetkilileri iddialarının üzerine gitmeye devam ediyor.(3)
SADAT Yönetim Kurulu Üyesi Emekli Tank Kıdemli Albay Ali Coşar, “SADAT’a ait olduğunu iddia edilen eğitim kamplarıyla ilgili en ufak bir delili varsa derhal Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmasını talep ediyoruz” diyerek konuyu kapatmaya çalıştı.
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ümit Özdağ, katıldığı televizyon proğramında, “Bir silahlanma süreci yaşanıyor. Son 23 ay içerisinde 2 milyon 300 bin yivsiz tüfek ve tabanca için ruhsat verildi. Bakanlığın rakamı, çılgın bir silahlanma. Bir de ruhsatsız ve uzun namlulu ağır saldırı silahlı şeklindeki silahlanmadan bahsediliyor.
Diğer yandan sadece Konya ve Tokat’ta değil, ülkenin belirli yerlerinde geçici nitelikli kamplar kuruluyor. Kuruluyor kaldırılıyor.” Diyerek konunun ciddiyetini vurguladı.
Eğitim kamplarının yeri konusunda ise, “Çok önemli değil nokta da verebiliriz. Hatta Jandarmaya yapılan suç duyuruları da var. Jandarmanın gidip keşif yaptığı yerler de var. İhbardan sonra tutanak tutuluyor, ‘Siyasi konjonktür fazlasını yapmaya müsait değil’ diyerek konuşmasını devam ettirdi.
“’Siyasi konjonktür fazlasını yapmaya müsait değil” ifadesiyle, Jandarmanın tutanak tutmaktan daha ileri gidemeyeceğini, işlem veya araştırma yapamayacağını, buna yetkililerin müsaade etmeyeceğini vurgulamak istiyordu ki bu asıl dramatik ve ürkütücü kısmıydı!
15 Temmuz şaibeli askeri darbesinden sonra ortaya çıkan HÖH (Halk Özel Harekat) isimli derneğin de faaliyetleri, söylemleri ve özellikle de kurucu ve yöneticileriyle ciddiye alınması gereken sivil silahlı güç olabilecek kapasitede olması, konu üzerinde ciddiyetle durulmasını zorunlu kılıyor.
Bir tarafta 696 sayılı KHK’nin 121. Maddesindeki, “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır.” İfadesiyle başlayan sivil silahlı güçlerin oluşumu ve devlet tarafından desteklenmesi ihtimali var.
Diğer tarafta bu oluşuma müsait HÖH ve SADAT gibi hazır yapılar var.
Hazır halkın kendisi de farklı isimlendirmelerle düşman kamplara ayrılmışken, Alevi Sunni, Türk Kürt, Sağ Sol, İktidar destekçileri ve diğerleri gibi düşmanlıklar yaratılmışken, bu tür kararlar ve söylemler, doğal olarak insanları ürkütmekte, korkutmakta, endişelendirmektedir.
Tarihsel geçmişimizde, Koçkiri’den Dersim’e, Maraş’tan Sivas’a, Diyarbakır’dan Ankara’ya birçok katliamı bünyemizde barındıran ülkede, vur desen öldürecek, her an her tür öldürme ve katliama karışabilecek, bu istekle yanıp tutuşan insanlar, kitleler var!
Suriye’de yenilerek geri çekilen İŞİD güçlerinin büyük kısmının Türkiye’ye geçtiği iddiaları da unutulmuş değil!
Hedeflenen geleceğe ulaşmak için ne gerekirse yapanların, çocuk gelinden, kendi çocuklarına şehvet duymaya ve 9 yaşında evlilik yapılabileceği fetvasına kadar bir çok konuda toplumun huzurunu kaçıracak kadar isimlendiremeyeceğim şekilde insanların sabrını deneyenlerin, en ufak olumsuzluk ve geri gidişte, bu seçeneği kullanmayacaklarının garantisi yoktur!
Buna karşı olmanın, engellemenin, tüm olumsuzluk ve kaosun önlenmesinin de tek yolunun olduğunu tekrar etmenin, bunu her insanın bildiğini yeniden dillendirmenin de bir anlamı kalmadı artık.
Kapısı çalınacak son kişi olmak için dua edenlerin varlığı bile insana dair olmamalı!
Henüz son söz söylenmedi belki ama o son sözü söyleyecek vaktin kalmama ihtimalini de düşünmeden edemiyorum.
Sizce ne yapmalı?
1.http://www.batmansonsoz.net/yazi/2421/ozel-ordu-kuruluyor#.WlHgrBmWS01
2.http://www.batmansonsoz.net/yazi/2451/ozel-ordu-kuruluyor-2#.WlHguBmWS01
4.http://bianet.org/biamag/siyaset/192862-2017-nin-son-khk-si-ve-agri-dagi
- Af mı yoksa Ekmek mi? - 30 Eylül 2018
- Sudan Sebepler - 17 Eylül 2018
- O günleri de göreceğiz… - 8 Eylül 2018