OHAL intiharları: 9 ayda en az 37 kişi kendini öldürdü

15 Temmuz darbe girişiminden bu yana çoğu Fethullah Gülen cemaatiyle ilişkisi olduğu iddiasıyla 145 bin civarında kişi meslekten ihraç edildi ya da açığa alındı.

Açığa alınanlar arasında barış imzacısı (Barış İçin Akademisyenler bildirisi imzacısı) olan ya da muhalif sendikalara üye olan çok sayıda kişi de var.

20 Temmuz’dan bu yana basında yer alan haberlere dayanarak BBC Türkçe’nin elde ettiÄŸi verilere göre, açığa alınan, tutuklanan ya da meslekten ihraç edilen çeÅŸitli meslek gruplarından -çoÄŸu kamu görevlisi- en az 37 kiÅŸi intihar etti.

CHP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Veli AÄŸbaba da bugün yayımlanan OHAL intiharları raporunda ise, 15 Temmuz darbe giriÅŸiminden bu yana 35 intihar tespit ettiklerini açıkladı. Ulusal ve yerel basın yayın kuruluÅŸlarında yer alan haberler, polis tutanakları ve resmi makamların açıklamaları derlenerek oluÅŸturulan raporda, “Bu yalnızca bir durum tespitidir. AraÅŸtırmalar devam etmektedir” ifadeleri yer aldı.

Son olarak dün yapılan polislere yönelik operasyondan sonra iki intihar haberi daha geldi. Açığa alınan 9 bin 103 polis memurundan ikisi ikisi haberi aldıktan kısa süre sonra Ankara ve Osmaniye’de yaÅŸamlarına son verdiler.

24 farklı ildeki bu intiharların neredeyse yarısında, devletin tahsis ettiği beylik tabancaları kullanıldı. 8 kişi ise tutuklu ya da gözaltında iken cezaevi ya da nezarethanede intihar ettiler.

Ayrıca Karabük’te polis memuru Zeki CezayirlioÄŸlu ve Trabzon’da baÅŸkomiser Fatih Ezber, suçsuzlukları ispatlanıp göreve iade edilmelerine raÄŸmen, yaÅŸadıkları bunalımdan çıkamayarak mesleÄŸe döndükten sonra intihar etti.

Çorum’da bir okulda müdür yardımcısıyken açığa alındıktan sonra, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde intihar eden Ergülü Yıldız’ın kardeÅŸi Bekir Yıldız BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada, “Haksızlığa uÄŸramış hissediyoruz. Biz memlekette dik duran insanlarız. O yüzden kimse bize FETÖ’cü diyemez” diye konuÅŸtu.

‘Toplumda maÄŸdur psikolojisi yaratmak istiyorlar’

Hükümet ise ilk günden beri OHAL kapsamında çıkarılan ve birbirinden bağımsız pek çok konuda düzenleme getiren KHK’ların, Fethullah Gülen cemaatiyle mücadele konusunda gerekli olduÄŸunu savunuyor.

Toplu olarak meslekten ihraçlara iliÅŸkin hükümet yetkililerinden zaman zaman, ‘At iz it izine karıştı’, ‘Sapla samanı iyi ayırmak gerekiyor’, ‘Kurunun yanında yaÅŸ da yanıyor’ gibi açıklamalar gelse de, OHAL’de birbiri ardına yayımlanan 21 KHK’da ihraçlar devam etti.

15 Temmuz’dan sonra fiili olarak darbe giriÅŸiminde yer almayan, ancak cemaat üyesi olabileceÄŸi düşünülen binlerce kiÅŸinin de ihraçla ‘cezalandırılmasının’ ne kadar hukuka uygun olduÄŸu da tartışılan konular arasında yer alıyor.

Bu konudaki sorularımızı yanıtlayan SaÄŸlık Bakanı Yardımcısı Ahmet Baha Öğütken, “Ä°hraç edilen kiÅŸiler her ne kadar ‘Onlarla birlikte hareket etmiyorduk, elebaÅŸları biz deÄŸiliz’ deseler de, bu yapıda bir görev almışlardır ve artık devlette çalışamazlar. Diplomalarını da ellerinden alabilirdik, ama ekmekleriyle oynamadık” diyor.

TBMM Darbe GiriÅŸimini AraÅŸtırma Komisyonu üyesi ve AKP Bursa Milletvekili Zekeriya Birkan ise, bu tartışmaların ‘maÄŸduriyet yaratma çabasından’ öteye gidemeyeceÄŸini savunuyor:

“Kamuoyunda yaratılmak istenen, ‘suçsuz yere maÄŸdur edildik’ rüzgarını iyi bulmuyorum. Halka alenen silah sıkmış, bizzat darbenin içinde bulunmuÅŸ kiÅŸiler arasında bile ÅŸu ana kadar suçunu kabul eden yok. Toplumda bir maÄŸdur psikolojisi yaratılmaya çalışılıyor. Asıl maÄŸdurlar ÅŸehitlerimiz, gazilerimiz ve hala travma yaÅŸayan Türk milletidir.”

Birkan, ayrıca kamudaki ihraçların geleceğe dönük idari önlemler olduğunu söylüyor:

“Bu terör örgütünün Türkiye’de hem sosyal hem siyasi hayata ciddi müdahaleleri oldu. 28 Åžubat, Ergenekon ve Balyoz davaları, 17/25 Aralık süreci ve en son darbe giriÅŸimi… Hal böyleyken, hükümetimiz bir daha bunları yaÅŸamamak için böylesine kompleks bir örgüte karşı mücadeleye giriÅŸti.”

“Bunların ilk çıkardıkları derginin adı Sızıntı. Yani yaklaşık 40 yıldır devlete sızan bir örgüt mantığı var. Bununla ilgili önce devlette tasfiye baÅŸladı ve bunlar sürüyor. Her ÅŸeyi hukuk içinde yaparak bu örgütle mücadeleye çalışıyoruz.”

“Hiçbir masumun maÄŸdur olmaması için azami bir gayret gösteriyoruz. Ama bu örgüt öylesine bir örgüt ki, itirafçılık adı altında iftirada bulunan ve akla hayale gelebilecek her tür komployu kurabiliyor.”

‘Sokakta insanlar abime kafasını çeviriyordu’

Çorum’un Sungurlu ilçesinde bir okulda müdür yardımcılığı yapan 21 senelik öğretmen Ergülü Yıldız, KHK ile açığa alınmasından sonra 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde evinde kendini asarak intihar etmiÅŸti.

Kardeşi Bekir Yıldız, abisinin, ölümünden kısa süre önce psikolojik sorunlar yaşamaya başladığını ve kimseyi tanıyamayacak kadar hafızasını kaybettiğini anlatıyor:

“Açığa alınmasını normalden fazla kafasına takıyordu. Maddi mavevi aile desteÄŸi haddinden fazlaydı ama aÅŸamadı. Psikolojisi git gide bozuldu. ‘Beni cezaevine atacaklar, size zarar verecekler’ demeye baÅŸladı.”

“Vefatından bir hafta önce aileden kimseyi tanıyamadı, çocuÄŸa döndü. Hareketleri, bakışları deÄŸiÅŸmeye baÅŸlamıştı. Kendinde olmadığı bazı günler sokakta kaybolur, düşer kalır diye evde başında bekliyorduk. Açığa alındıktan 3-4 ay sonra intihar etti.”

Yıldız, küçük bir ilçe olan Sungurlu’da abisinin açığa alındığı haberinin hızla yayıldığını ve hem abisinin hem de tüm ailenin sosyal yaÅŸamdan dışlanmasına yol açtığını söylüyor:

“Abimin esas sıkıntısı insanların artık kendisiyle konuÅŸmamasıydı. Artık abimin tanıdıkları sokakta yüz yüze gelince başını çeviriyordu. Aynı tavırları biz de hissediyoruz. Yani bir sürü kulp taktı bize insanlar. Ä°lçede esnaf olduÄŸumuz için her ÅŸeyi duyuyoruz.”

Yıldız, abisinin ölümünden sonra ailenin tüm üyelerinin psikolojik destek alarak yaşadığını anlatıyor.

‘Adalete gücümüzün yetmeyeceÄŸini biliyoruz’

Bekir Yıldız abisinin iki nedenden ötürü açığa alındığını anlatıyor:

“Abim için bazı kiÅŸiler ‘özel okulda ders veriyor’ diyerek ilçe milli eÄŸitime ÅŸikayette bulundu. Özel okul deyince de millet Fethullah’ın okulu sanıyordu. Bu kadar basit, hiç araÅŸtırma yoktu. Bu süreçte adalete gücümüzün yetmeyeceÄŸini, bir ÅŸey tutturamayacağımızı bildiÄŸimiz için üstüne düşmedik.”

“Abim, itiraz için gittiÄŸi yerlere ‘Ben SaÄŸlık Koleji’nde ders veriyorum, Fethullah Gülen cemaatiyle alakası yok’ dedi ama ispat edemedi. Ä°lçe Milli EÄŸitim Åžube Müdürü ‘Bir şüphe vardır, çık, çık’ diyerek odasından kovdu.”

“Bir de burada özel ilkokul olarak sadece bir tane okul var, o da Fethullah’ın. Abim de küçük çocuÄŸunu, devletin ailelere özel okullar için verdiÄŸi maddi teÅŸvik ile o okula gönderdi.”

Yıldız, abisinin Çorum’da tüm resmi kurumlara gittiÄŸini ama hepsinden ‘OHAL dönemindeyiz, açıklanacak bir ÅŸey yok, süreç böyle ilerliyor’ cevabı alarak kovulduÄŸunu söylüyor.

‘Cemaatin sıcak evlerinde okuyarak doktor olmadı’

Açığa alındıktan sonra intihar eden bir kişi de, İzmir Katip Çelebi Hastanesi doktorlarından Orhan Çetin.

Çetin’in beraber büyüdüğü çocukluk arkadaşı Muhammet, Çetin’in zorluklar içerisinde okuyarak doktor olduÄŸunu ve hayatının hiçbir döneminde cemaatle iliÅŸkisi olmadığını söylüyor:

“Biz birlikte büyüdük, 20 senedir arkadaşız Orhan’la. Ne bizim, ne ailelerimizin cemaatle iÅŸi olmadı. Evet hepimiz inançlı insanlarız, namazında niyazında, ibadetlerini yerine getiren insanlarız. Ama cemaatlere ihtiyaç duymadık.”

“17 Åžubat Cuma günü hastane tarafından açığa alındığı tebliÄŸ edilmiÅŸ. Karar hastaneye ÇarÅŸamba günü verilmiÅŸ olmasına raÄŸmen hastane yönetimi Orhan’a söylemek için Cuma iÅŸ çıkışına kadar beklemiÅŸ. Orhan da açığa alındığını öğrendikten sonra mesai bittiÄŸi ve araya haftasonu girdiÄŸi için hiç bir yetkiliye ulaÅŸamamış.”

Orhan Çetin, açığa alınmasını takip eden Pazar günü, yani iki gün sonra hastaneye giderek, 10. katta sigara içmek için kullanılan odanın penceresinden atlayarak intihar etti.

Çetin’in ölümünden sonra Muhammet bazı sosyal medya paylaşımlarında, ‘FETÖ olmasaydı zaten doktor olamazdı’ ÅŸeklinde yorumlara denk geldiÄŸini, ancak tam tersi Çetin’in doktor olabilmek için küçük yaÅŸtan itibaren hem çalışıp hem okuduÄŸunu anlatıyor:

“Orhan babasını hiç tanımadı. Ortaokuldan beri Antalya merkezdeki evlerinde abisiyle ikamet ediyordu. Hiçbir özel ders almadan ve dershaneye gitmeden Antalya’da Metin Nuran Çakallıklı Anadolu Lisesi’ni kazandı. Antalya’da yazları otellerde çalıştı, kendi kendine para kazandı. Otelden kazandığı parayı bir kuruÅŸ harcamadan üniversite harçlarını kendisi ödedi.”

“Orhan’ın okumak için aç kaldığı günleri, kışın hem okuyup hem ayakkabısız terlikle iÅŸe gittiÄŸi günleri iyi bilirim. Bu çocuk Fethullah Gülen cemaatinin sıcacık kaloriferli evlerinde uyuyup, beÅŸ kuruÅŸ para vermeden, oradan buradan gelen yardımlarla her gün et yiyerek doktor olmadı.”

Muhammet, Çetin’in açığa alınmasına neyin sebep olmuÅŸ olabileceÄŸine dair tek bir tahminleri olduÄŸunu söylüyor:

“Orhanların yeni satın aldıkları evin sahibinin hesabı Bank Asya’daydı ve evin parasını Bank Asya’daki bu hesaba yatırmasını istedi. Orhan da ev sahibinin istediÄŸi gibi öyle yaptı. Fethullah Gülen cemaati ile baÄŸlantı kurabilecekleri tek ÅŸey bu.”

Sağlık Bakanlığı: En az birkaç kritere göre ihraç ediliyorlar

Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı Ahmet Baha Öğütken ihraçların hangi kriterlere göre yapıldığı konusunda sorularımızı yanıtlarken, en az bir kaç kriter uygulandığını söyledi.

Öğütken, ihraçların kişilerin banka hesabı, Bylock kullanımı ve mensubu olduğunu sendika gibi bilgilerin toplandığı bir yazılımla yürütüldüğünü anlatıyor:

“O gece darbe gerçekleÅŸseydi, bunlar bizim bir tanemizi saÄŸ bırakmayacaklardı. Türk milletine karşı o kadar kinlenmiÅŸlerdi. Biz de bu yapıyla bütün baÄŸlantılarını resmi olarak tespit ettiklerimizi görev dışı bıraktık.”

“Bulundukları hastanede araÅŸtırmalarını yaptık, 7 kiÅŸi ile görüşüp en az 5’inin beyanı üzerine ihraç ettik. Ayrıca polisten ve MÄ°T’ten aldığımız bilgilerle Bylock baÄŸlantılarını inceledik. Bunları tamamen adil olarak incelediÄŸimizi, iÅŸlemleri hukuk bazında sürdürdüğümüzü düşünüyorum.”

Öğütken, ihraç konusunda hiçbir kriterin tek başına belirleyici olmadığını söylüyor:

“En önemli kriter, kiÅŸilerin 17/25 Aralık’tan sonra yeni açılan sendikaya bilerek ve kasten üye olmalarıdır. Ayrıca o tarihlerde FETÖ başının ‘Bu bankaya para yatırın’ demesiyle, gücü olan yüksek meblaÄŸlarla gücü olmayanın 200 liralık hesaplar açtıranları tespit ettik. Sadece Bank Asya’da parası var diye kimse iÅŸinden olmadı. Bunu destekleyen mutlaka ya istihbarat ya Bylock gibi baÅŸka koÅŸullar vardı.”