Nuray Mert’e Beraat: Hukuksuz Davalara Karşı Geç Gelen Bir Adalet

Gazeteci ve siyaset bilimci Nuray Mert, 2014 yılında Suriye’de çekilen bir fotoğraf gerekçesiyle hakkında açılan “terör örgütü üyeliği” suçlamasından ilk duruşmada beraat etti. Kamuoyunda tepkiyle karşılanan bu dava, gazeteciliğin ve akademik faaliyetin kriminalize edilmesine dair uzun süredir devam eden endişeleri bir kez daha gündeme taşıdı.

Fotoğrafla Suçlama, Açık Kaynakla Savunma

Mert hakkında açılan davanın dayanağı, 2014 yılında IŞİD’in Ezidilere yönelik katliamları sırasında gözlemci olarak katıldığı bir gezide çekilen bir fotoğraftı. Savcılık, bu kareyi delil göstererek “silahlı örgüt üyeleriyle yakınlık” suçlamasında bulundu. Ancak Mert ve avukatları, bu gezinin çözüm süreci döneminde kamuya açık olarak gerçekleştiğini, fotoğrafın mesleki bir faaliyet çerçevesinde çekildiğini ifade etti. Nitekim savunma makamı, söz konusu geziye dair bilgilerin hâlâ internette bulunabileceğini, savcılığın basit bir açık kaynak araştırması dahi yapmadığını belirtti.

Mert, duruşmadaki savunmasında gazeteci ve akademisyen kimliğini vurgulayarak, “Orada bulunma nedenim tamamen meslekiydi” dedi. Avukatı Aslı Kazan ise, davanın temelsizliğini ortaya koyarak beraat talep etti. Avukat Erselan Aktan da, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Venedik Komisyonu’nun örgüt üyeliği suçlamasına ilişkin yerleşik içtihatlarına dikkat çekti; bir fotoğrafla üyelik suçlaması kurulamayacağını vurguladı.

Mahkeme Heyeti Beraat Verdi

Savcının da beraat yönünde mütalaa sunduğu davada, mahkeme heyeti Nuray Mert’in tüm suçlamalardan beraatine ve yurtdışı yasağının kaldırılmasına hükmetti. Bu karar, özellikle ifade özgürlüğünün baskı altına alındığı, gazetecilerin ve akademisyenlerin kriminalize edildiği bir ortamda olumlu bir gelişme olarak not edildi.

Yargı Sistemine Güven Neden Zayıf?

Nuray Mert’in beraati kamuoyunda bir nebze rahatlama yaratmış olsa da, asıl soru halen yanıt bekliyor: Bu dava neden açıldı? 11 yıl önce kamuya açık bir gözlem gezisine katılan bir gazeteciye, yalnızca bir kare fotoğraf üzerinden dava açmak, yalnızca hukuk sistemindeki keyfiliğin değil, aynı zamanda siyasallaşmış yargının geldiği noktayı da gözler önüne seriyor. Mahkemeler beraat kararı verse de, soruşturmaların açılması, yıllarca süren yurtdışı yasakları, itibar kaybı ve mesleki kuşatılmışlık, hak ihlalinin ta kendisi olarak tarihe geçiyor.

Kapanan Değil, Açığa Çıkan Bir Dosya

Nuray Mert’in beraatiyle bir dava kapanmış olabilir; ancak bu dava, ifade özgürlüğünün sınırlarını, bağımsız yargının durumunu ve Türkiye’de muhalif kimliklerin nasıl hedef haline getirildiğini yeniden görünür kıldı. Bu bağlamda beraat kararı, sadece bir bireyin adalet arayışına verilen cevap değil, aynı zamanda sistemin hangi noktada aksadığını gösteren bir turnusol kağıdı işlevi görüyor.