“Matematiksel olarak gösterilemeyen hiçbir araştırma gerçek bilim sayılamaz.”
Leonardo da Vinci
Matematik; biçimlerin, sayıların ve niceliklerin yapılarını, özelliklerini, aralarındaki bağıntıları tümdengelimli akıl yürütme yoluyla inceleyen ve aritmetik, geometri, cebir gibi dallara ayrılan bilimdir.
Matematik; bir zekâ çalışmasının sonucudur. Aritmetik, Cebir ve Geometri gibi sayı ve ölçü temeline dayanarak niceliklerin özelliklerini inceleyen bilimlerin ortak adıdır. Matematik alanı oldukça geniş olan bir bilimdir. Yaşamın her alanında matematik karşımıza çıkmaktadır. Yaşam koşulları geliştikçe de Matematiğin alanı daha da genişleyecektir. Bu nedenle Eğitim-öğretimde Matematiğin önemli bir yeri olmalıdır. Bundan dolayıdır ki sınavlarda Matematiğin önemi fazladır. Sınavlara hazırlanan her öğrenci Matematiği bilmek zorundadır.
Matematik bu kadar önemliyken, sınavlarda anahtar konumundayken, Matematik korkusundan dolayı neredeyse öğrencilerin en başarısız olduğu ders durumundadır. LGS, YKS ve diğer sınavlarda genel başarı ortalamalarına bakıldığında Matematik başarı oranı % 20’leri geçememektedir.
Matematik korkusu ve başarısızlığının birçok nedeni vardır.
En temel nedenlerden bir tanesi; birçok Matematik öğretmeninin dersi öğrencilere sevdirememesinden kaynaklanmaktadır. Başarısız olan öğrencilerin büyük çoğunluğu ben Matematik dersini sevmiyorum ifadesini kullanmaktadırlar. Matematiğin günlük yaşamla bağlantısı anlatılmadan, anlatılan bilginin yaşamın hangi alanda öğrencinin işine yarayacağını belirtmeden salt rakamsal değerlerle Matematik öğrencilere öğretilmeye çalışılmaktadır. Durum böyle olunca Matematik öğrenmek öğrenciye sıkıcı gelmektedir.
Matematik korkusu ve başarısızlığının nedenlerinin birçoğu da öğrencinin kendisinden kaynaklı nedenlerdir. Öncelikle öğrenci bilmediğinin farkında olmalıdır. Bilmediğini fark edemeyenler, öğrenmeleri gerektiğinin farkına varmazlar.
Öğrenciler Matematik dersine nasıl çalışacaklarını bilmemektedirler. Beli bir yöntem ve çalışma ilkesi olmadan rast gele yöntemlerle matematiği öğrenmeye çalışmaktadırlar. Konuyu tam öğrenmeden konu ile ilgili soruyu çözmeye çalışmaktadırlar. Deneme–yanılma yöntemiyle sonuca ulaşmaya çalışmaktadırlar. Soruyu çözerken soruda kendisinden ne istendiğini tam anlamadan soruyu çözmeye çalışmaktadırlar. Bu durumda matematik sorularını çözmede yetersiz kalmaktadırlar. Soruların çözümüne büyük zaman ayırdıkları halde çözümü gerçekleştiremediklerinden dolayı “matematiği başaramam” düşüncesine kapılmaktadırlar.
Öğrencilerin bir kısmı konuyu bildikleri halde işlem hatalarından dolayı soruyu yanlış çözdüklerini ifade etmektedirler. İşlem yeteneğinin az olması ve yeterince soru çözme pratiğinin yapılmaması ve aceleci bir tavır’a sahip olunması, öğrencinin işlem hatası yapmasının temel nedenleridir. İşlem yeteneğini geliştirmek ve işlem hatalarını en aza indirgemek için bol bol soru çözme pratiğini gerçekleştirmek gerekir. Öğrenci ne kadar çok soru çözerse o kadar hatalarını azaltır. Bu sayede Matematik korkusu da aşılmış olur.
O halde Matematik korkusunu yenmek, başarısızlığı en aza indirgemek için öğrencinin doğru bir yöntemle ders çalışması gerekiyor. Bu korkuyu yenmek için de kararlı olması ve bu sorunu aşabileceğine inanmaları gerekiyor. Unutmasınlar ki neyi düşünürlerse onu yaparlar.
- Köy Enstitülerinin Eğitimdeki Rolü ve Günümüz İhtiyacı - 16 Aralık 2024
- Türkiye’de Bir Yıl İçerisinde En Az 66 Çocuk İş Yerlerinde Hayatını Kaybetti - 7 Aralık 2024
- Erkeklik: Geleneksel Kalıpların Eleştirisi - 30 Kasım 2024